G.Saray için ‘makul hedef’ nedir?..

A -
A +

Hedef şampiyonluk mu, yoksa Şampiyonlar Ligi mi olmalı? Bu sorunun cevabına göre oyun taktik ve stratejisi belirlenmelidir…

Galatasaray “Şampiyon olabilir mi”; puanlara ve kalan maçlara bakılırsa, “olabilir”; ama zor, hem de çok zor. Zira “Galatasaray hep kazanacak, Başakşehir ise “en az altı puan kaybedecek”; kaç maçta, kalan yedi maçta!..
Öyleyse “Şampiyonluk hedefi kaybedilmeden”, asıl hedef ortada; “Süper Lig ikinciliğini Beşiktaş’a kaptırmamak ve gelecek sezonun Şampiyonlar Ligi’ne öyle veya böyle çengel atmak!..”
Hemen hemen “herkesin gördüğü ve bildiği” bu gerçeği neden yazdım; bu hafta sonu oynanacak “Fenerbahçe maçının stratejisi ve taktiğinin, bu ‘iki ayrı hedefe göre’ çok başka şekilde olması gerektiğini” yazmak için!..
“Ana hedef şampiyonluk ise” Fenerbahçe maçının stratejisi de, taktiği de “mutlaka galibiyet” üzerine kurulacaktır!..
“Ana hedef Şampiyonlar Ligi ise” yani “ikincilik de gözetilerek oynanacaksa” o zaman Fenerbahçe maçının stratejisi ve taktiği “en az beraberlik” üzerine inşa edilecektir; edilmelidir!..
Şimdi, “Kendimizi Fatih Terim’in yerine koyalım” ve şu sorunun cevabını arayalım; “Galatasaray’ın ‘ana hedefi’ şampiyonluk mu yoksa Şampiyonlar Ligi mi olmalıdır?..”
“Akıl ve mantık” bu sorunun cevabını “Şampiyonlar Ligi” olarak veriyor.
“Duygu” ise “Hedef şampiyonluk olmalı” dedirtiyor, üstelik buna bir “başka ana duygu hedefi” daha ekleniyor; “Fenerbahçe’yi bunca yıl sonra, onun sahasında yenmek” ve şeytanın bacağını kırmak!..
Sözü uzatmayayım; “duygu” hâkim olursa “O maçtan her üç sonuç da çıkabilir”; amma… “Akıl ve mantık” hâkim olursa “İbre, bir beraberliği gösteriyor”; zira “Fenerbahçeli teknik adamlar da, futbolcular da, ‘Yenelim’ derlerken, ‘yenilmeyi’ göze alacak bir hedefle sahaya çıkacak” durumda değiller. “Bir yenilgi” onları “çok zor bir durum” ile burun buruna getirecektir.
Galatasaray’da da “benzer” bir tablo yaşanıyor; “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak”; bir beraberlik, “Şampiyonlar Ligi için altın olmasa bile gümüş bir puan olabilir!..”
İşte bugünlerde “futbol takımı”, yöneticileri, teknik adamları ve futbolcuları başta, böyle bir ikilemin içinde “doğru kararı bulmaya çabalarken”, Galatasaray Başkanı ve yönetimi de, “ibrasızlık krizinden ilk mahkeme kararlarından sonra çıkılabilecek ‘en doğru kararı verme’ sürecini” yaşamaktadır!..
Bu süreçte “en doğru karar” nedir; “Seçimli olağanüstü genel kurul kararı alıp”, ilan etmek mi? Yoksa, “tedbir kararı sürecinde ana ‘iptal’ davalarını açıp” o davalarda verilecek kararı beklemek mi?..
Akıl ve mantık, “futbol sezonunun bitmesinden, transfer ayının geçirilmesinden sonra, eylül ayı içinde ‘seçimli bir olağanüstü genel kurulu kararı almanın’ en doğru karar olacağını” gösteriyor! Fazla uzatmadan ve mesela bu hafta içinde bu karar alınmalı ve ilan edilmelidir!..
Seçim, hem kendilerinin “güven oylaması” olacaktır, hem de “eğer çoğunluk bir ‘değişiklik’ istiyorsa” onun yolunu açacak, camiadaki sıkıntı ortadan kalkacaktır!..
Futbolda da, yönetimde de “makulü aramak ve geleceği makul üzerine planlamak” en doğru yol olacaktır; hayırlısı!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.