Belhanda neden kalıyor?

A -
A +

Serdar Aziz ile Eren Derdiyok “neden” sezonun ikinci yarı kadrosuna alınmadı; “güven” sorunundan!..    Fatih Hoca’nın bu kararını alkışlamış ve “Efendim, Serdar Aziz gibi bir stoper bulunur muymuş, Eren Derdiyok, Beşiktaş’taki ve Fenerbahçe’deki mevkidaşlarından fazla gol atmamış mıymış” gibi yorumlara hiç ama hiç katılmamıştım.
Galatasaray’ın “sağ bek ve sol bek sorunu var” mı; Mariano / Linnes / Nagatomo / Ömer yeterli değil mi?
Peki, durmadan dinlenmeden “Bunca gol atan Galatasaray’ın öncelikle forvetini değil, defansını takviye etmesi gerek” diye yapılan yorumlarda “gizlenen” stoperler yok mu? Sadece Maicon ve Ahmet Çalık yazılıyor; “asıl öncelikli ve devamlı ikili” Serdar Aziz - Ozan Kabak göklere çıkarılıyor; bu nasıl olur?
Ozan Kabak “yere göğe konulamadığına ve 11 milyon avroya Almanya’ya transfer olduğuna göre”, ortada asıl sorumlu olarak “sorunlu” Serdar Aziz kalmıyor mu?..
Eren’in ise “ne zaman, nasıl sakatlandığı, sakatlanacağı” tam bir bilmece idi, sadece hocasına değil, taraftara da, takım arkadaşlarına hiçbir zaman güven vermedi!..
“Güven vermeyen oyuncu” gitmeliydi; Serdar Aziz gibi, Eren Derdiyok gibi!..
“Yok olmalarının” mı, yoksa “varken yok oluvermelerinin” mi bir takım için “daha zararlı olacağı” sorununa ben bunca yıllık gazetecilik ve gazetecilik yöneticiliği hayatımda hep “Esas olan güvendir; ondan vazgeçilemez” cevabını verdim!..
Şimdi geliyorum, Galatasaray takımındaki “güven vermeyen” üçüncü oyuncuya!..
Galatasaray “ikinci yarıya, yapılacak golcü transferleri umudu” ile ve de “buna şampiyonluk umudunu” da ekleyerek girmiş. Sakatlıklar “neredeyse” Emre de dâhil bitmiş, bitmek üzere, cezalar da öyle.
İkinci yarının ilk üç maçı önemli. Bu üç maşta alınacak 9 puan, takıma hem moral ve güven verecek, hem taraftarı coşturacak, hem de Galatasaray’ın “şampiyonlukta Başakşehir’e en büyük rakip olduğu” ortaya çıkacak.
Ankaragücü maçı; “yarım düzine gol atılan ve moral veren” bir maç… Aaa… O da ne; “ceza sınırında olan” Belhanda, tam bir vurdumduymazlık içinde, Feghouli’nin düşürülme anında koşup geliyor ve “hakemin faul verdiği, üstelik faulü yapan oyuncuya sarı kartı çıkaracağı” sırada, o oyuncuyla itişiyor ve onunla  beraber “sarı kart” görüyor; haftaya İzmir’de oynanacak Göztepe ile oynanacak “çok tehlikeli” bir deplasman maçında yok; hem de “iyi oynamaya, övgüler almaya başladığı, hocasının ‘onu sattırmamak istediği, 200 bin avroluk cezasının affedildiği’ haberlerinin çıktığı” bir süreçte; bu sarı kart olayı neyin nesidir?..
Bu ilk değil ki; nerede bir gerilim, oranın göbeğine koşuyor Belhanda, çoğunda zaten olayın merkezindeki adam oluyor, hakemle uğraşıyor, rakip oyuncularla uğraşıyor, tükürüyor; kart ve ceza!...
Peki, “bu oyuncuya güvenilir” mi; ne farkı var, Serdar Aziz’den, Eren Derdiyok’tan?..
Daha zaman ver; bu “güvenilmez” adam da satılmalı; “bir orta saha ya da sağlam bir stoper alınabilir” parasıyla; yeter ki “güvenilecek adamlar” olsunlar, Marcao gibi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.