Akıntıya kürek!

A -
A +
Mart ayında 15 milyar doları aşan ihracat yüzleri güldürdü. Bu rakam tarihte bir ilk. Son 12 aylık rakam 160 milyar dolara dayandı. Yıl sonu hedefi 175 milyar dolara çıkarıldı. Mart ayında ilk sırada Otomotiv sektörü yer aldı. Onu, 1,7 milyar dolarla hazır giyim ve konfeksiyon ve 1,6 milyar dolarla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. En fazla ihracat artışı yaşayan sektörler ise yüzde 53,7 ile Mücevher, yüzde 48,9 ile Zeytin ve Zeytinyağı, yüzde 34,7 ile Yaş Meyve ve Sebze oldu. Buraya kadar her şey dört dörtlük. Özellikle mücevher ihracatındaki artış dikkat çekiyor. Peki ithalat ne kadar arttı? İki aylık rakam 40.5 milyar doları buldu. Bir başka ifadeyle ithalatın ihracatı 3'e katladığını görüyoruz. Nisan sonunda resmî rakamlar açıklanacak. Ama yapılan hesaplamaya göre, mart ayındaki ithalatımız 23.5 milyar doları bulacak. Yani şubatta 5.8 milyar dolar olan dış ticaret açığı martta 8.5 milyar dolardan fazla bir rakama ulaşacak. Bu durumda yılın ilk çeyreğinde dış ticaret açığı %100’ü aşacak. İhracatın ithalatı karşılama oranı da %55’lere gerileyecek. Peki ithalat niye artıyor? Enflasyonu düşüreceğim diyerek, gümrük vergilerini sıfırlarsanız sonuç bu oluyor?..
Türkiye açık pazar hâline geldi. İthal malların çoğalması yerli üreticinin zarar etmesine yol açıyor. O da mademki ürünüm para etmiyor, ben de ekmiyorum, diyor, piyasadan çekiliyor. Meydan yabancıya kalıyor. Ülkemizde bugün aktif ihracatçı sayısı 65 bin… Aktif ithalatçı sayısı ise 77 bin.. Yukarıda da yazdım. Türkiye’nin ihracatta ilk üç sırasında yer alan otomotiv, hazır giyim ve kimya sektörlerinde dış bağımlılık çok yüksek. Türkiye’de üretilen otomobillerin motor dâhil önemli (katma değeri yüksek) parçaları ithal ediliyor. Tekstilde bile pamuk ve ipliğe yılda 4 milyar dolar ödüyoruz. 
Sonuç: İhracat ne kadar artarsa ithalat onun 3 misli yükseliyor. Tarım ürünlerinde yanlış vergi politikasıyla milyarlarca dolar döviz ödüyoruz. Türkiye 105 milyar doları sanayi ürünlerinden oluşan 134 milyar dolarlık ara malı ithal ediyor. Kimya ve ilaç, yarı iletken ve elektronik, makine-teçhizat, gıda, içecek ve tütünle, motorlu kara taşıtları sektörlerinde ithalatın payı çok yüksek...
Türkiye yurt dışından yaklaşık 2600 kalem ara malı alıyor. Evet ihracatımızdaki artış bize gurur veriyor, ama bunu sağlarken, ithalattaki artış da cari açığımız devasa boyutlara ulaştırıyor. Bu tablo nasıl değişir. Öncelikle korumacılık duvarlarını yükseltmeliyiz. Yani Türkiye’de üretilen ve eş değeri bulunan ithal mallara aşırı vergiler getirmeliyiz. İkinci olarak ve hepsinden önemlisi ithal ettiğimiz ara mallarını kendimiz üretmeliyiz. Bunu yapacak hem kapasitemiz var, hem de kaliteli mal üretecek makine parkına sahibiz. Cari açık deyip geçmeyin. Bugün Türk lirası aşırı değer kaybediyorsa bunun tek bir sorumlusu yüksek cari açıktır. Kazandığımız döviz ile harcadığımız döviz arasındaki fark sürekli açılıyor. Zaten enerjiye kamyon dolusu dolar ödüyoruz. Bunun üzerine bir de ara malı ve tarım ürünlerini ekleyince ortaya korkunç bir manzara çıkıyor. Çalışıyor, çabalıyor, çırpınıyor, ter döküyoruz. Akıntıya kürek çekiyoruz. Sonunda eloğlu kazanıyor! 
Soruyorum: Olur mu böyle olur mu?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.