Manipülasyonların izi ve amacı iyi takip edilmeli

A -
A +
31 Mart seçimleri öncesinde muhalefet, seçim güvenliğini gündeme getirmedi. Daha önceki seçimlerde, “seçim güvenliği” ve “oyların çalınacağı” söylemi üzerinden bir muhalefet aktivizmi geliştirirken, 31 Mart’ta bu konulara hiç girmedi. 
Yine daha önceki seçimlerde muhalefetle bağlantılı “sandığa sahip çıkma” üst başlığında örgütlenen farklı inisiyatifler, 31 Mart seçimlerinde sessizliğe büründü.
Muhalefeti destekleyen sosyal medya hesaplarında da, “sandık güvenliği” ve “seçmenin oyuna sahip çıkma” temalı “trend” olacak temalar yoktu.
Seçimlerden önce bu hususlar dikkatimi çektiği için 31 Mart seçimlerinden üç gün önce bu köşede “Muhalefetin sistematik seçim güvenliği tartışmasına ne oldu?” başlıklı bir yazı bile yazmıştım.
Yazıda kuşkularımı dile getirmiştim. Ancak, iyi niyetli bir bakış açısıyla, CHP’nin sürekli seçim yenilgisinin bahanesi olarak “sandık güvenliğini” öne çıkarmaktan vazgeçmiş olabileceği de belirtmiştim. Yanılmışım.
Muhalefet yine 31 Mart seçimleri öncesinde, Türkiye’deki seçim sonuçlarından sürekli hayal kırıklığına uğrayan, Batılı ülkelerin medya ve siyaset dünyasındaki temsilcilerine  de “seçim güvenliği” söylemi üzerinden kullanışlı bir malzeme taşımamıştı.
Aslında kuşkulanmak için çokça alametler belirmişti.
AGİT ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi gibi uluslararası seçim gözlemciliği yapan kuruluşlar da 31 Mart seçimleri ile ilgili, “sandık güvenliği” üzerinden eskiden olduğu gibi yaygara koparmamışlardı.
31 Mart tarihinden bu yana İstanbul seçimlerinde sandıklarda yapılan yolsuzlukları tartışıyoruz: Kaydırılan oylar, sisteme yanlış girilen sonuçlar, boş ve imzasız sayım döküm cetvelleri ve kanuna aykırı şekilde oluşturulan sandık kurulu görevlendirmeleri vs…
Yani sandığın güvenliğine her yönden kastedildiği ortaya çıktı. Sahne arkasında çok boyutlu planlar yapıldığı anlaşıldı.
Şimdi önümüzde 23 Haziran İstanbul seçimleri var. Sahnenin önünde yaşananlar kadar arkada neler olup bitebileceğine de odaklanmak gerekiyor.
23 Haziran İstanbul seçimleri için sosyal medyada provokatif amaçlar da taşıyan manipülasyonlar yoğunlaşarak devam ediyor. Özel çalışılmış çok amaçlı yalan içerikler devreye sokuluyor.
Örneğin iki gün önce, bir dizi oyuncusu, sosyal medyada “şu an geçen seçimde aynı adreste olmama rağmen bugün yaptığım kontrol sonucu adresimde yokum” diye bir paylaşımda bulundu.
Bu dizi oyuncusunun paylaşımından sonra, “benim de adresimde kaydım yok” içerikli paylaşımlar hızla arttı. Dizi oyuncusunun paylaşımı binlerce kez paylaşıldı. Paylaşımın altına yorumlar yapıldı.
Yalana dayanan manipülatif paylaşımın hızla yayılmasından sonra, Nüfus Müdürlüğü bir açıklama yaparak, dizi oyuncusunun “elektronik imzayla adresi kendisinin değiştirdiğini” açıkladı. Dizi oyuncusunun oyununu bozdu.
Ancak oyuncunun ürettiği yalan içerik binlerce kez yeniden paylaşılırken, Nüfus Müdürlüğünün açıklaması çok az paylaşıldı. Birçok sosyal medya kullanıcısı meselenin doğrusunu öğrenmedi.
Şimdi esas soru şu: Bir dizi oyuncusu, meselenin aslını bildiği hâlde niçin böyle bir paylaşımda bulunur?
Dizi oyuncusunun, İstanbul’da seçimlerin YSK tarafından iptal edilmesine tepki duyduğu için böyle bir paylaşımda bulunduğu anlaşılıyor. Bunun üzerinden bir muhalefet aktivizmi de geliştirmeyi amaçlamış olabilir.
Nüfus Müdürlüğü cevap verdiği için paylaşımın yalan olduğu ortaya çıktı. Ancak 23 Haziran’a kadar benzer manipülatif paylaşımlarla, devlet kurumlarının ve toplumun tepkisi ölçülmeye çalışılarak, yine sahne gerisinden İstanbul seçimlerine yönelik organize ve farklı bir müdahale denenebilir.
Özel çalışılmış manipülatif içeriklerle, görünenin tam tersi hedeflenebilir. Bu sefer her açıdan dikkatli olmak gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.