Siyasi sloganlar ve gerçekler

A -
A +
CHP’li belediyeler beklenenden hızlı gündem oldu.
Seçimi kazanan CHP’li belediye başkanlarının birçoğunun birinci derece akrabalarını, kazandıkları belediyelerde işe aldıkları ortaya çıktı.
Arka arkaya kayırmacılık haberleri çıkınca da CHP yönetimi, kamuoyunun tepkisini farklı yöne kanalize etmek için “siyasi etik yasasını” gündeme getirdi. Bu konuda Meclis’e bir yasa teklifi sundu.
CHP yönetimi, açıklamalarla, uyarmalarla kendi belediyelerinde bu tip kayırmacılıkların önüne geçemeyeceklerinin farkında.
Dolayısıyla, Meclis’ten geçen bir kanunla bu tip uygulamaların önüne geçebileceklerini varsayıyorlar.
Seçimleri yeni tamamladık.
Seçim sürecinde CHP yetkililerinin “siyasi ahlak” temalı açıklamalarını hatırlıyoruz.
Örneğin yerel seçimlerin hemen öncesinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, atamalarda torpil yapılmayacağına dair “namus” sözü vermiş ve “Falan milletvekili telefon etti, onun akrabasıymış, hiç dinlemeyeceksiniz. Genel Başkan olarak söylüyorum, Genel Başkanın akrabası olsa bile hiç dinlemeyeceksiniz. Liyakat çok önemli… Partizanca atamalardan uzaklaşın” açıklamasında bulunmuştu.
CHP’li birçok belediye başkanının akrabalarını işe aldıkları dikkate alındığında, CHP liderinin, yani kendi genel başkanlarının, söylediklerini de çok dikkate almadıkları ve almayacakları sonucu çıkıyor.
CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, atamalarla ilgili “gerekenleri yapıyoruz” minvalinde açıklama yapsa da, onlar da biliyor ki “kayırmacılığın” devamı gelecek.
CHP, 1989 yerel seçimlerinde (o zamanki adıyla SHP), seçim kampanyasında “siyasi ahlak” sloganını kullanmış ve seçmene “temiz yerel yönetim” vaadinde bulunmuştu. Söz konusu seçimlerde de sekiz büyükşehirden altısını kazanmıştı.
Ancak çok geçmeden, 1993’te İstanbul’da İSKİ skandalı patlak verdi ve Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluklarından biri ortaya çıktı.
İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel, İSKİ’de çalışan ve sekreteri olan biriyle eşini aldatınca, eşi de bu aldatılmayı içine sindiremeyerek, gazetecilere kocasının yolsuzluklarını açıklamıştı.
Ergun Göknel, paravan şirketler kurulmasını sağlamış, bu şirketler İSKİ’nin açtığı klor alımı ihalelerine girmiş ve değerinin katbekat fazlasına klor alımı gerçekleştirilmiş gibi gösterilerek büyük menfaat elde etmişti. Ayrıca açılan soruşturma ile birlikte İsviçre ve ABD’de gizli hesaplar ortaya çıkmıştı.
CHP geleneğinin, yerel yönetimlerde düşüşü de bu yolsuzlukların ortaya çıkmasıyla başladı.
Toplumun hafızasında söz konusu yolsuzluklar önemli bir yer ettiği için de CHP uzun süre genel seçimlerde olduğu gibi belediye seçimlerinde de istediği başarıyı elde edemedi.
Üzerinden bir hayli zaman geçtiği için CHP 31 Mart seçim kampanyasında 1989 seçimlerine benzer şekilde “siyasi ahlak”, “kayırmacılık” ve “liyakat” gibi sloganları öne çıkardı.
Ancak daha seçimlerin üzerinden 6 ay bile geçmeden CHP’li belediyelerden her gün yeni bir kayırmacılık haberi geliyor.
CHP “kayırmacılık” yapmayacakları sözüne benzer şekilde seçimden önce yeni kazandıkları belediyede çalışan mevcut işçileri işten çıkarmama sözü vermişti. Ama seçilen birçok CHP’li belediye başkanının ilk icraatı birçok çalışanı işten çıkarmak oldu.
Muhalefette iken “siyasi popülizm” yapmak kolaydır. Muhalefet partileri, yerel yönetimlerde kazandıkları belediyeleri, “muhalefet konforu” ile yönetemeyeceklerinin farkına çok geçmeden varacaklar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.