Kulüplerimizde “borç korkusu” yokmuş!..

A -
A +

Ziraat Bankası garantisi ile kulüplerimizin bankalara olan borçlarının ilk birkaç yılı ödemesiz yeniden yapılandırılması projesini”, bizzat kulüpler baltaladılar ve proje gündemden kalktı.
Bazı kulüplerimizdeki “çok bilmişler”, projenin baltalanmasına öncülük ettiler ve ne yazık ki, yönetimler de “aslında altı boş bu eleştirilere, bu endişe tuzaklarına kapıldılar” ve “gırtlağa kadar gelmiş borçlar” ile baş başa kaldılar!..
Baltalama olayında, “borçlu olmayan kulüplerin yöneticilerinin” gayretleri de inkâr edilemezdi; “borç içindeki rakiplerinin rahatlamalarını” elbette istemeyeceklerdi ve nitekim de muratlarına erdiler!..
Aslında projede “eksikler vardı”; düzeltilebilirdi!..
“Tereddüt getiren” tarafları olabilirdi; o tereddütleri ortadan kaldıracak ekler ya da rötuşlar yapılabilirdi!..
Kimseye “bu projeye katılacaksın” baskısı yapılmıyordu; “isteyenler, ihtiyacı olanlar” katılacaktı; baltalandı!..
Demek ki, “borçlardan şikâyetçi olan” kulübümüz yoktu. Olmadığına göre, artık hiçbir kulübün yöneticisi Ankaralarda, Cumhurbaşkanlığı katında, Maliye Bakanlığı kapılarında “Vergi borcuydu, sigorta borcuydu” diyerek “af dilenmeyecek, taksit istemeyecekti”; anlaşılan!..
Hayırlı olsun!..

Benim seçimim!..
‘Şarap Tadıcısı’nın önüne iki bardak şarap koyup sormuşlar; “Acaba hangisi daha kalitelidir?”
Adam, bardaklardan birini alıp, şarabı tatmış, sonra “ötekini” işaret etmiş…
Sonucu bekleyenlerden biri “Nasıl olur, daha ötekini tatmadınız bile” demiş.
Şarap Tadıcısı gülmüş; “İçtiğimden daha kötüsü olamazdı!..”
Bir Beşiktaşlı arkadaşım da bana sordu; “Beşiktaş Başkanlığına iki aday var. Sen bu işleri bilirsin, hangisini seçersek daha iyi olur?”
Şaşırdım; “Bir aday daha mı çıktı, hani yoktu?”
Cevap verdi; “Çıktı… Çıktı…”
Ben de hemen cevap verdim; “İşte o daha iyi başkan olur!..”
Bu defa o şaşırdı; “Nasıl olur, son çıkan adayın adını bile söylemedim?..”
Güldüm; “Fikret Orman tercihinden daha kötü bir tercih olacağını sanmıyorum!..”

Güven şart!..
VAR’da “ofsayt çizgileri” tartışma konusu oluyor; bu tartışmaları bitirecek bir yol bulunmalı!..
Bir zamanlar “At yarışlarındaki bazı fotofiniş kararları” çok tartışmalı olurdu ve “Atların fotofiniş kamerasının önünden geçiş anında art arda çekilen resimlerin içinden, istenilen atı burun ucu kazandırmak için, en uygunu seçilmiş ve üzerine de fotofiniş çizgisi çekilmiş” denirdi.
Jokey Kulüp “bu iddiaları bir türlü” bitirememişti, ta ki “fotofiniş teknolojisi değişip elektronik hâle gelene” ve “çekilen resimlerin banyo edilip, yıkanması ve fotofiniş tahtasına 8-10 dakika sonra asılması” usulü tamamen terkedilene kadar!..
Şimdi de “VAR için” ona benzer iddialar, tartışmalar var; bu konuda Merkez Hakem Komitesi, “mutlaka sistemi anlatan ve kamuoyunu tatmin edecek görüntülerle ekranlara çıkmalı” ve “tartışmaları” yok etmeli!..
Zaten “VAR konuşmalarının açıklanmaması”, VAR’ın “şeffaf olunacak” ilkesini çiğniyor, hiç olmazsa “hakem yorumunu ortadan kaldıran çizgilerin güvenilir olduğuna” kamuoyunu inandırmalı!..

Şaka!..
Dünkü “Android (İnsansı robot) hakem” başlıklı yazımla ilgili birçok mesaj ve mail geldi.
Bir tanesinde okuyucum diyor ki; “Sadece android hakem mi, acaba android futbol ve hakem yorumcularına ihtiyacımız yok mu?..”

Laklaka programları!..
Gülüyorum artık; “spor”, pardon “futbol” kanallarında bütün bir gün süren, gece de devam eden ve nihayet gece yarısından sonra ve de sabahın erken saatlerinde tekrarlanan “Bu maçı kim kazanacak” programlarına. Yorumcular, saatlerce ve saatlerce tartışıyorlar, dahası, bazen “kulüp ve renk aidiyeti” yüzünden de neredeyse “kavga edecek” duruma geliyorlar.
İşte Galatasaray-Beşiktaş maçı”; kaç gün önceden başladı “Kim kazanacak” programları… Puanlar, kalan maçlar, takımlar, teknik adamlar; konuş da konuş…
Belki vardır, ama benim izlediğim programlarda bir tane yorumcu çıkıp da, “Yahu arkadaşlar, burada boş konuşuyoruz. Galatasaray-Beşiktaş maçını kimin kazanacağını tartışmak için, önce yarışta lider olan Başakşehir’in yapacağı maçın sonucunu görmemiz ve bilmemiz gerekmiyor mu? Galatasaray’ın da, Beşiktaş’ın da hocaları, Başakşehir’in mağlubiyeti, galibiyeti veya beraberliği üzerine taktiklerini, takım tertiplerini kurmayacaklar mı? Bu karşılaşma, ‘tek maçlık elemeli bir kupa karşılaşması olsa’, tamam yorumlayalım ve tartışalım. Ama “Başakşehir’in maçının büyük ölçüde taktikleri ve tertipleri etkileyeceği bir lig maçı. Ben Başakşehir’in oynayacağı maçın sonucunu görmeden yorum yapmam” demedi.
Ya da “Hocalar, takımlarını Başakşehir maçı şu sonuçla biterse, şu, bu sonuçla biterse, bu taktikle ve o taktiğin gereği şu tertiple oynatacaklardır. Bu ihtimallerine göre de, Galatasaray-Beşiktaş maçında “şu, şu, şu ihtimaller ağır basar” yorumunu yapmadı.
Hem de, ortada sadece “Şampiyonluk yarışı” yok, bir de “Şampiyonlar Ligi’ne katılmak / İkincilik yarışı” varken!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.