Şimdi Türkiye zamanı!

A -
A +
Dünyanın çivisi çıktı. Çin’den sonra Avrupa’da da çanlar çalmaya başladı. İmalat, sanayi üretimi, ihracat ve ithalat ile perakende satışlarda ciddi bozulma var. Ticaret savaşlarının ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığı rakamlar açıklandıkça net bir şekilde görülüyor. İngiltere anlaşmasız Brexit’e sürükleniyor. Avrupa Birliği'ne bağlı 27 ülkeden hiçbiri İngiltere ile olan anlaşma şartlarını tekrardan konuşmak istemiyor İngiltere Merkez Bankası 2019 büyüme hızını %1,7’den %1,2’ye düşürdü. İtalya’nın resesyona girmesi, Fransa’daki sokak hareketleriyle başlayan kriz ve Alman ekonomisindeki gerileme, küresel büyüme hızının tahminlerin altında kalacağını haber veriyor. ABD ile Çin arasındaki ticaret görüşmelerinden ümit yok.
Başkan Trump, 1 Mart’a kadar Çin devlet başkanıyla görüşmeyeceğini açıkladı. Beyaz Saray ekonomi danışmanı Larry Kudlow "ticaret gerilimini noktalayacak bir anlaşmadan oldukça uzağız” dedi, ateş bacayı sardı. Geçen yıl %1,5 büyüyebilen Avrupa’nın lokomotifi Almanya’da fabrika siparişleri, aralık ayında %1,6 daraldı. Sanayi üretimi 0,7 artış yerine 0,4 küçüldü. İhracata dayalı Alman ekonomisi küresel talep zayıflığı, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı ve Brexit'ten çok olumsuz etkileniyor. IMF’ye göre Almanya bu yıl %1,3 büyüyecek...
Bu tablo karşısında Amerika 2019’da nasıl bir faiz politikası izleyecek? Doların hâkimiyeti devam ederse, bundan en fazla ABD ekonomisi etkilenecek. Niye değerli dolar Amerikan mallarını pahalı hâle getiriyor, yurt dışına mal satışı zorlaşıyor.. Buna karşılık ithal etmek kolaylaşıyor.. Bu durumda ABD’de üretim yavaşlayacak, şirketler krize girecek. Yani ticari kayıplar artacak. Güçlü dolar sürdürülemez. Peki ne yapılacak? Bu soruyu ABD Merkez Bankası'nın bir önceki Başkanı Janet Yellen cevapladı..
Yellen faiz artırımı değil tam tersine faizde indirim olabileceğini söyledi. Küresel büyümedeki yavaşlamanın ABD ekonomisini etkilemeye başlaması durumunda FED'in bir sonraki adımının faizleri aşağı çekmek olacağını söyledi. Yellen "Bu elbette mümkün. Eğer küresel büyüme gerçekten yavaşlarsa ve ABD ekonomisinde etkileri hissedilirse bir sonraki adımın indirim olması muhtemel" diyor. İşte bu gelişme karşısında Türkiye’ye sermaye akışında büyük artış başladı. Bakın size en canlı örnek:
Borsa İstanbul’da 2018’in tamamında 2 milyar dolarlık hisse satan yabancı yatırımcılar ocak ayında tam 798 milyon dolarlık hisse senedi satın aldılar, 2 yılın rekorunu kırdılar. Geçen hafta da buna 270 milyon dolarlık hisse senedi eklediler. Özetle söylemek gerekirse geçen yılın tamamında sattıkları iki milyar dolarlık hisse senedinin yarısını 1 ayda aldılar. Bu gelişme, Türkiye’nin yabancı yatırımcılar açısından birinci derecede kazançlı ülke olduğunu gösteriyor. Yabancıların elinde 35,2 milyar dolarlık hisse senedi 19,2 milyar dolarlık tahvil bulunuyor. Yani toplam 54,4 milyar dolarlık menkul kıymete sahipler. Bu kadar büyük bir varlığı güvenmeseler ülkemizde tutarlar mı? 
Merkez Bankasının toplam brüt rezervleri de geçen hafta 4,3 milyar dolar artarak 97,6 milyar dolara yükseldi. Bu, 10 Ağustos 2018’den bu yana en yüksek rakam. İşte bunun için yurt dışından pozitif ayrışıyoruz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.