Dönüş!

A -
A +
 
7 Nisan Salı günkü yazımda şu noktayı öne çıkarmış, “… şu anda faizin inmesi değil tam tersi yükselmesi gereken bir ortamdayız. Merkez Bankasına belli bir süre için izin vermek gerekiyor. Aksi takdirde bozulan dengeleri yerine oturtmak için daha yüksek bedel öderiz. Dolar 4,10’u aşarsa 4,25 TL’ye kadar hızla yükselir. Ortalık ana baba gününe döner" demiştim. Nitekim öyle de oldu. 4 gün sonra harekete geçildi. Dolar 4,20 TL’ye tırmanınca bıçak kemiğe dayandı. Ürün fiyatları, akaryakıt, peş peşe aşırı zamlandı. Enflasyonda tehlike çanları çaldı. İş dünyasında büyük rahatsızlık yaşandı. Yurt dışında yaşanan negatif gelişmelerden rakiplerimizden çok daha fazla etkilendik. Borsa 106 bine düştü, faizler %15’e dayanınca Başbakan Binali Yıldırım beklenen açıklamayı yaptı: "Kurun karşılığı para politikasıdır. Para politikasından kim sorumludur; Merkez Bankası. Merkez Bankası gündemine hâkimdir. Gerektiği zaman gerekli tedbirlerini almıştır, bundan sonra da alır" dedi. Merkez Bankası kendisine izin verildiği anlamına gelen bu sözler üzerine kararını açıkladı: “Ek sıkılaştırmaya gideceğiz.” Bunun anlamı şu: Gecelik borçlanma faizleri yükseltilecek. Bu söz kurların gevşemesi için yeterli oldu. Jeopolitik risklerin etkisini kaybetmesi TL’nin güçlenmesinde önemli rol oynadı. Ama asıl gelişme faiz artış sinyali oldu “Rusya’ya hazır ol, akıllı füzeler geliyor” diye tweet atan Başkan Trump, “Suriye’ye ne zaman saldırılacağını hiçbir zaman dile getirmediğini söyledi. Beyaz Saray ulusal güvenlik konseyinin nihai karar alamadığını açıkladı. ABD Savunma Bakanı Mattis, “Suriye’deki iç savaşa dâhil olmayacağız” dedi. Gerilim azaldı, Ruble kayıplarının bir kısmını geri aldı. Türk Lirası yükselişe geçti.. Dolar kısa zaman içinde çıkışa başladığı 3,80-3,90 TL aralığına doğru hareketini sürdürebilir...
TL değer kaybedince Türkiye'nin dış borç maliyeti de artıyor. Şubatta cari açık 53 milyar 346 milyon dolar oldu. Geçen sene bu rakam 33 milyar 747 milyon dolardı. 1 yıllık artış %58'e çıktı.
Merkez Bankasının brüt rezervleri 83 milyar dolara indi. Bunun neti, yani kullanılabilir olanı 30 milyar dolardır. Çok düşük bir rakam. Hükûmet 138 milyar liralık süper teşvik programı açıkladı. Bu teşviklerin ihracatı yüzde 6.3 oranında artıracağı ve ithalatı yüzde 12.3 oranında azaltacağını belirtti. Yani şirketlere denildi ki, ithalat yaptığınız malı üretmek için proje getirin buna teşvik verelim. Ama bu yatırımların tamamlanıp ürün vermesi için ortalama 5 yıl geçmesi lazım. Bugün fabrikayı kur, yarın ürün al olmuyor. Türkiye’de cari açığın %50’sini ara malı ithalatı yol açıyor. Şimdi doğru olan yapılmıştır. Belli bir süre için bu fırtına geçinceye kadar sığınağa girilmiştir. Girilmeseydi uçup gidecektik. Uluslararası yatırım bankaları ve fonlar, istedikleri olunca yönlendirmeye başladılar. Morgan Stanley, Merkez Bankasından nisan ve haziran aylarında iki faiz artırımı beklediğini açıkladı. 25 Nisan’daki Para Politikası Kurulu toplantısında fonlama maliyetinin 75 baz puanlık artışla 13,50’ye çıkacağını belirtti. Banka haziran ayında 50 baz puanlık bir faiz artışı daha bekliyor. Böylece şu an yüzde 12,75 seviyesinde olan gösterge faiz, yüzde 14'e çıkmış olacak. Önemli değil. Kurlardaki gevşeme enflasyonu aşağı çekecek. Paranın maliyeti düşecek. Kamu bankalarının kredi faizlerini indirmesi sağlanırsa özel bankalar onları izlemek zorunda kalacak...
Farkında mısınız, Türkiye ekonomik uçurumun eşiğinden döndü? 15 Temmuz’dan çok daha ağır bir darbeden kurtulduk.
Sonuç: Cumhurbaşkanımız izin verdi, Başbakan yol gösterdi. Merkez Bankası uyguladı, piyasa rahatladı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.