Kur tuzağı

A -
A +
 
Bir haftadan beri dolar/TL’de yukarı hareket yaşanıyor. Jeopolitik endişelerle baskının arttığı öne sürülüyor.. TL alternatif para birimlerinden negatif ayrışıyor. Sıralanan gerekçeler şunlar: AB 2020 ilerleme raporunda Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaştığı vurgulanıyor. Sanki bizimle ilgili bugüne kadar hiç olumlu görüş yayınlamamışlar gibi!.. Azerbaycan-Ermenistan gerilimi öne sürülüyor. Türkiye bu savaşa müdahil oldu mu? Silah mı verdi, asker mi gönderdi? Hayır.. Azerbaycan 30 yıllık işgalin ardından Ermenistan’ı topraklarından kovuyor. Türkiye Rusya’dan 4 adet S-400 savunma sistemini 2,5 milyar dolara Aralık 2017’de satın aldı. Füzeler geçen sene Temmuz ayında 3 parti hâlinde Ankara’da Mürted Hava Üssü'ne teslim edildi. Pandemi dolayısıyla aktif hâle getirilemeyen bu füzelerin Sinop’ta test edilecek olması ABD’yi ayağa kaldırdı. Yeniden yaptırım tehditleri savurmaya başladılar. Biz bu füzeleri süs için mi aldık? Tabii ki ülke savunması için uygun görülen bölgelerde konuşlandırılacaklar. Bu silahların varlığı düşmanların kafalarındaki saldırı düşüncelerini kökünden yok etmesi açısından çok büyük önem taşıyor. İki sene önce aldığımız füzeler dolayısıyla bugün neden Türk lirası neden değer kaybetsin ki. KKTC’de 46 yıldan beri kapalı bulunan Maraş bölgesinin açılmasına Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin rahatsız olmasını anladık da Rusya’nın karşı çıkması ile iki ülke arasındaki gerilim artacak diye TL zayıfladı, diyorlar. Bu gerekçelerin tamamı palavra.. 
Merkez Bankasının rezervleri eridi diyerek kafaları karıştırmak istiyorlar. Oysa 2 Ekim haftasında altın rezervleri 1 milyar 132 milyon dolar artışla 42 milyar 229 milyon dolara; toplam rezervler 121 milyon dolar artışla, 83 milyar 517 milyar dolara yükselmiş durumda. Yabancı yatırımcılar uzun bir aradan sonra ilk defa geçen hafta 131 milyon dolarlık hisse senedi, 479 milyon dolarlık devlet tahvili olmak üzere toplam 610 milyon dolarlık menkul kıymet satın aldı. Hemen hatırlatıyorum son iki yılın en yüksek tahvil alımını gerçekleştirdiler. Bu gelişme Türkiye'nin son derece başarılı ve güvenilir bir borçlanma politikası izlediğini gösteriyor. Kurdaki yükselişin getirdiği olumlu bir gelişme var: İhracat beklenti endeksi dördüncü çeyrekte %25 artarak 108 puanı aştı. Yani kayıtlı ihracat siparişlerinde büyük artış var. Buna karşılık ithal malların fiyatları arttığı için tüketimi azalıyor. Hazinenin son dolar cinsinden 2025 vadeli eurobond satışına 7,5 milyar dolar tutarında büyük teklif geldi, 2,5 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi. Satış tutarı 14 Ekim’de Hazinenin hesabına geçecek. Güven olmasa 5 yıl sonra ödeyeceğimiz borçlanma tahviline bu kadar büyük talep gelir mi? Gelmez. 
Peki o zaman ne halt etmeye kurlar yükseliyor? Hemen söyleyeyim: Asıl amaç; Merkez Bankasını faiz artışına zorlamak. Eylül enflasyonu tahminlerin aksine düşük çıkınca 22 Ekim’deki Para Politikası Kurulu toplantısında pas geçileceği beklentisi faiz lobisini rahatsız etti. Kur silahını kullanarak tuzak kuruyorlar. Doları kısa sürede 8,00 TL’nin üzerine çıkarmaya çalışıyorlar. Aynı oyunu 2018 Ağustos’ta da oynamışlar 7,24 TL’ye çıkan kur, 1 yıl sonra 5,82TL’ye düşmüştü. Bugün de aynısı olacak. Kısa vadede fon girişinin artışıyla TL güçlenecek. İlk tedbir geldi. Merkez Bankası swap (döviz-TL takas) işlemlerinde kullanılan TL faizini 10,25'ten 11,75'e yükseltti, kur gevşedi. Arkası gelecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.