Homo Homini Lupus!..

A -
A +

Ben futboldan anlamıyorum ama futbolu anlayanlardan anlıyorum" diyen Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'adır bu sözlerim: "Futboldan anlıyorlar" diye perde gerisinde "Faruk Süren" ve de perde önünde "Bülent Tulun" isimlerine güveniyor ve de "onları kılavuz olarak alıyorsanız", ki "öyle görünüyor"; yandı gülüm keten helva!.. Eğer, Bülent Tulun'un, Ali Dürüst ve Fatih Terim'le ilgili "azı yazılan ve bilinen, çoğu yazılmayan ve üstü örtülen" yakın zaman ilişkilerinin bir "Barış yemeği" ile düzeleceğini ve her şeyin "güllük gülistanlık olacağını" zannediyorsanız, bir defa daha derim ki; yandı gülüm keten helva!.. Bülent Tulun bir iki hafta içinde "Başkan'ın özel danışmanı" ve "Sportif Direktör" unvanları arasında gidip geldikten sonra, değil Florya'dan Aslantepe'ye ya da Ak Merkez'e, "eskisiyle, yenisiyle bu etiketleri taşıdığı" sürece, elbette "görevi icabı Ali Dürüst'ten de, hele hele Fatih Terim'den de çok daha fazla sizin yanınızda ve yakınınızda olacağı ve arkasında da Faruk Süren'in gölgesinin görüneceği" için, Hakkari'ye de gönderilse, bir şey değişmez; zira "İnsan insandır" ve de filozof Hobbes ne demiştir; "Homo Homini Lupus"; yani "İnsan insanın kurdudur!.." Sakın ola ki, Hobbes'un bu çok ünlü sözünü "sadece" ve sadece "Ali Dürüst artı Fatih Terim-Bülent Tulun'un bundan sonraki ilişkileri için" söylediğimi zannetmeyin; bu üçlü "Galatasaray yönetim çatısı altında şu veya bu unvan ile ve de beraberce kaldığı sürece", bilesiniz ki, "yenecek olanlardan biri" de sizsiniz!.. Ne Dürüst, Tulun'un "kendisine yaptığı" muameleyi unutabilir, ne Terim özel uçağınızda Tulun'un size "onun hakkında söylediklerini" unutabilir, ne de Tulun "onlar yüzünden Florya'dan sürülmesini" unutabilir; zira "insan, insandır!.." Bakınız; eğer "Adnan Polat'ın yapamadığını" ve iş işten geçtikten sonra "Adnan Sezgin'de ısrarım hataydı" itirafıyla ortaya koyduğu gerçeğin gereğini siz de "iş işten geçmeden" yapamazsanız; Aysal-Tulun ikilisinin de sonu, Polat-Sezgin ikilisine benzeyebilir!.. Eğer Tulun'a, tıpkı Polat'ın Sezgin'e verdiği gibi bir sözünüz ve garantiniz varsa, o "Sezgin'i holdingine alamadı", siz "Tulun'u holdinginize alın" ve bu işi bitirin!.. Sayın Aysal, Süren-Tulun beraberliğinin ne zamanlarda başladığını bir araştırın; mesela UEFA Kupası kazanıldıktan sonra Hakan Şükür'ün "İnter'e transferi olayında kopan gümbürtünün sebeplerini" Şükür'e bir sorun!.. Hakan Şükür'ün "o sıralarda" gazetecilere "neler" söylediğini arşivlerde bir buldurun!.. 55 Yıldır spor yazarlığı yapan, insanları, dahası da "bu olayın kahramanlarını şu veya bu kadar tanıyan, bilen, okuyan, izleyen" bir gazeteci olarak açık açık yazayım; bir barış yemeği, "savaş tamtamlarını" susturamaz; sadece ritmini ve sesini düşürebilir; taraflar nihai hesaplaşmaya kadar güçlerini arttırmak ve rakiplerini zayıflatmak için "gerekeni" yaparlar!.. Ne demiş Mehmet Akif; "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?.." Siz, "bizleri dinlemeseniz" de, Hobbes'i ve Mehmet Akif'i dinleyin bari!.. Adeta "bu" sözleriyle, o günlerden, bugünlere öğüt veriyorlar; Tulun "seçim ve tercihiniz" yerine mesela bir Haldun Üstünel, bir Lütfi Arıboğan, bir Can Çobanoğlu veya güveneceğiniz, inanacağınız, camiada sevilen, sayılan "bir başka bulacağınız isim" tercihlerini yapsa idiniz; bugünleri "böyle" yaşamazdınız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.