Sonunda Türkistan’dayız...

A -
A +
Kasım ayında “Haydi Türkistan’a uçuyoruz” demiştik.
Aradan birkaç ay geçti ve biz bugün gerçekten Türkistan’dayız. Türkistan 31 Mart’ta Türk Konseyi liderler zirvesinde "Türk Dünyası'nın Manevi Başkenti" ilan edildi. Aradan iki hafta geçmeden Türkiye-Türkistan uçak seferleri başladı.
Kazakistan Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Abzal Saparbekulı'nın nazik davetiyle geçen pazar günü bir grup medya mensubuyla ilk kez yapılan direkt seferle Türkistan’a uçtuk. Kazakistan Cumhuriyeti’nin Sovyetlerden sonra inşa ettiği ilk havalimanı olan Türkistan Uluslararası Havalimanı’na indiğimizde Türkistan’la ilgili yeniliklerin ilk heyecan ve şaşkınlığını yaşadık. Havalimanı Müdürü Hakan Bey, bizzat bizleri karşıladı. Havalimanı, Orta Asya’nın en modern havalimanı olarak gerçekten göz dolduruyordu.
Türkistan uçsuz bucaksız bir bozkırda yıldızlaşmış bir şehir görünümüyle bizi karşıladı. İçimizi aydınlatan, yüreğimizi huzurla dolduran ferah caddeleriyle yatay ve geleneksel mimarisiyle yeni Türkistan gönül dünyamızı nakış nakış, desen desen yeniden fethetti. Çünkü Türkistan bizim kadim sevdamızdı. Gece bizi sardı sarmaladı.
Sabahın erken saatlerinde heyecanla uyandık çünkü gezilecek, görülecek o kadar çok tarihî mekân ve mabedleri içinde saklayan  manevi bir atmosfer vardı ki… İlk uğrak yerimiz, Türkistan piri Ahmet Yesevi'nin ilk hocası Arslan Baba’nın türbesi oldu. Ziyaretçi akınına uğrayan bu mekânda dualarımızı ederek, feyiz alıp tefekkür ettik ve akabinde tarihî şehir Otrar’a geçtik...
Bu Bozkır şehrinin ortasında Sirderya ve küçük kollarından biri olan Arıs Nehri bu topraklara bolluk ve bereket katıyor. Otrar kalesinin yıkıntıları arasında binlerce yıllık geçmişimizin izlerini aradık zira Otrar müzesinde kültür ve medeniyetimizin elimizde kalan binlerce yıllık emanetleri sergileniyordu.
Türkistan’a döndüğümüzde Türkistan Valisi Raşit Ayupov, bendenizi ve can dostum Dr. Fatma Sönmez’i Anadolu’dan gelen yakınları misali valilik makamında samimiyetle konuk etti. Bizim için Türkistan’da bulunmak ne kadar heyecan verici ise, genç yaşında Türkistan’a gecesini gündüzüne katarak hizmet eden bu Vali'mizle buluşmak, onunla Türkistan’ın yeni çehresi ile ilgili konuşmak da bir o kadar heyecan verici oldu...
Türkistan şehrinin 2007 yılından bu yana “Saygın Vatandaşlık” unvanına sahip olan kardeşim, aynı zamanda Yesevi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu da olan  Dr. Fatma ile Sayın Vali’nin geçmişten bugüne Türkistan’ı konuşmaları ve özellikle Türk dünyası ile ilgili çalışmalarıma gösterdiği ilgi, bitmek üzere olan “Abay Kunanbay" romanımla ilgili latif sözleri, çok genç yaşta olmasına rağmen birikim ve donanımıyla, tevazusu ile Türkistan’a çok yakıştığını söyleyebilirim. Öyle ya “Kapısına gelenin kim olduğunu sormaksızın ihtiyacını giderin, ona gönül eli uzatın" düsturuyla binlerce talebe yetiştiren Ahmet Yesevi Atamızın Otağı Türkistan’da da böylesi candan bir Vali olmalıydı elbette...
Sayın Vali’ye Türkistan’ın "Türk Dünyası'nın Manevi Başkenti" olması hasebiyle Türk halkından beklentisini sordum. Bütün Türk dünyasına yönelik verdiği cevap manidardı:
“Türkistan Yesevi Atamızın kutlu otağıdır. Yani Türkistan bütün Türklerin öz diyarıdır. Biz dünyada 300 milyonluk Türk dünyasıyız, bizim beklentimiz bu 300 milyonun gelip Türkistan’ı ziyaret etmeleri, Yesevi Yolunda bir ve beraber olmamız, aynı kutlu davaya inanmamız, Türkistan, Türk'üm diyen herkesin biricik ocağıdır..."
Sayın Vali’nin yanından ayrılırken tepeden tırnağa elden geçirilen Türkistan caddelerinde büyük ve engin bir medeniyetin huzurunu ve aydınlığını görüyorum. Kazakistan Cumhuriyeti Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in “Manevi Uyanış" düşüncesinin ete kemiğe bürünmüş hâlini Türkistan’da görüyorum. Türkistan İrfanımızın ve maneviyatımızın başkenti olarak haklı yerini çoktan almışa benziyor.
Bir hafta süresince Türkistan bölgesinde olacağız ve izlenimlerimizi sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Türkistan bir iki makale ile anlatılmayacak kadar büyük bir kültür mirasını bağrında barındırıyor ve bütün Türk milletini kendine çağırıyor ve "gel" diyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.