YSK “Kızılay’da serbestçe yürümeyi” düşünerek mi karar verecek?

A -
A +
İstanbul seçimleri ile ilgili 1 Nisan sabahında YSK Başkanı Sadi Güven bir açıklama yaptı. Ekrem İmamoğlu’nun önde olduğunu, rakamların sisteme girilmeye devam ettiğini açıkladı. Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere tüm CHP’liler, YSK’nın “tarihî” bir görev ifa ettiğini ve söz konusu açıklamanın son derece önemli olduğunu vurguladılar. “YSK’ya güvenmek gerektiğini” söylediler. Yani 1 Nisan sabahı, muhalefetin YSK’ya güveni tamdı. AK Parti, MHP hatta CHP ve diğer muhalefet partileri İstanbul seçimleri ile ilgili seçim kurullarına ve YSK’ya farklı seçim çevrelerinde, çeşitli gerekçelerle itiraz ettiler. Hem iktidar hem de muhalefet kanadının bazı itirazları kabul edildi. Bazıları da reddedildi. Sadece İstanbul seçimleri için değil, Türkiye’nin farkı yerlerinde yapılan itirazlarda da  benzer süreçler yaşandı. Örneğin, CHP’nin itirazı üzerine Artvin’in Yusufeli ilçesinde seçimler iptal edildi. AK Parti’nin İstanbul seçimleri ile ilgili YSK’ya seçimlerin iptali ve yenilenmesini de içeren olağanüstü itiraz başvurusunu yaptığında, hem AK Parti hem de CHP çevreleri YSK’nın vereceği karara saygı duyacaklarını ifade ettiler. Örneğin Ekrem İmamoğlu “YSK’nın tarihî görevini en doğru şekilde yerine getireceğine dair güvenim tam” açıklamasını yaptı. Ancak, YSK’nın karar süreci yaklaştıkça, muhalefete bir hâller oldu. YSK’ya yönelik söylemlerini bir anda değiştiriverdiler. Her türlü tehdit söylemini de içeren açıklamaları, öfke seansları ile günde üç öğün tekrarlıyorlar. YSK aynı YSK. Üyeler değişmedi. 1 Nisan sabahı Ekrem İmamoğlu’nu ve muhalefeti çok mutlu eden açıklamayı yapan Sadi Güven, o gün başkandı, şimdi hâlâ başkan. Yani YSK tarafında hiçbir şey değişmedi. Ama CHP tarafında geçici olarak saklanan üslup ve söylem birden açığa çıkıverdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, iktidarı YSK’ya baskı yapmakla suçlarken kendisi YSK üyelerine yönelik şu ifadeleri kullanabildi: “İnsan içine çıkacak yüzünüz olsun, çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne bakacak yüzünüz olsun. Kızılay’da sizi yürütmezler, yüzünüze tükürürler.” CHP yetkilisinin demek istediği şu: Bizim beklediğimiz gibi karar vermezseniz, “Kızılay’da yürütmezler, yüzünüze tükürürler.” Bu sözler YSK’ya baskı değilse, nedir? Bu sözler baskının da ötesinde, aslında bir tehdittir. Bizim beklediğimiz gibi karar verin demektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk günden itibaren İstanbul seçimleri ile ilgili “başvurularının bir hak arayışı olduğunu” sürekli hatırlattı.  “İçimize sinse de sinmese de YSK’nın kararına uyacağız” diyerek hem iktidar tarafının hem de partisinin duruşunu net olarak ortaya koydu. Ama buna rağmen muhalefetin bakış açısına göre “Kızılay’da yürütmezler, yüzünüze tükürürler” diyenler, YSK’ya baskı yapmamış oluyor. “İçimize sinse de sinmese de YSK’nın kararına uyacağız” açıklamasını yapanlar ise baskı uygulamış oluyor. *** Muhalefet, YSK’ya baskıyı birkaç yolla yapıyor. İlki, doğrudan YSK üyelerinin üzerinde psikolojik baskı kurmaya dönük açıklamalar. Bu tip açıklamaların bir odağını, seçimlerde usulsüzlük olsa bile, YSK’nın bunu seçim iptaline kadar götürmemesi “ikazı” oluşturuyor. Diğer odağını ise, siyaset analizcisi hukukçular tarafından YSK’yı doğrudan suçlamaya dönük “itirazlar” oluşturuyor. Bu çevreler, “İstanbul’da seçimlerde yapılan usul hataları seçim kurullarınındır” diyorlar. Ve dolayısıyla, YSK’nın, “Biz hata yapmışız, siz seçimi yeniden yapın” diyemeyeceklerini iddia ediyorlar. YSK’ya ikinci baskı türü dolaylı olarak yapılanlar: “YSK, İstanbul seçimini yenilerse ülkede kaos olur”, “ekonomi kötüye gider”, “iptal olursa bundan sonra Türkiye seçim yapamaz” ve “Türkiye’nin dış dünyada imajı sarsılır” gibi kesin ifadelerle YSK etkilenmeye ve baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bugüne kadar YSK, seçimlere yapılan itirazlarla ilgili birçok karar verdi. Örneğin, CHP’nin başvurusu ile 2014’te Yalova’da seçim iptal edildi. Türkiye’de kaos falan olmadı. Bu seçimde de Kırıkkale’nin Keskin, Artvin’in Yusufeli, Denizli’nin Honaz ilçesindeki seçimler iptal edildi. YSK üyeleri büyük ihtimal bu kararları alırken, “imaj”, “gerilim” ve “kaos” gibi hususları düşünmemiştir. Dolayısıyla, İstanbul seçimleri için karar verirken de, “Kızılay’da serbestçe yürümeyi” falan düşünmeyecektir. Hukuk neyi gerektiriyorsa ona göre hareket edecektir. Toplumun YSK’dan beklentisi de, iptal olsun ya da olmasın, “hukuk”un gereği neyse onun yapılmasıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.