Semerkant’ta itikat imamımızın türbesinde...

A -
A +
Özbekistan seyahatimizin dördüncü günü Semerkant’tayız… Özbekistan’ın ikinci büyük şehri. Tarihin bütün sayfalarına adını yazdırmış Orta Asya’nın en eski şehirlerinden birisi. Pek çok devlete ve imparatorluğa başkentlik yapmış bu kadim şehrin dört bir yanına serpilmiş ata yadigârı tarihî eserler arasında seçim yapıp hangisini anlatmak gerek?.. Geniş caddelerinin kenarlarına bağdaş kurup oturmuş eski Türk evleri, yatay mimarinin en güzel hâliyle göz kamaştırıyorlar. Avlu denilen dört bir yanı duvarlarla çevrili bahçelerde kurulan evlerin ekseriyeti tek veya birkaç katlı... Buhara Semerkant arası yaklaşık olarak 5 saat. Bizlere refakat eden rehberimiz Şeref Bey, bütün Türk tarihini öyle güzel biliyor ki tatlı bir Özbek şivesinin karıştığı sevimle Türkçesiyle hakikaten yol boyunca bizlere ilginç bilgiler veriyor. Semerkant yolu üzerindeki Nevai şehrinden de geçiyorsunuz. Kasabalar ve ilçeler, tarım havzaları birbirini takip ediyor. Öyle ki daha önce pamuk ekilen bu arazilere meyve ağaçları dikilmiş. Pamuk üretiminin hem masraflı hem de aşırı suya ihtiyacı nedeniyle pamuk ekiminden peyderpey vazgeçiliyor. Semerkant üzüm bağlarıyla meşhur. Ayrıca ipek böcekçiliği de yapılıyor. Semerkant denildiğinde ilk akla gelen kimseler Emîr Timur, İmam-ı Buharî ve İmam-ı Matüridî hazretleridir. İmam-ı Buharî, Buhara’da doğmuştur ancak vefat ettiği şehir Semerkant’tır. İlm-i Hadis’te tartışmasız zirvedir. İmam-ı Buharî’nin medfun olduğu türbeye gidiyoruz. Devasa bir bahçe ve bu bahçeyi çevreleyen duvarlar. Bu büyük zatın türbesi ziyaretçilerle dolu. Dualarımızı ediyoruz ve ayrılıyoruz... Birazdan İmam-ı Matüridî türbesine gideceğiz. Günlerdir bunun heyecanını yaşıyorum. Semerkant’a yaklaşık olarak yarım saat uzaklıktaki Matüridi köyüne gidiyoruz. Semerkant’a göre hayli yüksekçe bir bölge. Rehberimiz Şeref Bey'in anlattığına göre bu köyde Roman vatandaşlar yaşıyor. Sokaklar Semerkant’ın diğer mahallelerine göre daha özensiz ve kirli. Yürüyoruz, yürüdükçe heyecanım büyüyor. İşte zümrütten yeşiller içindeki Matüridî Türbesi görünüyor. Aman Allahım, büyük bir sadelik ve huzur gelip buraya bereketli yağmurlar gibi yükünü boşaltıp gitmiş gibi. Semerkant’ın hiçbir yerinde böylesine yeşil, taze, devasa büyüklüğe erişmiş çam ağaçları görmedim. İlginç bir şekilde bütün kuşlar gelip burada ötüşüyor gibi. Büyük bir heyecanla huzura varıyoruz. Türk milletinin inanç esaslarını temellendiren büyük itikat imamımız işte burada yatıyor. Kafiledeki arkadaşlardan birisi Kur'ân-ı kerim okuyor. İtikat imamımızın "dizinin dibine" oturup dualarımızı ediyoruz... Bu mekândan ayrılmak istemiyorum. Kafile araca doğru giderken en son ben de bu kutlu mekândan çaresizce ayrılmak durumunda kalıyorum. Ancak yüreğimde acayip bir sıkıntı ve keder var. Bu mekânın etrafındaki Roman vatandaşlar mutlaka tahliye edilmeli diye düşünüyorum, zira çevrede çok kötü bir görüntü ve kirlilik var. Bu rehberin, bu büyük âlimin etrafında devasa bir külliye olmalı hâlbuki. Bütün Türk dünyasının itikat imamı olan İmam-ı Matüridî hazretlerinin türbesinin bulunduğu ve aynı zamanda kendi köyü de olan bu mekâna Sovyet Hükûmeti zamanında bu Romanlar yerleştirilmiş ve öylece koloni şeklinde yaşıyorlar... Özbekistan Cumhuriyeti, vatandaşlarına cüzi miktarda para karşılığında ev veren bir devlet. Türk Konseyi önderliğinde toplanan bir heyet ivedilikle bu mesele hakkında istişarede bulunmalı ve hep birlikte bu duruma bir çözüm aramalıdır... Zaten öğrendiğim kadarıyla Özbek hükûmetinin böyle bir planı var ancak ekonomik nedenlerle beklemede... Hasılı bu mesele "Büyük Türk Milleti"nin ortak meselesidir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.