Terim - Gerets - Lucescu!..

A -
A +

Sevgili Bülent Tulun diyor ki: "Senelerden beri altyapısından tek bir oyuncunun bile takıma monte edilemediği gerçeği vardır. Hafızalar biraz tazelenebilirse Galatasaray en büyük başarılarını altyapısından çıkıp A takımında oynayan oyuncuların periyodunda yakalamıştır. Bu tarihi seçimlerde başkan olma onurunu kim yakalarsa yakalasın ilk yapacağı iş Galatasaray altyapısına çekidüzen vermek ve onları kazandıracak yürekli hocalar bulmak olmalıdır." "Adını koymuyor" ama, adeta "tam bir tarif yapmış"; Fatih Terim!.. "Adını koyarak" yazan arkadaşım da var, bakın sevgili Levent Tüzemen ne diyor: "Galatasaray'ın sportif başarısızlığının en büyük nedeni Florya'nın raydan çıkmasıdır. Bir takımın başarısı için huzurlu aile ortamı gerekir. Galatasaray dört yıl üst üste şampiyon olurken Fatih Terim'in Florya'da oluşturduğu Galatasaray ailesi huzurlu, mutlu, birbirini seven bir topluluktu. Bu da başarıyı getirmişti. 1999 depremi yaşandığında Fatih Terim dahil tüm takım aileleriyle birlikte Florya'da yatmıştı. Bugün Florya dağınık, huzursuz ve saygının sevginin kaybolduğu bir spor kompleksi. Bir aile içinde huzur, sevgi ve saygı yoksa dünyanın en iyi futbolcularını bir araya getirseniz takım olamazsınız. Kaybolan bu değerleri yeniden inşa edecek tek kişi Fatih Terim'dir." Benim ekleyeceğim "iki isim" de var: "Bugünler için" ekliyorum; "Gerets'i istemek, önce Galatasaray'a, sonra Florya'ya ihanettir!.." "Tüm zamanlar için" bir ekleme daha yapıyorum; "Lucescu'yu istemek, önce Türkiye'ye, sonra Galatasaray'a ihanettir!.." Makam var ama!.. Basketbol'da "büyük" bir skandalın üzeri göz göre göre örtülmek isteniyor ve Ahmet Kandemir'in lekelenmesinin hesabı sorulmuyor; bir spor adamı, "hakkındaki 'var olduğu' iddia edilen tertibi ve üzerine atılan çamuru temizlemek için" mahkeme kapılarına gönderiliyor, kim bilir adliye koridorlarında ne kadar sürünecek?.. Sevgili Ünal Özüak başta, basketbolun içinde olan "basketbol yazar - çizerleri" öyle yazılar yazdılar ki; okuyanlar, "Ahmet Kandemir'i yok etme" senaryosunun "Basketbol Federasyonu'nun bazı odalarında hazırlandığı" hissine kapıldılar; Basketbol Ligleri Direktörü Ahmet Araşan'ın "bu arkadaşlarımıza söyledikleri" ortada iken, ardından sevgili kardeşim Hıncal Uluç "Olin'in oyunu" başlıklı, Erce Kaftan'ın Ajansspor Com'daki bir yazısının nasıl sansürlendiğini anlatan yazısı gündeme girdi; internetten "yazıyı çıkaran" site sahibi Ahmet Dervişoğlu'nun, Erce'ye "Kusura bakma, Turgay Demirel'den ve İDDAA'dan büyük bir baskı geldi" demesi, ortaya "başka bir skandal" daha çıkarıverdi!.. Sevgili Erce'nin yazısı, içindeki şu satırlar yüzünden sansürlenmiş; "Son haftaların en iyi takımı Olin, arka arkaya maçlar kaybedip, yedinciliğe düşmek istiyor. Çünkü ligi yedinci bitirirse, ikinci Galatasaray'la play off oynayacak. Son hafta Galatasaray'ı yenerse, play off'a 1-0 önde girecek." Hıncal Uluç yazısında diyor ki; "Yazı yanımda.. Hafta sonu Olin, Galatasaray'la oynadı ve olaylı, hakem hatalı maçı kazandı. Aynen Erce'nin dediği gibi play off'ta Galatasaray'a karşı 1-0 önde girecek.. Şimdi bu ülkede, bu konuyu soruşturacak bir makam var mı?." Elbette "makam da var, o makamın ilgili kuruluşları da var" ama, sevgili Hıncal, "nedense" bu konularla hiç ama hiç ilgilenmiyor!.. