Dilim varmıyor!

A -
A +
Türkiye’de şaibeli yerel seçimlerle planın ilk devresi tamamlandı. Şimdi ülkemiz IMF’ye muhtaç gösterilerek, ikinci darbe vurulmak isteniyor. "Hain medya" aracı olarak kullanılıyor. Bankalardaki mevduat azaldı, krediler daraldı, takipteki krediler arttı, palavrasıyla suni gündem oluşturmaya çalışıyorlar. 
Viskiyle dolan leş kokan işkembelerinden atıyorlar: “Çok tasarruf olmadığı için bankaya para girmiyor. Para girmediği için de kredi verilemiyormuş!” Yahu 5 Nisan haftasında toplam mevduat 2 trilyon 237 milyar lira. Geçen sene bu rakam aynı tarihte 1 trilyon 828 milyar liraydı. 1 yılda %22’lik yükselişle 409 milyar liralık mevduat artışı olmuş. Bankacılık sektörü toplam kredi hacmi 5 Nisan ile biten haftada 2 trilyon 403 milyar lira. Geçen sene aynı tarihte 2 trilyon 151 milyar liraydı. 1 yılda %17’lik yükselişle 252 milyar lira artmış. Takipteki krediler 105 milyar lira.. Mevcut kredi hacmine göre oranı %4,3. Bu son derece düşük bir rakam. Olmasa Avrupa İmar Bankası, bankaların takipteki kredilerini almayı teklif eder miydi?
Amerika, kontrolüne almak istediği ülkeye IMF’yi sokar. Böylece gerek siyasetine gerekse ekonomisine menfaatleri doğrultusunda yön vermek suretiyle kendi politikalarını uygular. IMF’nin merkezi ABD’dedir. 
Türkiye’nin S-400 olayında dik duruşu ve geri adım atmaması Başkan Trump’ı çileden çıkarmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanı John Sitilides, "Trump Türkiye’yi ekonomik olarak cezalandıracağı konusunda çok kesin konuştu. Türkiye bunu kaldıracak durumda değil. IMF'ye gitmek zorunda kalabilir" diyerek gerçek niyetlerini ortaya koydu. Yeni ekonomik programla dengeli, istikrarlı, ihracata dayalı büyüme potasına giren Türkiye’nin gelişmesini engellemek ABD’nin ilk hedefidir. Bizi dünya IMF’ye muhtaç ülke olarak göstermek istiyorlar. Bunun için yaptırımları devreye sokarak, kredi kaynaklarını kesip, ülkede işsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluğun hâkim olmasını istiyorlar.
IMF, uluslararası bankaların açtığı, nerede ve ne şekilde kullanılacağını şarta bağladığı kredileri, vaktinde ödenmediği veya millî yatırımlara yöneldiği takdirde Amerikan devleti adına; askerî müdahale dâhil her yönteme başvurarak bu alacakların zorla tahsilini garanti eden resmî bir mafya teşkilatıdır! 
IMF, Stand by anlaşması yaptığı ülkelerden borçlarına kefil olmasının karşılığı aracılık komisyonu alır. O ülkelerdeki kamu giderlerini kısar, vergileri arttırır, vatandaşların sömürülmesini sağlar, piyasaya para arzını kısarak belli ellerde toplanmasını sağlar, dış ticareti küresel sermayenin kontrolüne sokar, dolardan başka para birimiyle ticaret yapılmasını yasaklar.
Özetle: IMF, güdümüne aldığı borçlu ülkeleri, ekonomisinden siyasetine, dış ticaretinden savunma sanayiine kadar tümüyle kendi kontrolüne alan bir örümcek ağıdır! Hazinenin, Merkez Bankasının bütün hesaplarını en ince ayrıntısına kadar görür. 
IMF demek kriz demektir. Bir ülke IMF’nin kapısına gitmek zorunda kalmışsa, ekonomisi iflas etmiştir. Türkiye böyle bir ülke midir? ASLA... Peki bizi böyle göstererek ekonomik krize sürüklemek isteyen kim? ABD ve onun uşağı satılmış kalemler.
En büyük acı ne biliyor musunuz: IMF Avrupa Direktörü Paul Thomsen’in “Türk ekonomisinin karşı karşıya kaldığı sıkıntıları abartmayın. Türkiye ile IMF arasında 4'üncü madde kapsamında gözden geçirme çalışmaları dışında hiçbir resmî ve gizli görüşme yok” sözüne rağmen, hainlerin ağız birliği ederek "IMF'den başka kurtuluş yok" demeleri!.. 
Bunlara Türk demeye dilim varmıyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.