"Sakatlıkları" Bir Bilen'e sordum!..

A -
A +

Galatasaray, "38 dakikada 3'ü beraber" toplam 9 sakatlı bir revire dönünce, ben Galatasaray TV'dekilerin yaptıklarının tersine "Doktorların açıklamasını beklemeden" bir bilene başvurdum.
"Bir Bilen", üstelik Galatasaray Üyesi, Galatasaray Divan Kurulu Üyesi, yıllarca Galatasaray'da "bu konularda uzman olarak "görev de almış bir kişi… Yıllarda TV'lerde, radyolarda "bu konuda programlar yapmış", bir yazar / gazeteci; Turgay Renklikurt Hoca'mız!..
Bana dedi ki; "Öcal Ağabey, arşivinde duruyordur, sana birkaç yıl önce bir yazımı göndermiştim. O yazıda, zamanın başkanı Dursun Özbek'in Divan Kurulu toplantısında yaptığı konuşmadan bir bölüm var, onu oku lütfen. (Sonradan o yazıyı buldum ve okudum; Özbek "Florya'da iki nizami ölçüde sahamız var. Birinde A takımı antrenman, diğerinde ise yaş grupları maç yapıyor. Altyapının gruplarından bazıları da uygun olmayan yarım sahalarda çalışıyor. Galatasaray A Takımı sürekli aynı sahada çalıştığı için, sahaların bakımı, çalışmaya uygun hâlde tutulması zorlaşıyor, zemin bozuluyor, çimler kalitesizleşiyor, buna bağlı sakatlıklar artıyor. Güncel bir olaydan örnek vereyim, Sinan Gümüş ve Cavanda'nın sakatlıkları bu yüzdendir. Oysa Galatasaray'ın en az 8 nizami sahaya ihtiyacı var. Hem de standartlara uygun çim zemin kalitesiyle" demiş.) Acaba Özbek'in anlattığı o tablo değişti mi, iyileştirildi mi; devam ediyorsa, 'çoğalan adale sakatlıklarının sebebi' neden olmasın?.."
"Başka ne sebep olabilir Hoca’m" dedim, devam etti; "Şimdi söyleyeceklerim doğrudan Galatasaray'ın bugünkü durumu ile ilgili değil, Orada ne oluyor, bilmiyorum ama genel bir görüşüm var, bütün kulüpler, takımlar ve futbolcular için. Saha içinde 'ağrılı durumlarda' ağrı kesicilerin fısfıslardan iğnelere varana kadar kullanılması, birçok olayda gördük ki, basit ve kolay geçirilecek sakatlık başlangıçlarının ciddi sakatlıklara dönüşmesine sebep oluyor. Futbolcular 'ağrı kesiciler' ile oynamaya zorlanıyor; bu tam bir tıp cinayetidir. Üç gün sonra oynayabilecek oyuncu, haftalarca, hatta aylarca oynayamıyor, iş bazen ameliyata kadar gidiyor. Zira 'ağrı kesicilerle oynatma', ağrıyı hissetmeyen futbolcunun maç ve antrenman içindeki zorlamalarıyla 'hafif yaralı, bereli' adalelerin, bağların ciddi olarak sakatlanmasına yol açıyor. Bunda teknik adamların 'Maça yetiştirin, elinizden geleni yapın' sıkıştırmalarının da rolü var. Bence, 'Ağrı kesici ile oynatma' kesinlikle yasaklanmalıdır.
Ve elbette bir de 'özel hayat' var ki, İstanbul o sebepten sakatlıklar için çok müsait bir 'tatlı hayat' kentidir. Cebi para dolu, genç ve hatta yaşlı futbolcular için "cazip ve büyülü' geceler tablosu, vücut ve hele hele adaleler için neler getirmez ki?.."
"Bir Bilen" böyle söylüyor, acaba dinleyen olacak mı?..

