Bayram…

A -
A +
Nev'iyâ eyle duâ vakt-i sabâh-ı ıyddirÇün olur derler duâ makbûl-i hazret subh-demHak teâlâ rûze vü ıydin mübârek eylesinBu duâ-yı devlete kılsın icâbet subh-dem.”                                                          Nev’î   Bayramlar elimizdeki en güzel manevi zenginliğimiz… Belki de bizim kültür ve medeniyet coğrafyamızın en önemli dinî ve kültür ritüeli. Toplumsal anlamda kaynaştığımız, kadim hatıraları yeni baştan hatırladığımız bu kutlu günleri gereğiyle yaşıyor muyuz? Bayram ziyaretleri, misafir ağırlama, bayramlaşma gibi ritüellerle toplum katmanları arasında arkadaşlık, akrabalık ve dostluk ilişkileri pekişir. Hiç kuşkusuz bayram günleri bilene en samimi ve en sıcak tebessümdür… Bayram, hakka teslim olmadır. Unutulanı hatırlama, gideni çağırma, küsene el uzatma, sevdiklerimizle içten bir kucaklaşmadır. Bayram günleri çalınmayan kapıları çalma, buruk gönüllere ilaç olmadır. Bayram paylaşma, hissetme, affetme, kötülükleri unutma, iyilikleri çoğaltmadır. Bayram, dudaklarımızda uyuyan gülüşlerimizi uyandırmadır. Harflere ve hecelere sığmayan kutlu düşüncelere sığınmadır… İşte yine bir bayramın içindeyiz. Kurban Bayramı en güzel elbisesiyle yine çıkıp geldi kutlu diyarlardan. Gülsuyu kokan evlere bereket, incelik ve güzellik getirdi. Teslimiyetin ilahi rahmetle ödüllendirildiği bu kutlu ritüel, bütün İslam âleminin en önemli sosyal araçlarından biridir. Kurban Bayramı bütün inceliğiyle gelmişken, bu inceliğin farkına varmadan, üzerinde bir lahza düşünmeden, fikredip zikretmeden bunu tatil yapmak için bir fırsat olarak gören, ticari bir faaliyete dönüştürenler yine yollara döküldüler. Evlerin kapılarına anahtarler vurup gittiler… O evlerde bayram kahvaltısı yapılmadı. Bayram telaşı yaşanmadı. Bayram ritüeli hissedilmedi. Otel odalarında, sahillerde bayramın o kutlu esintisini duymadılar. Kapıları çalınmadı… Günbegün evlerin kapıları kapanıp bayramlara veda eden insan sayısı artıyor yazık ki. Özellikle kırk yaş altı(!) bunu bir tatil fırsatı olarak görüp evlerinin kapılarına kilit vurup âdeta kaçıyorlar… Yeni kuşaklar bayram telaşını ve heyecanını yaşamadan, o birbirinden güzel bayram ritüellerini bilmeden yetişiyorlar. “Ah o eski bayramlar” diyenleri duyar gibiyim. Eskiyen bayramlar değildir. Bayramları layıkıyla yaşamayan yeni kuşakların tavrı ve tarzıdır. Bayramlara bakışımızdır, duygu ve düşüncelerimizdir, biz insanlarız. Dinî bayramları hakkıyla yaşamak, hissetmek için insana ihtiyaç var. Bayram kalabalığı sever! Bayram sevincimiz, bayram heyecanımız birbirimize bağlı. Sofralarının konukları bol olan, kapıları açık bekleyen evlerin sayısı artarsa, bayram sevincimiz de artacak, kardeşlik, dostluk, akrabalık bağlarımız da bundan feyzalacaktır. Bu bayram yeni baştan hatırlayalım dünün bayramlarını, yeni baştan hatırlayalım büyüklerimizi, akrabalarımızı, dostlarımızı, boynu bükük kalan tanıdıklarımızı, komşularımızı… Bayramları bayram yapalım. Bayram gelir evinize… o bayramı alıp layıkıyla bayram yapan da biziz, görmezden gelip mutat hayatımızı sürdürüp onu yok sayan da… Biz yüz çevirdik diye bayram bayramlığından vazgeçmez. Biz o kutlu huzuru ve güzelliği yaşamamış oluruz. Şimdi Kurban Bayramı… Haydi, vakit geç olmadan, sayılı günler bitmeden, dostluk, iyilik, paylaşmak için hikmetin, teslimiyetin remzi olan bu kutlu günlerin ellerinden tutalım. Bayramlaşalım. Bayramınız mübarek ola…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.