İyilik çetesi

A -
A +
Arkadaş, sırtına bütün rüzgârları alıp arkadaşım dediği kişiye koşan kişidir zor zamanlarda.
Başlanılan nokta ile gidilen nokta arasına büyük mesafeler, derin idealler, hedefler, ülküler ve de duygu birliktelikleri koymaktır. Hayata aynı noktadan bakmaktır.
Günümüzde pek çok arkadaşlık tanımı vardır. Dava arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, iş arkadaşlığı, yol arkadaşlığı, fikir arkadaşlığı, sosyal medya arkadaşlığı ve en önemlisi çocukluk arkadaşlığı... Şüphesiz ki bu yazımızda bahsedeceğimiz arkadaşlık türü ise çocukluğumuzda ve gençliğimizde tanışıp hayatımızda iz bırakacak kadar uzun süren, unutulması dahi söz konusu olmayan, âdeta biz bu insanla yürürüz dediğimiz gerçek ve saf arkadaşlık hâlidir.
Arkadaşlıktan söz etmişken gerçekten bugüne kadar eşine benzerine rastlamadığım bir arkadaşlık hikâyesini sizlerle paylaşmak isterim. Doğduğum mahallede (çok eski bir mahalledir) bir ağabeyimin çok ciddi bir arkadaş grubu vardı. Hatta o zamanlarda insanlar onları mahallenin çetesi olarak adlandırırlardı. Tabii çete derken olumsuz davranışlardan ötürü değil birbirlerine çok sıkı bir şekilde bağlı olduklarından dolayı böyle bir isimlendirme yapmışlardı. Zaman içinde ağabeyim de olmak üzere gruptaki kişiler meslek edinip şehirden göçmeye başladılar. Kimisi iş adamı oldu kimisi mevki makam sahibi oldu fakat bunların arkadaşlıkları uzun yıllarca devam etti. Her yaz Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar birkaç günlüğüne bir araya gelip arkadaşlıklarını sürdürmeye, yaşatmaya devam ettiler. Kimin bir mutlu günü veya acılı günü olsa istisnasız hepsi orada yerlerini alırlardı. Gerek bir düğün olsun gerek bir cenaze ya da bir maddi sıkıntı. Devamlı birbirlerinin arkasını kollamaya devam ettiler. Hasılı, az önce bahsettiğim arkadaşlığın temel kavramlarının hepsini harfi harfine yerine getiren bir gruptu abimin grubu. Abimin o arkadaşları arasında olan Allah rahmet eylesin Bayram Abi bir kas hastalığına yakalandı ve maalesef kısa bir zaman içerisinde yatağa bağımlı bir hâle geldi. Bayram Abi artık evden çıkamıyor ve ailesine muhtaç bir şekilde yaşamaya çalışırken bir yandan da çocukluğundaki o sıkı vefalı arkadaşlarının yaz tatilinde dört gözle dönmelerini bekliyordu.
En son ben Bayram Ağabey’i 7-8 yıl önce Malatya Kitap Fuarı’nda imzama geldiğinde gördüm. Yaşı ellilere gelmiş ve iyice çökmüş olduğunu fark ettim. O gün çok üzülmüştüm zira tekerlekli sandalyeyle de olsa kalkıp imza günüme gelmesi beni derinden etkilemişti.
Bayram Ağabey günün birinde bu iyilik çetesine ölmeden önce bütün Türkiye’yi dolaşmak istediğini, Türkiye’de görmediği birçok yer olduğunu ve bu yerleri görmeden ölmek istemediğini söylemiş. Bayram Abi’nin bu dileği üzerine bizim iyilik çetesi oturup bir plan yaparlar ve konforlu bir karavan kiralayıp bizim Bayram Ağabey’i şehir şehir gezdirmeye başlarlar. Ne kadar koy, orman, deniz, turistik belde, köyler, doğal güzellikler varsa hep birlikte tatile çıkıp birçoğunu görmesini sağlarlar.
Bu tatilden kısa bir süre sonra Bayram Ağabey hayatını kaybeder. Bana göre bu hikâye gerçekten sıra dışı bir olaydır. Arkadaşınız çok hasta, yerinden kıpırdayamıyor ve siz onu alıp Türkiye’de görmek istediği yerleri gezdiriyorsunuz. Bu hareket hangi çerçeveden bakarsak bakalım arkadaşlığın şahikasıdır.
Eskiler; iyi bir dost tren vagonunda yanan sönük bir ışığa benzer. Onun kıymeti tünele girince anlaşılır, demişler. Yaşamın gittikçe zorlaşmaya başladığı bu modern zamanlarda hakiki dostlukları artırarak hayatı daha yaşanılır kılmak galiba tek çıkar yolumuz.
Nice güzel dostluklara efendim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.