Doğru söylememede ısrar

A -
A +
Adaylar televizyonda tartıştı.
Yöntem, moderatörün tutumu, adayların tartışma esnasında psikolojik özellikleri ve kullandıkları kelimelerin söylem analizi vb. birçok konu açısından “tartışma” değerlendirilebilir.
Binali Yıldırım zaten tanınıyor. 17 yıldır icracılığını da, siyasetteki yerini de kişiliğini de biliyoruz. Dolayısıyla tartışma programında da bildiğimiz, rahat, zaman zaman espri yapan, gerektiği yerlerde -"kopyalama bir FETÖ taktiğidir” sözünde olduğu gibi- rakibine laf sokan bir Binali Yıldırım vardı karşımızda.
Ekrem İmamoğlu’nu ise yeni yeni tanımaya başlıyoruz. Seçimlerin yenilenme kararının alındığı tarih olan 6 Mayıs’a kadar, üretilen bir imaj üzerinden bize gösterilen CHP adayını izledik ekranlardan.
Seçimlerin yenilenmesi kararının ardından ise CHP adayının simülasyonu ile değil, gerçeği ile tanıştık.
Tartışma programında, 31 Mart öncesi bize gösterilen Ekrem İmamoğlu’nu mu yoksa 6 Mayıs’tan sonra gerçeği ile tanıştığımız CHP adayının mı olacağını merak ediyorduk.
Ekranda, 6 Mayıs’tan sonra daha iyi tanımaya başladığımız ve başka bir yüzünü açıkça gördüğümüz CHP adayı vardı karşımızda.
Sebebini izah edeyim.
Programda test niteliğinde olacak konulardan biri, CHP adayı İmamoğlu’nun VIP krizi ile ilgili doğruyu söyleyip söylemeyeceğiydi.
Kuşkusuz sadece VIP meselesi değil. Benzer başka birçok konuda CHP adayı doğruları söylemekten kaçıyor.
Ancak VIP krizinde, eğip bükeceği, kaçamak cevaplar vereceği ve üstünü örtmeye çalışacağı bir alan kalmamıştı.
Her şey ayan beyan ortaya çıkmıştı.
Ordu Valisine hakaret etmiş ve iki gün ortadan kaybolduktan sonra, ben valiye “basitlik” yaptığını söyledim demişti.
Yani doğruyu söylememişti.
Ancak o açıklamasının ardından Haber Global kanalı, ham görüntüleri baştan sona “montajsız” yayınladı.
Görüntüde, İmamoğlu’nun havalimanında Ordu Valisi Seddar Yavuz’a yönelik “Valiniz itlik yapmıştır” ifadeleri çok net ve açıkça duyuluyor.
Yeni görüntülerde, İmamoğlu’nun yanındaki CHP’lilerin polislerin üzerine yürüyerek “Adi herifler, şerefsizler” diyerek hakaret ettikleri, “Bunun hesabını vereceksiniz” diye polisleri tehdit ettikleri duyuluyor. Görülüyor.
Daha önce, İmamoğlu’nun öğrencilik yıllarında ev arkadaşı olan FOX TV sunucusu Fatih Portakal, “İmamoğlu’nun valiyle ilgili bir sözü var, biz o sözü vermedik. Hakaret içeren bir söz” olduğunu söylemişti. 
İmamoğlu’nun “basit” dedim açıklamasından birkaç gün sonra ise “O görüntüyü ben izlememiş olsaydım ben o cümleleri etmezdim. Ben, 6 Haziran günü o hakaret ettiği cümleleri kurarken gerçekler üzerine bunu söylüyordum. Kulaklarımın ne duyduğunu ben biliyorum” demişti.
İşte bu gerçekliğe rağmen İmamoğlu, tüm Türkiye’nin dikkatle izlediği tartışma programında, bir kez daha bu konu ile ilgili doğruyu söylememeyi tercih etti.
Milyonların yüzüne baka baka daha önceden yalan olduğu ortaya çıkmış iddiaları tekrar etti.
Bu durum karşısında biraz da hayrete düşen Binali Yıldırım, ekranda İmamoğlu’nun yüzüne, “rakibim doğru söylememeyi bir alışkanlık hâline getirdi” deyiverdi.
Bununla yetinmedi, “Ekrem Bey, validen özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey daha diyorum, İstanbullulardan, milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir” diyerek, CHP adayının doğru çıkmayan diğer açıklamalarını da ekrana taşıdı.
Tartışma programında Binali Yıldırım; CHP’nin geçmişte Anayasa Mahkemesine giderek belediyelerin öğrencilere burs vermesini yasaklatan kararına -bu karar hâlâ geçerli olmasına rağmen- CHP adayının öğrencilere nasıl burs vermeyi vadettiğini sormasında olduğu gibi, rakibini iyi yerlerden yakaladı.
Ama CHP adayı bu tip sorulara ya cevap vermemeyi tercih etti, ya da soru ne olursa olsun, çalıştığı ve ezberlediği konuları öne çıkarmayı uygun gördü.
17 yıldır, özellikle muhalefet kesimleri, her seçim döneminde adayların televizyonda karşı karşıya gelmemesini sorun ederler. ABD’den örnek gösterirler. Demokrasi açısından bu tartışmaların faziletlerinden dem vururlar.
Madem ABD’yi örnek almayı seviyorsunuz. O zaman soralım:
-Ekrem İmamoğlu’nun, VIP krizindeki tutumuna benzer şekilde, gerçekliği ayan beyan ortaya çıkmış bir meselede doğruyu söylememesi gibi bir durum ABD seçim tartışmalarında yaşansa ne olurdu?
Doğruyu söylemeyen bir adayın oy oranı birkaç puan birden düşer, hatta seçimi kaybetmesine kesin gözüyle bakılırdı.
Bakalım seçim sonuçlarına adayların karşılıklı tartışması nasıl etki edecek?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.