Ne sanatçısı?

A -
A +

Adını sanını bilmediğimiz kendine sanatçı(!) diyen sayısız insan türedi!..

Ve günlerdir gündem, onların konserleri üzerine kaynayıp gidiyor. Belediyelerin organize ettiği kimi konserlerin valilikler tarafından iptal edildiğine dair haberleri okuyoruz. Ortalık meğer şarkıcı kaynıyormuş. Kiminin ismini daha yeni öğrendik.

Bu ülkede zaten şarkı mırıldanan, bir oyunda şöyle kendini gösterip geçen, "bloğunda" birkaç satır karalayan herkese sanatçı, oyuncu, yazar unvanlarını hiç düşünmeden bol keseden veriyoruz!

Bir de ilginç bir çıkmazımız var.

Kendini sol, sosyalist, sosyal demokrat, liberal diye tanımlayan çevrelerin tekellerine alıp bir türlü terk etmedikleri bir “sanat” anlayışı var ki sanatçı olmanın biricik kriteri, vatana, millete, tarihe, bayrağa karşı protest bir tavır takınıp hakaret etmektir ne yazık ki!

Bu saydığımız kesim sanat ve sanatçı konusunda çok bağnaz bir tutum sergiledi yıllar yılı! Sağ kesimin sanat erbabını, edebiyat mahfillerini yok sayıp küçümsediler! Onlar için sağ kesim ne okur ne de yazar! Sanatı sadece sol kesim icra eder, dolayısıyla sağ kesimin ortaya koyduğu hiçbir sanat eseri ne okunur ne de dinlenir!

Solun sağa karşı tutunduğu bu aşağılayan, yok sayan ve inkâr eden yaklaşımının biricik müsebbibi yine sağ kesimdir. Ellerine geçen her fırsatı metaa çeviren, sanatı gereksiz görüp burun kıvıran, okumayan, kendi yazarına, şairine, oyuncusuna, şarkıcısına yüz vermeyen sağ kesim, her satırda kendisini aşağılayan sosyalist şairin şiirlerini ezberlemeyi sınıf atlamak sayar. Kendisine her gün giydiren şarkıcıların eserlerini dinleyip dinleyip onlara şan, şöhret para ve itibar kazandırmaktan kaçınmaz.

Döne döne Sabahattin Ali okuyan sağ, onun sosyalistliğini normalleştirip, Nihal Atsız’ın milliyetçiliğini kafaya takar ve onu “ırkçı” ilan etmek için rahmetli Atsız’ın bu millet ve vatan için kavga ettiği Marksistlerin ağzıyla konuşur…

Kendini “Siyasal İslamcı” diye niteleyen bir kesim de var ki onlar da Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç, İhsan Deniz, İsmet Özel’den asla taviz vermezler! Milliyetçi şair ve yazarlara göz ucuyla bile dönüp bakmazlar…

Oysa bu ülkede gerçekten şiirin burçlarına bayrak olacak ne çok şairimiz ve yazarımız var. Onlar vatan, millet, bayrak, tarih dedikleri için dün de sahipsizlerdi, bugün de!

29 Mayıs günü meşhur “Türkiye’m” marşının şairi merhum Dilaver Cebeci’nin ölüm yıl dönümüydü. Televizyonlarda açıkçası kendisiyle ilgili bir etkinlik görmedim. Merhum Abdürrahim Karakoç, Arif Nihat Asya, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Olcay Yazıcı, Yetik Ozan, Saim Urungu Maraş, Yavuz Bülent Bakiler…

Listeyi yazsam uzayıp gidecek… Öylesine önemli ve değerli şairlerimiz, yazarlarımız var. Lakin dayandıkları bir lobi, bir yabancı dernek ve platform olmadığı için kendilerini hatırlayan da olmuyor doğal olarak…

Sinemada da durum aynı. Yönetmenlerimiz ekonomik destek bulamadıkları için projelerini gerçekleştiremiyorlar. Televizyon dizilerinde bile top aynı mahfiller arasında dönüyor! Gelen her fırsatı birbirleriyle paslaşıp duruyorlar.

Bizde ise çok ciddi kıskançlık vardır. Bir şarkıcımızın, yazarımızın veya oyuncumuzun eline azıcık imkân verilse elinden almaya, alaşağı etmeye çalışırız! Sağ kesimde sanatçı olmak zordur! Yazar olmak daha da zordur. Şair olmak ise zorun zorudur. Şarkı yapsanız dinlenmez, kitap yazsanız satılmaz, şiir yazsanız okunmaz!

Hasılı kimi terör örgütlerinin sanatçılarını(!) gündeme taşıyan ve onlara bu milletin paralarını sebil edenlere “dur” diyen valilikleri açıkçası destekliyoruz.

Onlar karanlık odakların şarkıcıları!

Ne sanatçısı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.