Kendi hakemlerini boğduranlar!..

A -
A +

Hakemlere demedik laf bırakmayanlara vermediğiniz cezalar ne anlama geliyor, hiç düşündünüz mü?

Ey, bu “iki hafta” ömrü kalmış “giderayak” Federasyonunun, “giderayak” Hukuk / Disiplin / Tahkim / Merkez Hakem Kurulları; sizlere “giderayak” birkaç sorum olacak!..
Şimdi, “Hukuk Kurulu tarafından haksız yere Disiplin Kuruluna gönderildiğine ve de Disiplin Kurulunca haksız yere cezalandırıldığına inanan, dahası kulübü tarafından Tahkim Kuruluna yapılan itirazı da reddedilen” bir futbolcu çıksa hem de televizyon ekranlarından “canlı canlı nakledilen” ve “yüz binlerce kişinin izlediği” bir programda “Allah belalarını versin bu kurulların başkan ve üyelerinin” dese, ne dersiniz, ne yaparsınız?..
Ve de, mesela “puanlarının çalındığını, haklarının hakemlerce yendiğini” söyleyen bir kulüp başkanı çıksa, gene “canlı canlı yayınlanan” programda TV ekranından “İyi ki yanımda tabancam yoktu, yoksa protokol tribününde yanı başımda oturan Federasyon Başkanı’nı vururdum” dese, ne yapardınız?..
Ve de “o program”, sabahlara kadar hemen her TV kanalının ekranlarından verilse ve “milyonlarca” kişi seyretse; “bu sözler”, o kulüp başkanının, kulüp taraftarlarına, “Federasyon Başkanı’nı, dahası ‘asıl’ o maçın hakemini hedef göstermesi” olmaz mıydı?..
Peki, “bunları söyleyen” kulüp başkanına “bu sözler için bir gün bile ceza vermezseniz”, dahası o futbolcuya da “Bir maç, evet ‘sadece’ bir maç ceza verirseniz”, söyler misiniz bana bundan sonra “futbolcuların, teknik adamların, kulüp başkan ve yöneticilerinin ekranlardan hakemlere “Allah bu hakemin belasını versin” beddualarını okumalarının, ‘Tabancam olsa vururdum’ denilerek taraftara hedef göstermelerinin” önünü nasıl keseceksiniz?..
Ya birkaç taraftar, hakemi çevirip, “Başkan’ımız söyledi, futbolcumuz söyledi, Hoca’mız söyledi, senin belanı vereceğiz” diyerek “beyzbol sopalarıyla darbederlerse”, günahı kimin olacaktır; bu “kan bulaşmış” olayın sorumlusu kim olacaktır?..
Yooo, bitmedi, Merkez Hakem Kurulu başkan ve üyelerine de bir sorum var: Sezonun en iyi hakemlerinden birine ‘ödül olarak ‘etiketli ve kupalı’ bir final maçı veriyorsunuz. O hakem, “iyi bir maç yönetiyor” ki, dört gün sonra “ligin düşme hattını ilgilendiren kritik ve hayati bir maça da o hakemi veriyorsunuz”, ama bu hakem için “TV ekranlarından ‘Allah belasını versin’ diyen” futbolcuya Disiplin Kurulu “aynı maçta üst üste iki sarıdan kırmızı kart görmüş gibi ‘Bir maç oynamama cezası’ veriyor” ve sizler, “susup” oturuyorsunuz!..
Söyleyin bana, “hakemlerimize sahip çıkma” bu mudur? Hakemlerinizin “saha içinde ve dışında da saygınlığını korumak zorunluluğunun karşılığı” bu mudur?..
Daha, o “talihsiz, haksız, hakemliği paspas eden” ve de “bazı kulüp başkanlarına el sallayan, selam gönderen” kararının açıklandığı gün, bir basın toplantısı yapıp “Bu karar Türk hakemliği adına kabul edilemez, bu gerekçe ile Federasyon Başkanlığına istifamızı sunuyoruz” deseniz, diyebilseniz “giderayak” spor tarihimize geçmez miydiniz!..
Şimdi, “Ne oldunuz”; çok açıktır ki, hem kulüp yöneticilerinin, hem de “renk aidiyetli” hakem yorumcularının “Türk hakemliğini ve hakemlerinizin saygınlığını paspas etmesinin” sessiz ve tepkisiz seyircileri!..
Yazıklar olsun!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.