Kulis mi beklenti gazeteciliği mi?

A -
A +
Bir köşe yazarı, “Ankara kulislerinde şunlar konuşuluyor” ya da “başkent koridorlarında geçen hafta alttan alta şöyle bir şey konuşuldu” gibi bir cümle ile yazıya başladığında, okuyucu da haklı olarak söz konusu yazıya bir göz atma ihtiyacı duyuyor. Gazeteciler ve köşe yazarları da meselenin bu yönünü iyi bildiği için “kulis” adı altında “pireyi deve yapma” maharetini bolca gösteriyor. Birilerinin senaryo ve beklenti siyasetlerini, “kulis” başlığı altında yazmayı önemli görüyorlar. Ankara’da kendine yakın eski bir siyasetçiden, emekli olmuş bir bürokrattan ya da herhangi bir partinin mevcut yetkililerinden siyasetin geleceğine ilişkin bir yorum duyduğunda, “yeni dönemde/gelecek aylarda olacaklar” başlığı ile siyasete yeni bir senaryo yazıveriyor. “Kulis” başlığı altında siyasetin geleceğine yönelik yazdıkları ve duydukları doğru çıkmayınca da, daha yazdığı yazının mürekkebi kurumadan bu sefer yazdıklarının niçin gerçekleşemeyeceği üzerine yeni bir “kulis” yazıyor. İşini gerçekten iyi yapan, duyduklarını birkaç kez süzgeçten geçiren ve farklı yollardan doğruluğunu test ederek yazan gerçek “kulis” gazetecilerini dışarıda tuttuğumu özellikle belirteyim. Geçmişten bugüne, Ankara’da emekli olmuş ya da siyasette beklediği konumu bir türlü yakalayamamış siyasetçiler, siyasetçilerle rekabet içinde olan bürokratlar, yeni bir döneme geçildiğinde ikbal beklentisi olan bürokratik ve siyasi çevreler, kısa dönemli beklenti senaryolarını, “kulis bilgisi” adı altında basına ve köşe yazarlarına servis etmeyi severler. Böyle bir alıverişin sonucunda, erken seçim senaryoları, bilmem ne sonbaharında kurulacak partiler, üç vakte kadar değişecek bakanlar, ay sonuna kadar görevden alınacak üst düzey bürokratlar gibi “kulis”ler devreye sokulur. Türkiye’nin geçmiş siyasal kültüründe gerçekten bu tip gelecek senaryoları üzerinden siyasetin, parti yapılarının ve bürokrasinin etkilendiği ve senaryolarla iktidarın ve siyasi alanın şekillendirildiği biliniyor. Ancak Erdoğan döneminde senaryolar üzerinden özellikle AK Parti’nin, iktidarlarının ve bürokrasinin şekillendirilmesi büyük oranda engellendi. Erdoğan, senaryo siyaseti üzerinden beklenti oluşturanları hep ters köşeye düşürdü. Yapacağı değişiklikleri bile beklenti siyasetlerine alan açmamak için erteledi.              *** Son dönemlerde yine “Ankara kulisleri” üst başlığında siyasetin geleceğine dair epeyce bir senaryo yazılıyor. Kimisi erken seçim falına bakıyor. 2023’e kadar mevcut iktidarın devam edemeyeceğini somut bir analizden daha çok, “temenni” minvalinde dile getiriyor. Bazıları, kabine revizyonundan bahsediyor. Hangi bakanın değişeceğini yerine kimin geleceğini falan yazıp çiziyor. Ama en önemlisi de kurulacak yeni partiler üzerine yazılanlar… AK Parti’de geçmişte siyaset yapanların ayrı ayrı iki parti kuracağı uzun süredir zaten yazılıyor. Yeni parti arayışında olanlar da çıkıp konuştu. Yazılanlar açısından burada sorun yok. Ancak kurulacak bu partiler bazen bire düşüyor. Diğerinin, AK Parti içinde kalarak mücadele edeceği yazılıyor. Partinin birinin en geç sonbaharda kurulacağı yazılıyor. Bir gün sonra ise “acele etmeyecekleri”  belirtiliyor. Kurulacak olan bu “yeni oluşum” bazen tam ismi ile birlikte “parti” olarak adlandırılıyor. Bazen de “platform”, “düşünce kulübü” ve “hareket” gibi tanımlamalarla pazarlanıyor. Bu yeni oluşumların “parlamenter” ya da “başkanlık” sisteminden hangisini savunduğu özelinde görüşlerine yer veriliyor. Ama örneğin, Türkiye’nin en sıcak gündemi olan S-400 ya da F-35’lerle ilgili ne düşündükleri nedense hiç açıklanmıyor. Son günlerde yeni kurulacak partilerin kamuoyu araştırması yaptırdıkları, “halkın dört gözle yeni kurulacak partileri beklediği” gibi içi boş ve gerçekliğe temas etmeyen yorumlar dolaştırılmaya başlandı. Toplumun “yeni bir parti arayışında” olduğu; hatta yeni partiden toplumun, “iktidar-muhalefet ayrımını ortadan kaldıracak bir yapılanma” beklentisinde olduğu söylendi. Toplumun bizatihi kendisinin böyle bir “beklentiden” haberi var mı bilinmez; ama “bir partinin hem iktidarı hem muhalefeti nasıl temsil edeceği” sorusu halka sorulsa, soruyu soranla milletin dalga geçeceği muhakkak. Dolayısıyla, Ankara kulislerine, bu kulisler minvalinde kurulacak partilerle ilgili yazılanlara, halkın dört gözle yeni parti beklediği yorumlarına ve kısaca, siyasette gelecek senaryoları ile ilgili söylenenlere bir de burada özetlediğim çerçeveden bakmak gerekir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.