Sorumlular ayağa kalksın!..

A -
A +

16 Haziran tarihli gazetelerin spor sayfalarının neredeyse tamamını "Forlan-Reyes-Ujfalusi Galatasaray'da" manşetiyle kapatmalarından ve de "Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ın yanında Bülent Tulun ve Ali Gürsoy olduğu hâlde özel uçağı ile Madrid'e gidip bu transferleri birkaç saat içinde nasıl bitirdiklerinin hikayesini" de sütun sütun ana habere eklemelerinden sonra, "Türkiye'deki" bizlere de "Bu haber doğrudur" diyerek yorumlar yapmak kalmıştı ve de 18 Haziran'daki Uluçmarket'te ben de "Gittim, aldım, döndüm" başlığı ile "Aysal'ın tarzını" öne çıkaran bir yazı yazmıştım!.. Bugün gelinen noktada ise Galatasaray adına da, Galatasaray Başkanı adına da "tam bir fiyasko" görüntüsü var; kısaca özetlersek "o" başlık bugünkü tabloyu anlatabilmek bakımından "şu" başlığa dönüştü; "Gittim, oyuna getirildim, fena hâlde mahcup oldum!.." Göreve seçildiği gün gazetecilere "İlk 100 gün çok önemlidir" diyen ama bu sürenin daha yarısına gelmeden, "yaşanmakta olan Madrid fiyaskosu ile" camiada kendisine duyulan güveni "önemli ölçüde sarsan" ve Galatasaray'ı da yaralayan Aysal, "bir daha tekrarlamayacağı" bu büyük hatayı nasıl yaptı?.. Bir; "kendisine çok güvendi"; spor ve futbol arenasında "Alicengiz oyunlarının her türlüsünün oynandığını, çok dikkatli olunması gerektiğini" düşünemedi, dahası "Atletico Madridlilerin Ujfalusi'yi pazarlamak için Reyes'in adını, Reyes'i de pazarlamak ihtimaline karşı Forlan'ın ismini masaya yem olarak koyabileceklerini" ya da "fiyat artırmak için böyle bir oyunu sahneleyebileceklerini", dahası spor medyamızın "transfer görüşmelerini kamuoyuna nasıl duyuracağını" fark edemedi; "İş bitti" havasının, uçağı daha Yeşilköy'e inmeden ülkeyi saracağını düşünemedi; sonrası; "Bu transferler gerçekleşse bile irtifa kaybedildi!.." İki; "Ben futboldan anlamam, ama futboldan anlayandan anlarım" diyerek, bir başka büyük söz sarf etti, "benzer" sözleri, "Adnan Sezgin için" söyleyen, üstelik "Ben de futboldan hem de iyi anlarım" diyen ve nihayet "birkaç gün önce" bir TV ekranında "Sezgin'de ısrar etmem hataydı" diyerek "kör inadını" itiraf eden Adnan Polat'ın düştüğü tuzağa, daha ilk günlerinde Galatasaray'ın yeni başkanının da düşmesi, "kılavuzlarını" ramp ışıklarına çıkardı: Aysal'ı da, Galatasaray'ı da, Galatasaray Başkanı'nı da "bu duruma düşürenler" ortada; en başta "durmadan konuşan" ve işe "önce" Aysal'ın "özel danışmanı olarak başlayan" sonra da "Sportif Direktörlüğe getirilen" Bülent Tulun ile "futbol yöneticiliğinde henüz çaylaklık dönemini yaşayan" Ali Gürsoy!.. Aslında "bir çok yorumcu arkadaşımın yazdığı gibi"; Aysal'ın "bu kılavuz hatası" belki de Galatasaray'ın yararına oldu; o günden bu yana geçen süreçte, "gelse dahi, Forlan'ın Galatasaray'a Elano kadar bile yararının olup olmayacağı tereddüdünü" pekiştirdi; burnu büyük, havasından çekilmeyen, Türkiye'yi ve Galatasaray'ı küçük gören, "gelirse, hem de çok büyük paralar almak şartı ile ve lütfederek geleceğini" açık açık beyan eden bir futbolcu; "varını yoğunu sahaya koyan" Drogba'nın Galatasaray'a yapacağı katkının yarısını bile yapamayacağı açık olan bir futbolcu!.. Reyes'in gelişi ise, "Arda'yı satmanın anahtarıysa", iyi ki gelmiyor; Arda'nın bir ayağı etmez Reyes!.. "Türk Futbolu'nun birkaç sezon sonra Barcelona'da oynayabilecek tek futbolcusu" olarak gördüğüm Arda, inanıyorum ki, Fatih Terim'in yönetiminde "bu görüşümün ne kadar doğru olduğunu gösterecek" ve Avrupa'ya gittiğinde kulübüne "büyük paralar kazandıracaktır"; biraz sabır!.. Galatasaray artık Forlan-Reyes ikilisinin peşinden koşacağına, "bu tuzağı kuran Atletico Madrid'e ve onun futbolcularına sırtını dönüp", Drogba'nın transferini gerçekleştirmelidir; "kaybolan itibar", ancak "böyle" kazanılır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.