Parti içi demokrasi ile kavganın farkı!

A -
A +
24 Haziran seçimlerine gidilirken muhalefet partileri ve destekçileri çok heyecanlıydı. Beklentileri yüksekti. Muhalefet blokunda oluşan “ittifak” ve “güç birliği” arayışı, AK Parti karşısında öz güvenlerini yükseltmişti. Muhalefet liderleri ve onları destekleyen geleneksel ve sosyal medya hesapları, “tamam” mesajları ile yeri göğü inletiyorlardı. Ama seçim öncesi, beklentilerin çok yukarıya taşınması, kaybedilen seçimin sonrasında hayal kırıklığının da o kadar derin yaşanmasına neden oldu. 31 Mart seçimlerine giderken, muhalefette aynı heyecan yok. Sosyal medya üzerinden “ver coşkuyu” organizasyonları düzenlenmiyor. Muhalefet partilerinin içindeki çekişmelere önceki hayal kırıklığına eklenince, öfkelerini seçim öncesinde kendi destekledikleri parti ve adaylara yönlendiriyorlar. CHP lideri Kılıçdaroğlu, tabanın öfkesini canlı tutabilecek “sen bizim cumhurbaşkanımız değilsin” gibi söylemlere başvursa da; İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan’ı ziyaret etmesi tüm yapılan planları etkisiz kıldı. Muhalefetin tabanında biriken öfke bir anda İmamoğlu’na yöneldi. Ardından Fazıl Say’ın konserine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılması ise İmamoğlu’na kızan çevreleri büsbütün çileden çıkardı. Bu sefer öfke, Fazıl Say’a yöneldi. Bu günlerde ise aynı kesimler, CHP içinde aday belirleme sürecinde yaşananlara öfkeliler. Cumhur İttifakı partilerinde aday belirleme sürecinde önemli bir kriz yaşanmazken; kendi destekledikleri partinin iç kavgası, istifalar ve hizipleşmeler onları büsbütün umutsuzluğa sevk ediyor. CHP temsilcileri parti içinde olup biten kavgaları seçmene açıklayamadıklarında başvurdukları kavram, parti içi demokrasidir. Bu sefer de aynı taktiği izliyorlar. Ama dışarıdan bakınca, parti içinde yaşananların parti içi demokrasi olarak nitelendirilmesi gittikçe komikleşiyor. CHP içinde yaşanan kavganın parti demokrasi ile uzaktan yakından alakası yok. Kavgaları ve hizipleşmeleri parti içi demokrasi olarak açıkladıklarında, tüm sorunların seçmen nezdinde perdelendiğini zannetmek ise kendini kandırmaktan başka bir şey değil. Türkiye’de seçmenin bilinç düzeyi yüksektir. Parti içi demokrasi olarak sunulan siyaset yapma biçiminin, parti içi iktidar kavgasının dışarıya karşı süslü şekilde ifade edilmesinden başka bir anlama gelmediğini bilir. Parti disiplini ile parti içi demokrasinin arasındaki dengeyi ayırt eder. Demokratik hayata geçilmesinden bu yana tek başına iktidar olamamış, sürekli parti içi iktidar kavgalarıyla sorunları ötelemiş bir parti, hizip kavgalarını parti içi demokrasi olarak sunmaya devam edebilir. Ancak, Türkiye’nin en büyük şehrinde il başkanlığı yapan siyasetçinin kendi istedikleri kişiler aday gösterilmedi diye genel başkanına toplum önünde tepki göstermesi, parti içi demokrasi olarak tanımlanamaz. Ya da belediye başkan adaylarının belirlenmesinde, genel başkanın önünde karşılıklı yumruklaşmalara varan kavgalar olduğu için, genel başkanın toplantıyı üç kez terk etmesi de siyaset biliminde parti içi demokrasi olarak adlandırılmaz. Siyasette bu tip vakalara, parti içi kavga denir. Hizipleşme denir. Aşırı klikleşme denir. Ancak, parti içi demokrasi denmez.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.