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün bir Teftiş Kurulu Başkanlığı var, Spor Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı var; Basketbol'da hem de "milyonlarca insanın para yatırıp oynadığı bahislerle ilgili" bunca "olay" üst üste geliyor, bunca "iddia" ortaya atılı yor, yazılıyor, çiziliyor, anlaşılan "o makam" duymuyor, görmüyor, okumuyor, dinlemiyor ki, Teftiş Kurulları, Spor Kontrolörleri Kurulları için bize de "Acaba ne iş yapıyorlar" demek kalıyor!.. Satranç Federasyonu için ayyuka çıkan ve "dünya basınına da intikal eden iddialar" da aynı durumda, her iki federasyon için ortaya atılan bu iddialar "gerçek ise" kim gereğini yapacak, yok "gerçek değil" ise, "iftira" ise, bunu kim ortaya çıkaracak, bu federasyonları bu iddialardan bu çamurlardan kim kurtaracak; elbette "o makamın teftiş kurulları ve spor kontrolörleri", öyle değil mi?.. Yoksa, "bu federasyonların üzerlerine yapışan bu çamurlarla göreve devam etmeleri" mi isteniyor?.. Servet'in büyük ayıbı!.. Gazetelerdeki habere göre, "olayın başlangıcı" sahada her maçta, her antrenmanda olacak bir enstantane, ama Servet gibi "tecrübeli" bir futbolcu, bakın işi ne hâle getiriyor: "Kendisini bir omuz darbesi ile yere düşüren" genç Cem Sultan'ı affetmiyor, onu iki defa "sert" tekme ve çelmeyle yere yıkıyor, ortalık karışıyor. Servet, bu defa antrenör Tugay Kerimoğlu'na çıkışıyor; "Hocam, 15 yaşındaki futbolculara taviz verip tepemize çıkarıyorsunuz!.." Servet'i bu kadarı da kesmiyor; idmanın sonunda Cem Sultan'a, hem de "sinkaf ederek" bağırıyor; "Seninle içerde görüşeceğiz!.." Teknik Direktör Bülent Ünder, "küfürlere tepki gösteren" genç oyuncuyla konuşuyor ve "büyüğü olan Servet'ten özür dilemesini" istiyor. Cem Sultan da "özür dilemek için" Servet'in odasına gidiyor ama önce "küfür" yiyor, sonra da "şu" sözlerle kovuluyor; "Defol odamdan!.." Eğer "bu haberler doğru ise", kovulması gereken bir kişi var; o da Servet!.. Bakalım Bülent Hoca, "Pino'ya yaptığını" Servet'e yapabilecek mi?.. Gülüyorum!.. Her gün gazetelerde "Adnan Polat kimi destekleyecek" sorusuna cevap arayan haberler okuyorum, yorumlar okuyorum; içlerinde beni kahkahalarla güldürenler var!.. En çok güldüğüm; "Polat ve Polatçılar, Mehmet Helvacı'yı destekleyecekler" haberleri ve yorumları; öyle ya "Mehmet Helvacı ihanet etti" lâfını söyleyen ve onunla "selâmı sabahı kesen" Adnan Polat değildi de, bendim; öyle değil mi?.. Daha az güldüğüm; "Polat, Turgay Kıran'ı destekleyecek" haber ve yorumları; güya "Polat'tan yana tavır koymaya çalışan" ve "arkasında hâlâ geçen seçimde aldığı 2900 küsur oyun olduğunu var sayan" bu arkadaşlara bir sorum var; "Ya seçim sandığından Turgay Kıran listesine 250-300 oy çıkarsa, ne olur Polat'ın hâli?.. Bu tablo, 'İbra oylaması doğru dürüst yapılmadı, yapılsa idi ibra olurduk' diyen Polat ve yönetici arkadaşları için, tam bir fiyasko ve darbe olmaz mı?..İbra oylamasının dosdoğru yapıldığını ve ibra edilmediklerini ortaya koymaz mı?.." Polat, "böyle" bir riski "neden" göze alsın; o, "böyle bir destek ile" kendi kendini "dipsiz kuyuya atacak kadar" saf mı?.. Polat, bu kulise girmez ve "Ne haliniz varsa görün" diyerek, gelişmeleri seyreder; zaten, "akıl ve mantık" da bunu gerektirmiyor mu?.. Sorular ve cevaplar!.. Galatasaraylılar rastladığım her yerde soruyorlar: "Seçimi kim kazanır?.." Cevabım tek; "Ünal Aysal!.." Soruya devam ediyorlar: "İyi olur mu?.." Cevaplıyorum; "Hem de çok!.." Soruyorlar: "Takımın başına kim gelir?.." Cevabım tek: "Fatih Terim!.." Soruya devam ediyorlar; "İyi olur mu?.." Cevaplıyorum; "Hem de çok!.." Soruyorlar; "Arda gider mi?.." Cevaplıyorum; "Gitmez, göndermezler!.." Soruya devam ediyorlar; "İyi olur mu?.." Cevaplıyorum; "Hem de çok!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.