2019’a girerken isyanımdır!..

A -
A +

Ortada futbol yok. “Futbolcu olarak”, bir Talisca bile yok. “doğru dürüst” ve mesela “Avrupa’nın başaltı futbol ülkelerinin takımları ile başa baş mücadele edecek” takım yok. Düzeleceğine dair ümit yok. “Millî Takım” dersek, “takımı küme düşürmüş, emeklilik çağındaki” bir hoca, “milyon avroları cebine indirip” keyfine bakıyor.
Futbol tarihimizin belki de “en kötü” federasyonlarından biri ile yönetiliyoruz; ne Merkez Hakem Kuruluna, ne Disiplin ve de Tahkim Kurullarına inanan güvenen var. “Altı Aylık VAR” bile hakemlerimizi geçti, bazılarını paspas etti. Dahası, kulüpler “batmış”, ağlayanları yok. Siyasetçilerimiz “bir Kulüpler Yasası çıkarmamak için” âdeta bahane arıyor; “futbolu, sporu, kulüpleri bu duruma düşürenlerden”, yani bugünün yöneticilerinden medet umuyor, kanun taslağı bekliyor!..  
Yazık, Öcal Uluç’un “2019 yılındaki ilk yazısı” böyle mi olmalıydı?
Bakıyorum, anlı ve şanlı medyamız, “sanki her şey yolunda imiş” gibi, “en iyi hoca, en iyi futbolcu, en iyi 11 seçimi” yapıyor; eee, Futbol Federasyonu Başkanı, “ülkenin en büyük yayın tekelinin sahibi” ise isterseniz yapmayın ve de mesela “benim bugünkü yazım gibi” bir yazı yazın bakalım, o tekelin gazetelerinde, ya da konuşun bakalım onun TV ekranlarında”, sonunuz ne olur?..
Siz “Çağdaş standartlarda bir Kulüpler Yasası çıkarmazsanız” ve de “Böyle gelmiş, böyle gitsin” isteyenlere “yeşil ışık yakarsanız”, Bankalar Birliği ile “bir değil, bin toplantı yapsanız, uzlaşsanız, protokoller imzalasanız” ne yazar?..
Mesele, “sorunu temelden çözmek” midir, yoksa bugünün, “kulüpleri bu hâle getirmiş” yönetimlere “devam” imkânı ve “nefes alma” fırsatı vermek midir; “daha çok batırsınlar” diye?..
Dört Büyüklerin (!) hâline bakın, Anadolu kulüplerinin hâline bakın ve şimdi söyleyin bana, “4 bin taraftara oynayan” Başakşehir, bir defa değil (Öteki takımların hâline bakarsak ilk yarıdaki görüntüsüyle elhak, hak ediyor) bin defa şampiyon olsa ne yazar?..
83 yıldır “gazeteci olarak” sporun, kulüplerin, spor teşkilatının içindeyim ve “bunca yıldır” yazıyorum; “Kulüpler Yasası… Kulüpler Yasası… Kulüpler Yasası...”
Soruyorum; “bunca yıldır kulüpler batağa saplanırken, takımları amatör kümelere kadar düşerken” hiç ama hiç “iflas eden” bir kulüp başkanı, yöneticisi duydunuz mu?..
Ben “aksine örnekleri” hem de bolca verebilirim; “batmışken, batmak üzereyken”, kulüp başkan ve yöneticiliği sırasında “yeniden milyoner, milyarder” olanları…
Zira “bu etiketler”, onlara kasaba belediye başkanının kapılarından,
ilçe kaymakamlığının, il valiliğinin, bakanlıkların, başbakanlıkların (Şimdi yok), hatta cumhurbaşkanlığının kapılarına kadar her kapıyı açar; ondan sonrası; “Yürü ya kulum!..”
“Bu sistem” değişmedikçe, “Birileri zenginleşir, kulüpler fakirleşir!..”
Ve “bu sözü söyledi” diye Galatasaray Kulübü’nün “genç” genel sekreteri Fatih İşbecer istifa ettirilir!.. Bilmem ki, daha ne diyeyim, ne yazayım?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.