Aysal-Terim-Arda!..

A -
A +

7 Mayıs Cumartesi günü, yani Galatasaray Genel Kurulu'ndan tam bir hafta önce, Uluçmarket'te "Sorular ve cevaplar" başlığı altında şunları yazmıştım: Galatasaraylılar rastladığım her yerde soruyorlar: "Seçimi kim kazanır?.." Cevabım tek; "Ünal Aysal!.." Soruya devam ediyorlar: "İyi olur mu?.." Cevaplıyorum; "Hem de çok!.." Soruyorlar: "Takımın başına kim gelir?.." Cevabım tek: "Fatih Terim!.." Soruya devam ediyorlar; "İyi olur mu?.." Cevaplıyorum; "Hem de çok!.." Soruyorlar; "Arda gider mi?.." Cevaplıyorum; "Gitmez, göndermezler!.." Soruya devam ediyorlar; "İyi olur mu?.." Cevaplıyorum; "Hem de çok!.." *** O "bir hafta" ne yorumlarla, ne haberlerle geçti; "Yok efendim, katılım şu kadarı aşarsa, falanın şansı artarmış, yok efendim Adnan Polat arkasındaki bilmem kaç kemik oyu ile falancayı destekliyormuş, kazanabilirmiş"; seçim günü bile mikrofon uzatılan anlı ve de şanlı yorumcularımızdan, spor yazarlarımızdan bir tanesi de çıkıp "Ünal Aysal açık ara kazanır, bu iş çoktan bitti" demedi, diyemedi; eveleme, geveleme; "Şanslı ama, kazanacak ama"; ama da ama!.. Seçim bitti, "Ünal Aysal rekor oyla kazandı"; bu defa "teknik direktörlük için" düşünülen, düşünülmeyen adaylar arasında "yarışma" başlatıldı; "Lucescu, Jol, Gerets sıraya girdiler" hatta "Tolunay Kafkas'lar, Abdullah Avcı'lar" ve daha "birkaç hoca" da yarışa dahil edildi; ama Galatasaray'ın yeni yönetimi, tartışmaya yol açmadan ve zaman kaybetmeden karar verdi; "Fatih Terim!.." *** Şimdi "sıra" üçüncüde; "Arda gitmez, göndermezler!.." Madde bir; "Terim söz konusu ise", elbette "Arda'yı göndermez!.." Madde iki; "Arda büyük hata yaptı"; yeni başkan ve yeni hoca ile konuşmadan, onların niyet ve beklentilerini öğrenmeden, kalkıp "son maçın soyunma odasında, arkadaşlarına veda edersen", elbette seni "göndereceklerse de, göndermezler"; aklın sonra başına geldi ve "Benim daha iki yıllık sözleşmem var, kararı onlar verecek" dedin ama, iş işten geçti!.. Galatasaray yönetimi, "yönetiminden izin almadan", (Baş tacı edildiği bir dönemde Galatasaray'a "bir başka türlü transfer oyunu oynayan" Emre Belözoğlu'nun da menajeri olan) menajerinin girişimleriyle "Madrid'e gitmek için bavullarını toplamaya başlamana" izin veremezdi; bütün bir yeni sezonda "küskün olarak kulübede ya da tribünde oturacağını bilse bile" veremezdi. Dahası, "Kurumsallaşma" diye yola çıkan bir Başkan'ın yönetimi, böyle bir "çapaçulluğu" onaylayamazdı; böyle "keyfi" bir emrivâkinin, Galatasaray'da "yol olmasına" izin veremezdi!.. Bir başka duyumum daha var; inanmak istemiyorum, ama "bir gazeteci olarak" sormam şart; "Galatasaray, ikinci bir Oya Sarı olayı ile karşı karşıya" deniliyor; doğru mu?.. Metin Oktay, "Galatasaray'dan ayrılıp, İzmir'e, İzmirspor'a dönmesi için kesin tavır koyan" eşi Oya Sarı'ya "Hayır" demiş, iş "boşanmaya kadar" gitmişti. Galatasaray'ın "efsane" kralı, "eşine karşı, Galatasaray'ı tercih etmişti!.." Şimdi diyorlar ki; "Madrid'e gitmeyi Arda'nın kız arkadaşı istiyor ve baskı yapıyor"; doğru mu?.. "Galatasaray Kaptanı olmak", varsa "böyle" bir baskıya "tıpkı" Metin Oktay gibi "Hayır" demeyi gerektiriyor; sevgili Arda, bilmem anlayabiliyor musun?.. "Kız arkadaşın gerçekten seni seviyorsa" ve de "varsa" böyle bir baskıdan hemen vazgeçmelidir; doğru olan budur!.. Galatasaray'da kal, kaptan olarak "kurulacak" büyük Galatasaray'da oyna ve de "Roma'da ikinci (Kim bilir belki de kaçıncı) olmaktansa, Napoli'de birinci olmanın" keyfini yaşa!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.