Türkiye’de İslamofobi

A -
A +
Dünya Kadınlar Günü'nde İstanbul’da yapılan bir gece yürüyüşünde, ezanın, “protesto edilip ıslıklandığı” ya da “ezan başlayınca ıslıklamanın desibelinin yükseltildiği” iddiası farklı açılardan tartışılıyor.
Yürüyüşü organize edenler, ezanın protesto edilmediğini, ıslıklar devam ederken ezanın okunmaya başladığını söylüyorlar.
Yürüyüş komitesinin ezana karşı “bizim kastımız yoktu” açıklaması doğru kabul edildiğinde bile; söz konusu yürüyüşle ilgili tartışmalar başlayınca ezanla, İslam ve İslami olanla ilgili sosyal medya hesaplarından paylaşılanlar hiç de öyle masum içerikler değil.
Doğrudan protesto edilmediği iddiasını yine doğru kabul ettiğimizde, ezan okunurken Müslüman toplumlarda gösterilen hassasiyeti ayrıca hatırlatmak gerekir.
Bu son yaşanan olayları bir tarafa bıraksak bile, çok uzağa gitmeye gerek yok.
15 Temmuz darbe gecesi sırasında, salâ okuyan imamlar ve müezzinlerin saldırıya uğradığı anlar, imamlara ve müezzinlere yapılan hareketler kamera görüntüleri ile sabit.
Yine geçtiğimiz hafta, CHP’nin Edremit mitinginde, o anda okunan salâ ile ilgili parti yetkililerinin açık kalan mikrofonda söyledikleri ayan beyan ortada.
Benzer şekilde daha yakın bir dönemde CHP’li bir parti yöneticisinin ezan ve şehitlerle ilgili sosyal medya hesabından paylaştığı İslamofobik içerikler orada duruyor.
Kuşkusuz Türkiye’de bu tip İslamofobik yaklaşımlar ve tavırlar sadece bir parti ya da onu destekleyen toplumsal kesimlerle de ilgili değil. Sadece onlara da mal edilmez.
Ayrıca Türkiye’de İslamofobik yaklaşımlar bugünün sorunu da değil. Çok daha tarihsel bir geçmişe dayanıyor. İslamofobik yaklaşımlara sahip olanlar da azımsanamayacak bir yekûn teşkil ediyor. Yani münferit olaylar hiç değil.
Bu anlamda, İslam karşıtlığı genelleştirilebilecek olan İslamofobi sadece Batı’ya özgü değildir. Türkiye’nin modernleşme serüveninde önemli bir yer tutar.
Tanzimat'tan bu yana modernleşme ve Batılılaşma sürecinde, kabaca “din terakkiye manidir” düşüncesi üzerinden inşa edilmeye çalışılan kamusal alanda, İslami olan ne varsa sorunsallaştırılmaya çalışılmıştır.
Edebiyat, tiyatro, basın başta olmak üzere kültürel mecralarda, Müslümanlar “yobaz”, “cahil”, “sahtekâr” tiplemeleri ile “gerici” üst başlığında ele alınmıştır.
Kültürel alanda ötekileştirilen ve düşmanlaştırmaya kadar giden Müslüman temsilleri, siyasal ve toplumsal alanda “nefret” ve “korku” duyulması gereken varlıklar olarak gösterilmiştir.
Böyle yaklaşımlarla, İslami ve muhafazakâr kesimlere karşı üstünlük kurma yoluna gidilmiştir.
Cumhuriyet sonrası dönemde modernleşmenin daha üstten ve baskıcı bir yöntemle benimsetilmeye çalışılması ise dışlayıcı pratiklerle sürdürülmüştür. İslami olan, olumsuz anlamda bir işaretleyici olarak kullanılmıştır.
Böylece “makbul vatandaş”ın tanımlanmasında İslam, kurucu öteki olarak bir tehdit grameri ile sunulmuştur.
Dinî olanın İslamofobik tavırlarla devlete tehdit olarak sunulması, hedef kitlenin iknası için işlevsel hâle getirilmiştir.
Dinin kamusal alanda görünümünün yasaklanması bir yönetim mantalitesi olarak kullanılmış,  yönetici sınıfın ve onlara eklemlenen elitlerin iktidarlarının devamı ve pekiştirilmesi böylece daha kolay sağlanmıştır.
Onlara göre, “yobaz”“gerici” ve “medenileşmemiş” olarak tanımladıkları toplumun geniş kesimleri, kendini yönetemeyecektir. Dolayısıyla “halka rağmen halk için” anlayışıyla, toplum “medenileşinceye kadar” onların iyiliği yönetilmelidir.
Bu anlayışa dayanan iktidar pratikleri çok uzun süre vesayetçi bir siyasal sistem içerisinde sürdürülme imkânını bulmuştur.
Bugüne gelirsek…
Son yıllarda Türkiye’de İslamofobik yaklaşımların ve tavırların artması siyasi, toplumsal ve kültürel elitlerin iktidar alanlarının küçülmesiyle doğrudan ilgilidir.
İslami ve muhafazakâr kesimlerin büyük çoğunluğunun, 17 yıl içinde 14 seçimdir AK Parti’ye oy vermeleri, bu kesimleri öfkelendirmektedir. Dolayısıyla iktidara gelememelerinin sorumluluğunu bu toplum kesimlerine yüklemektedirler.
Her seçim yaklaştığında da İslam karşıtlığı üzerinden nefret söyleminin artması da tam da bununla ilgilidir.
Bu seçimlerde de mevcut iktidara toplumsal desteğin devam ettiğini gördükleri için İslamofobik tavırlarını daha da görünür hâle getirmektedirler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.