Kocaman ve Hiddink üzerine!..
Basında "vakanüvis tutkunu" Aziz Başkan, bu merakının yanına, futbolda da teknik direktörlerine "püf" demeyi ekledi; helâl olsun; "meydan boş" nasıl olsa, bakalım "meraklarına" daha neler ekleyecek, yeni sezonda?.. Bir zamanlar "Fenerbahçe'yi şampiyon o mu yaptı?" diyerek, bir kalemde "Mustafa Denizli'yi silmeye kalkan" Aziz Yıldırım, bu defa da "göklere çıkarılan" Aykut Kocaman'ı birkaç cümle ile "hiç" ediverdi!.. TV ekranlarında, "Aykut Kocaman'a hataları olduğunu anlattık" diyerek anlatmaktan büyük zevk aldığı "futbol öğreticiliği" meziyetini, ligin ikinci yarısında, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunda "en büyük rolü oynayan" Alex ve Santos örneklerini verip, "onların takımda nasıl ve kimin tarafından tutulduğunu ve bu oyuncuların da şampiyonluğu nasıl getirdiğini" işaret ederek ortaya koydu; böylece Aziz Başkan "bir defa daha" diyordu ki; "İş hocaya kalsa şampiyon falan olamazdık, siz bana bakın!.." Mustafa Denizli, "kariyeri ve karizması" ile, Aziz Yıldırım'ın "muma 'püf' demesi" ile silinecek bir teknik direktör değildi, ya Aykut Kocaman?.. Bizzat Başkan'ın "Benim sayemde" dediği bir şampiyonluğun öncesinde, Aykut Kocaman'ın, Denizli gibi ne bir kariyeri, ne de karizması vardı!.. Peki, ne olacak şimdi?.. Ortada "böylece" bırakıverdiği bir hoca ile, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe "yeni" sezonda Süper Lig'de ve hele hele "Şampiyonlar Ligi'nde" ne yapacaklar?.. Ben, bugüne kadar "Aykut Kocaman'ın büyük bir teknik direktör olduğuna inanmadım"; hatta "iyi bir hoca" olduğuna da, yeni sezondaki, "başarı çizgisine bakarak" ancak inanacağım; üstelik "asıl" bakacağım kulvar "Avrupa Kupaları"; acaba "Zico kadar" başarılı olabilecek mi?.. "Ben" demek merakı yüzünden Yıldırım, Aykut Kocaman'ı "nasıl harcadığının farkında değil" ama, bizzat Kocaman dahil, Fenerbahçeli futbolcular, taraftarlar, camia ve de asıl futbol kamuoyu "Aziz Başkan'ın ne dediğini" kolay kolay unutamayacak!.. "İlkeli ve omurgalı" olmakla ünlenen ve bu konuda yıllardır "örnek olayları" ile saygı gören Aykut Kocaman'ın "hocalığına yapılan bu en büyük saygısızlığı" yiyip yutması ise ayrı bir mesele!.. Daha "o sözlerin söylendiği TV programı biter bitmez", Aziz Başkan , Aykut Kocaman'ın istifasını önünde bulmalıydı; "bu ağır yara ile" Aykut Hoca, yeni sezonun ağırlığını kaldırabilecek mi, acaba?.. Bence zor, hem de çok zor; Allah kolaylık versin!.. *** Okuyucularımdan da, o günlerde tartıştığım spor yazarı ve yorumcu arkadaşlarımdan da, Türk Futbolu'ndan da özür dilerim; "Guus Hiddink'in Türk Milli Takımı'nın başına getirilmesi desteklediğim ve savunduğum" için!.. Zira "Guus" Türk Milli Takımı'nın "çok hayati bir maçının öncesinde" işi o hâle getirdi ki; neredeyse, "kusacağım!.." "Böyle" karizma da, "böyle" kariyer de, "böyle" hocalık da, "böyle" "Guus'luk" da olmaz olsun!.. Peki ey "Guus", madem "Abramoviç" hem de "Roman" diyecek kadar "yakın", hem de "çok yakın" arkadaşındı da, neden "onu bırakıp" Rusya'lara gittin, hadi gittin, bu defa "Rusyaları bırakıp" Türkiye'ye geleceğine neden "Roman'ın çiftliğine dönmedin?.." Bütün ağır baskılara rağmen, "maaşını bile" dünyanın en önemli sırlarından biriymişçesine saklayan, geleceğinin anlaşıldığı günlerden beri, senin yüzünden "en ağır eleştirilere" göğüs geren, istediğin her yetkiyi kabul eden ve de üzerine titreyen bir Federasyonu, onun Başkanı'nı "böyle" zor ve izahı mümkün olmayan bir pozisyonda bırakmak ve de "Gidecek mi, gitmeyecek mi" üzerine "papatya falı açtırmak" karşılığında "eline" ne geçecek, pardon, "cebine ne girecek", söyler misin, Türk kamuoyuna?.. "Paracı" dediler, "tüccar" dediler, inanmak istememiştim, ne kadar safmışım; şimdi, "bu sıfatların yanına çok daha ağırlarını" da ekleyebilirim ama, o kelimeler, ne gazetemin sayfalarına, ne bana, ne mesleğime yakışır!.. Git "Guus" git, hem de koşarak git; "Roman'ın çiftliğindeki kümesler şahanedir"; inanmazsan Carlo Ancelotti'ye sor!..