TL’ye ihanet!

Bayraktaki kırmızı renk kanı, hilal İslamiyeti, yıldız Türklüğü temsil eder. Atalarımız üzerinde yaşadığımız vatanı kaybetmemek için canlarını verdiler. Onlar bu mücadeleyi yapmasaydı, biz bugün hür olmayacaktık. Vatan, kapıya dayanan düşmanla savaşarak da korunur. Ekonomide güçlü kalmak için de.. Hepsinin zamanı yeri ve yöntemi farklıdır. İkisi de olmazsa olmazdır. Biz birincisini dört dörtlük yapıyoruz, ama ikincisinde maalesef sınıfta kalıyoruz. Çünkü bizde vatan sevgisi yerleşmemiş. Dilimizden vatanı hiç eksik etmiyoruz, mangalda kül bırakmıyoruz, ama uygulamaya geldiğinde ara ki bulasın.. Vatana sahip çıkmak demek, ona ihanet etmemek, kendimizi geliştirmek, sağlıklı olmak, kanunlara uymak, kimseyi aldatmamak, bizi biz yapan örf ve âdetlerimizi seve seve kullanmak, kültürümüzden vazgeçmemek ve çok çalışmaktır. 

Vatansız devlet olmaz. Olursa göçebe hayatı olur. Bülbülü altın kafese koymuşlar “ille de vatanım” demiş. Bir vatanın kıymeti vatandaşları ile bellidir. Peygamber efendimiz (aleyhissalatü vesselam) “Vatan sevgisi imandandır” buyurmuştur. Bir ülkenin gücü parasının değeri ile bellidir. Türk lirası tarihinin en düşük seviyesinde. Nedeni çok, ama ana sebep kendi paramıza kendi vatandaşımızın güvenmemesi. Türk lirasını veriyorlar, dolar, avro, sterlin alıyorlar.. Sonra oturup kendi ülkesinin parasının değer kaybetmesini bekliyor. Korkunç değil mi? Bunun intihardan farkı var mı? Bir vatansever nasıl olur da bir başka ülkenin parasını satın alarak kendi parasının yerlerde süründürür. Bir Amerikalı avro alır mı? Veya bir Avrupalı dolar alır mı? Ticari anlamda söylemiyorum, tasarruf amacıyla söylüyorum. Asla! Peki biz neden alıyoruz? Para kazanmak için kendi paramıza niye ihanet ediyoruz?

Bankalardaki döviz tevdiat hesaplarına bakın, geçen hafta 2.1 milyar dolar daha artarak 155.5 milyar dolara yükselmiş. Bunun tam 80 milyar doları bireysel sade vatandaşın, 75.5 milyar doları kurumsal yani şirketlerin.. Şirketleri anladık, yurt dışından mal ithal ediyorlar aldıklarına döviz ödüyorlar, borçları döviz, kazançları döviz, bu yüzden hesap tutuyorlar. Peki yerli yatırımcılara ne demeli? Bunlara yatırımcı demek de son derece yanlış, “kundakçı” dersek çok daha doğru olacak. Çünkü kendi paralarını yakıyorlar. Türkiye’de yaşıyorlar, Türkiye’de para kazanıyorlar, Türkiye’ye güvenmiyorlar. Amerika'ya Avrupa’ya güveniyorlar. Yabancı parayı yaşatmak için, kendi paralarını öldürüyorlar. O can çekişirken, yüzleri, kazanıyoruz diyorlar. Oysa ülkeyi batırıyorlar.. Kazandıklarını zam olarak, geri ödemekle kalmıyorlar, milyonlarca vatandaşın cebindeki parayı da çalıyorlar. Kurlar yükselince maliyetler artıyor tüm dengeler altüst oluyor. Onlar dövize yatırım yapmasaydı, Türk lirası bugün gerçek değerinin üzerindeydi.

Bakın 80 milyar dolar, 6 ile çarpın 480 milyar lira.. Bu paranın ekonominin çarkları arasında yer aldığını düşünebiliyor musunuz!.. Bugün cari açık değil cari fazla verirdik, yurt dışından kredi almazdık, krediyle değil öz kaynakla büyürdük, ülke tepeden tırnağa mal dolar, enflasyon %3’ün, faizler %5’in altına inerdi... Millî gelirimiz 25 bin doları bulmuştu. Bu yerli kundakçılar ya kandırıldı, ya da aldatıldı, sonunda kendi paralarına ihanet ettiler. Bu tabloyu mutlaka değiştirmeliyiz.

Çocuklarımıza ilk öğreteceğimiz ders “Türklük ve Milliyetçilik” olmalıdır. Gerçek Türk vatandaşının hayatı boyunca hiç unutmaması gereken kurallar daha ilkokul çağlarında yavrularımıza tek tek ezberletilmelidir. Vatan sevgisi aşılanmalıdır. Öğrendiklerini, kazandıklarını bu vatan için harcaması gerektiği anlatılmalıdır. Ağaç yaş iken eğilir! İşte bu yapılmadığı için kendi vatandaşımız, kendi parasını pul hâline getirdi. Şimdi onu kurtarmak için yüzlerce tedbir hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Beyler önce yangını söndürün!