Galatasaray'ı, "anlamayanlar" yönetiyor!..
Heeey, Galatasaray yöneticileri ve de Galatasaray TV'yi yönetenler, sizlere "birkaç paragraflık" uyarım olacak, bu hafta!..
Galatasaray Kulübü, futbol başta olmak üzere, basketboldan, voleybola, atletizmden, boksa, su topundan, yüzmeye, kürekten, yelkene ne kadar spor dalı varsa", hepsinde öncülük etmiş, içeride ve dışarıda kupalar kazanmış, büyük şampiyonlar yetiştirmiş, efsane yöneticilerle Türk sporuna büyük hizmetler vermiş bir kulüptür, bunu aklınızdan çıkarmayın; bu bir!..
İki; Galatasaray Kulübü müzeleri, o kupalarla, o büyük şampiyonları yazan tarih sayfaları ile doludur. O kupalarda, o şampiyonlarda sadece Galatasaray'a değil, Türk sporuna şan ve şeref, hayat vermiş yöneticilerin de payı vardır.
O kupaları, o şampiyonları, o yöneticiler anlatılmalı Galatasaray TV  ekranlarında, "onları tanıyan, onlarla beraber spor yapan, onlarla beraber yöneticilik yapan, onları yazan ve hayatta olan onca insan var" aramızda, onlara anlattırın, hiç olmazsa binlerce defa tekrarlanan "falanın attığı goller, filanın kurtardığı goller" furyasının arasına serpiştirin, bugünün çocukları, bugünün gençleri "Galatasaray'ı futboldan Metin Oktay'dan, Turgay Şeren'den, Fatih Terim'den, Hagi'den ve de top arkadaşlarından ibaret" sanmasınlar!..
Bir bakın, araştırın bakalım, bir Yalçın Granit, bir Değer Eraybar, bir Cahit Önel, bir Vural İnan, bir Payidar Demir, bir Turgut Atakol, bir Osman Solakoğlu, bir Vahit Çolakoğlu, bir Sinan Erdem, bir Jerfi Fıratlı ve daha onca spor branşında "tarih yazan" nicelerinden her biri, "Galatasaraylılıkta ve başarıda" kör değneğini beller gibi, "tekrar ve tekrar ve de tekrar, yüzlerce defa tekrar golleri gösterilen futbolculardan '5-10 tanesi hariç' kaç tanesi eder", Galatasaray ve spor tarihi için?..
Yüzler kızarmalı; "Galatasaray'ın, Galatasaraylılığın, Galatasaray Tarihi'nin ne olduğunu hâlâ öğrenememişlerin" elinde kaldı Galatasaray TV ve de Galatasaray Kulübü de, "onlara" bu gerçeği anlatmayan, anlatamayan başkan ve yöneticilerin!..
Zaten o yöneticilerin de "TV'dekilerden farkı var mı" ki; "Fenerbahçe'ye yenilen" daha dünün "Kıtalararası Şampiyonu" Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımını "ne hâle düşürdükleri" ortada değil mi? "Çerez parası kadar parayı bulamayarak", şampiyon olmuş Su Topu Takımı’nı, "Tekerlekli Sandalye Takımı gibi" Avrupa Kupalarına göndermeyen, gönderemeyen "onlar" değil mi?..
Ne dersiniz, "Galatasaray'ı sadece futbol kulübü yapmak için" mi işbaşına geldiler, getirildiler acaba? Yüzleri kızarıyor mu; "Her şey futbol takımı içindir" sloganına sarıldıkları hâlde, "Futbol takımına -üç otuz paraya bile- bir santrfor alamayan" o "müthiş" yöneticilerin?..

Şaka!..
Atiker Konyaspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, hiçbir takımdan korkmadığını belirterek "Benim tek korkum, yapacağımız hatalar, kaçırdığımız ve yiyeceğimiz gollerdir. Bunlar benim için önemli. Lider bile olabilirdik" dedi.
Bu deyişten iki gün sonra, Konyaspor, 2. Lig Kırmızı Grup puan cetvelinde 10 maçta 2 galibiyet ve 10 puanla 12'nci durumda bulunan, 8 gol atıp 11 gol yemiş olan Kahramanmaraşspor'a 3-0 yenilerek Türkiye Kupası'ndan elendi!..
Ve hocamızın "korktuğu" başına geldi!..

Cocu gitti, ya gelen?..
Cocu "nihayet gönderildi" ama "asıl sorumlu" kaldı; Comolli!..
Ve de "Aykut Kocamancılar, Ersun Yanalcılar, Mircea Lucescu'cular", sosyal medyada, hatta TV'lerde ve spor sayfalarında "Fenerbahçe'nin yeni hocalığı için" adeta savaşıyorlar!..
Ama Ali Koç bu defa "akıllı" davranıyor, "bunların birini getirse, ötekilerini isteyenlerin yeni hocanın karşısına geçeceğini ve ilk kötü sonuçta yerden yere vuracaklarını" biliyor. Avrupa'dan "kimsenin itiraz edemeyeceği" bir hocayı getirmekte kararlı. Ne var ki, araya Comolli girince", işte o zaman "hoca seçimi nasıl sonuçlanır"; orası meçhul ve de şüpheli!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.