Acil kan aranıyor!

A -
A +
Eylülde fiyat artışları %6.30 artarak tüm tahminleri solladı, tüketici fiyatları yıllık bazda %24.52’ye yükselerek 15 yılın zirvesine çıktı. En çok tüketilen ürünlerin bulunduğu gıda enflasyonu yıllık %27.70'e ulaştı. Ancak en kötü tablo üretici fiyatlarında yaşanıyor. Aylık 10.88, yıllık %46.15 artış var. Üretici fiyatlarının rekor düzeye ulaşması, maliyetlerin aşırı yükselişinden kaynaklanıyor. Çekirdek enflasyon (yani enerji ve gıda hariç) fiyat artışı %24.05 oldu. ÜFE ile TÜFE arasındaki farkın açılması zamların devam edeceği endişesini beraberinde getirdi. Şu anda yıllık mevduat faizi %24.95.. Yıllık enflasyon %24.52. Yani paranızı bankaya yatırırsanız enflasyonun altında getiri elde ediyorsunuz. Bu durumda merkez bankasının 25 Ekim’deki toplantısında mutlaka faiz artırması lazım. Faiz artınca maliyetler yükseliyor, zamlar peş peşe geliyor.
Peki ne yapmalı? Acilen geçen seneki uygulamanın benzeri kredi garanti fonu devreye sokulmalı. KOBİ’lere en az 100 milyar liralık destek sağlanmalı. Enflasyonun tek bir ilacı vardır: Üretim, üretim, üretim.. Ne kadar çok üretirseniz fiyatları o kadar aşağı çekersiniz. Siz ne kadar kontrol ederseniz edin, fiyat artışlarını önleyemezsiniz. Bu arada kurunun arasında yaş da yanar. Piyasada mal bolluğu yaşanırsa fiyatlar otomatik olarak gevşer. Üretim için kaynak lazım. Bankalar vermiyor, işte bunun için devlet vermeli..
Olağanüstü dönemden geçerken olağanüstü kararlar gerekiyor. Bankacılık sektörü sermayelendirilmeli. Son söz: Enflasyon düşmeden, fiyatlar dengeye kavuşmaz, ekonomi asla düzelmez...
        ***
Türk lirasına n’oldu da birdenbire değer kaybetmeye başladı. Enflasyondaki artış mı buna yol açtı, yoksa konkordato fırtınası mı? Yoksa kredi kuruluşlarının not indirimleri mi? Hiçbiri değil.. Petrol fiyatı 1 ay içinde son 4 yılın zirvesine çıkınca tüm beklentiler değişti. Dolar dünya paraları karşısında değer kazandı, TL de bundan nasibini aldı.
1 ay önce petrol 70-75 dolar seviyesindeydi. ABD’nin İran’a yaptırım kararı 4 Kasım’da yürürlüğe girecek biliyorsunuz. Bu kararla birlikte İran’ın petrol ihracatı azalacak. Venezuela’da üretim düşüyor, ABD’de tüketim artıyor. Trump çırpınıyor, üretim artsın fiyat düşsün diye.. Suudi Arabistan’ı bile tehdit etti, üretimi arttır diye ama nafile.. Ya İran'la yapılan nükleer anlaşmaya geri dönüp tükürdüğünü yalayacak ya da seçimi kaybedecek. Brent petrol 86 dolara dayandı. Kısa sürede 100 doları göreceğine yönelik raporlar yayınlanıyor. OPEC üyeleri bayram yapıyor. 
Şimdi gelelim işin can alıcı noktasına.. Petrol yükselince ABD tahvilinden kaçış hızlandı. Niye? Yükselen petrol enflasyonu da yukarı taşıyacak. Enflasyon yükselince tahvil faizleri de yükselecek. Şu anda 3.20 olan getirinin 3.50'ye çıkması bekleniyor. O zaman ne yapmalı? İleride yüksek getiri sağlayacak tahvilleri almak için eldekileri satmak lazım. İşte uluslararası yatırımcılar böyle yapıyor.. Hemen hatırlatayım, tahvil faizi ile tahvil getirisi ters orantılı.. Yani faiz yükselince getiri azalıyor. Bu arada bilanço küçültmesine giden ABD merkez bankası da her ay 50 milyar dolar tahvil satıyor. Tahvilini elden çıkaranlar aldıkları dolarları enflasyonun üzerinde faiz veren ekonomisi sağlam (risk primi düşük) gelişen ülke tahvillerine yatırıyor. Türkiye’nin önünde büyük bir fırsat var. Bu parayı çekmek için faizi enflasyonun üzerinde tutmak zorundayız.
Faiz artınca fon akışı yoğunlaşacak, risk primi düşecek, TL istikrar kazanacak, ekonomi nefes alacak. Hasta acil kan bekliyor, biz reçete yazıyoruz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.