İkinci dalga tuzağı!..

A -
A +
Pandemi sürecini başarıyla atlattık, 1 Haziran itibarıyla "yeni normal"e geçtik. Üretimin durduğu nisan ayında dip yapan ekonomi mayısta tahminleri aşan bir hızla toparlanma sürecine girdi. Çarklar hızla dönmeye başladı. Haziran ayı rakamlarının çok daha iyi çıkacağı yurt dışından gelen sipariş yağmuru ve iç talepteki patlamayla belli olunca, felaket tellalları devreye girdi! İkinci dalganın ekonomik maliyetinin çok yüksek olacağından söz ederek, “vaka sayıları artıyor, insanlar saklanacak, talep düşecek, iş yerleri açılsa dahi üretimde canlanma yaşanmayacak” diyor. Amaç: Korona sürecini en kısa sürede en güvenli şekilde yürüterek Türkiye’yi büyük felakete düşmekten kurtaran hükûmetin yazdığı tarihî destanı gölgelemek... İnsanlara korku vererek, ümitsizlik aşılayarak resmen tuzak kuruluyor!.. Almanya bile dünyanın en güvenli ülkesi Türkiye’ye seyahat izni vermeyerek turizm gelirlerimizin artmasını istemiyor. Koronavirüsten İngiltere 41 bin, İtalya 34 bin, Fransa 29 bin, Almanya, Belçika, Hindistan 9 bin, İran, Kanada 8 bin, Rusya ve Peru 6 biner kişinin hayatını kaybetmesine rağmen ikinci dalgayı dikkate almadılar, dün itibarıyla pandemi krizinde üçüncü aşamaya geçtiler, Avrupa’da sınırlar açıldı...
Amerika 2 milyon 150 bin vaka ve 117 bini aşan ölü sayısına rağmen ekonomiyi bir daha asla kapatmayacağız derken, günlük vaka sayısı 1500 olan Türkiye mi şalter indirecek? Evet vaka arttı ama yoğun bakıma alınanların sayısı 700 seviyesinde. Yani  hastalığı hızla tedavi ediyoruz. Dünya aşı bulmak için çabalarken biz Covid-19 tedavisinde kesin sonuç veren, Favipiravir isimli ilacı, 32 kişilik uzman ekiple millî seferberlikle yerli sentezini tamamlayarak 40 günde ürettik. Şimdi dünyaya satacağız... 
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Mevcut şartlarda ikinci dalga beklemiyoruz” diyerek son noktayı koydu. İstanbul’da sadece pandemi hastaları için 45 günde tam teşekküllü iki dev hastane kuruldu, çalışıyor. Kara propaganda yapanların amaçları belli. Ülkenin büyümesini, kazanmasını, halkın refah payının artmasını istemedikleri için ekonomi kapansın, diyorlar... İşsizliğin artmasını, bütçedeki açığın büyümesini, hazinenin yüksek faizle borçlanmasını, enflasyonun hedefini aşmasını sonuçta, ekonomik dengenin bozulmasını istiyorlar... 
Türkiye parlamenter sistemle yönetiliyor olsaydı çoktan IMF’nin boyunduruğu altına girmişti. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin başarılı kararları sayesinde dünyadan pozitif ayrıştık. Bu gerçeği hazmedemeyenlerin sözlerine asla inanmayın, moralinizi bozmayın. Bu bir savaş, düşman ortada, onunla nasıl mücadele edileceği de belli. Silahı bırakan soluğu hastanede alır. Tedavi olur çıkar, ama sosyal hayatı büyük darbe yer. 
Tedbiri elden bırakan büyük hata yapar. Hem kendine hem de etrafına zarar verir. Buna asla izin vermeyin, düşmanı hafife almayın...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.