Skandal var, araştıran, yazan yok!..

Türk basketbolunda, “sadece içe dönük değil, bütün dünyaya dönük” bir skandal senaryosu sahneye kondu ve oynandı. Perde kapandığında “tablo” tam bir rezaletti!..
Senaryonun kahramanları, yazanları, çizenleri sahneye koyanları, oynayanları “eski” Federasyon Başkanı Turgay Demirel ile bugünün Federasyon Başkanı Hidayet Türkoğlu idiler.
Daha üç yıl öncesine kadar, “Federasyon Başkanı ve Millî Takım Kaptanı olarak” neredeyse “kankalar gibi” görünen bu iki ünlümüz, “prim konularında bile el ele verecek kadar” içli dışlıydılar!..
Federasyon Başkanı, “FIBA Avrupa Başkanı olunca, Millî Takım Kaptanı’na da Federasyon Başkanı olmak düştü” ve 2016 Ekim’inin son günlerinde yapılan seçimle Türkoğlu “yeni” koltuğuna oturdu!..
Ne olduysa “ondan sonra” oldu. Maalesef “basketbolu yazıp çizen” haberci ve de yorumcu arkadaşlarımız, “Ser verir, sır vermeyiz” ilkesinden vazgeçemedikleri için, basketbolun zirvelerinde “nelerin olduğunu” bir türlü öğrenemedik.
Her şey “güllük gülistanlık” zannediyorduk, ama meğer “ortalık kan davası hâline dönüşmemiş” mi?..
FIBA Avrupa Başkanlığı seçimi geliyor; Turgay Demirel aday, onu yabancılar aday gösteriyor. Türkiye Basketbol Federasyonu ise “bir Sırp’ı!..”
Demirel’i “yabancılar” başkanlık koltuğuna “yeniden” oturtuyor. Türkiye’nin desteklediği “Sırp” daha ilk turda eleniyor; sizler “Avrupa sahnesinde, bütün dünyanın seyrettiği” skandal görüntüye bakın!..
Bilmem ki, şimdi “Dünya standartlarındaki bu rezaletin iç yüzünü ortaya çıkarmak için,” Gençlik ve Spor Bakanlığının bir soruşturma açması gerekmiyor mu?..
Yooo, kimse bana “Ama Federasyonlar özerk” filan demesin. Evet, federasyonlar özerktir ama bu özerklik “en azından Avrupa’da alay konusu olan ve afiyetle yenilen bu ‘Türk Türk’e karşı’ herzesinin sebeplerinin araştırılmasına ve neler olduğunun ortaya çıkarılmasına” mâni değildir!..
İstanbul’da ve Ankara’da oturan “basketbolla ilgilenen ve yazan” arkadaşlarımızdan ses seda çıkmaması da “gazetecilik boyumuzun ne kadar kısaldığını” ortaya koymaktadır; yazıklar olsun!..
“Görmüyoruz, duymuyoruz, araştırmıyoruz, yazmıyoruz” yeni ilkemiz oldu, anlaşılan!..

G.Saraylılara “Ada için” müjde!..
Yooo, bu müjde mahkemelerden ya da Galatasaray yönetiminden gelmiyor; Galatasaray Divan Kurulu Başkanı Eşref  Hamamcıoğlu’ndan geliyor!..
Bugüne kadar çok eleştirdiğim Hamamcıoğlu’nu bu defa alkışlıyorum. İşte Galatasaray Kulübü üyelerine gönderdiği “şu” açıklama için:
“Malumlarınız olduğu üzere, Divan Kurulumuz hedeflerinde, kulübümüzün gereksinim duyduğu konularda, destek olmak ve camiamızı bilgilendirmek üzere ‘çalışma grupları’ oluşturuyoruz.
Daha önce, etik, iletişim ve tüzük tadil konularında çok başarılı ve gerçekten takım çalışması ürünü olan sonuçlar alındı.
Bu defa ‘Galatasaray Adası Çalışma Grubu’ oluşturmak istiyoruz.
Bu çalışmaya katılmak isteyen ve ilgi gösteren pek çok üyemiz olmakla beraber, mesleki birikim - konuya olan ilgi ve motivasyon - ilişki yönetimi gibi kriterleri göz önüne aldığımızda, Sizlerden oluşan bir ekibin ‘Ada’ konusunda çalışmasının isabetli olacağını değerlendirdik.
Sn. Tayfun Akçay liderliğinde ve gerek duyulduğunda Sn. Doğan Hasol danışmanlığında oluşmasını planladığımız bu ekipte yer almanız Galatasaray Kulübü için faydalı olacaktır.
Uygun görmeniz hâlinde, benim de katılacağım ilk tanışma ve prensipleri belirleme toplantımızı,11.06.2019 Salı günü, saat 17.00’de benim ofisimde yapmamızı öneriyorum. Teyidinizi, lütfen WhatsApp veya SMS ile bildirmenizi rica ederim.”
İşte nihayet “Ada konusunu çözecek adam” olarak gördüğüm Avukat Tayfun Akçay “aktif olarak sahneye çıkacak”; helal olsun, Galatasaray Divan Kurulu Başkanı’na!..
Ama “iş bununla bitmiyor”; Akçay’ın başkanlığında kurulacak kurula, Yönetim Kurulunun da gereken desteği vermesi gerek; ilk olarak da “davalarla ilgili dosyalarının, belgelerin fotokopilerini…”
Davalarla bir türlü baş edemeyen kulüp avukatları “bu desteğe itiraz edebilirler”, ama Mustafa Cengiz Başkanı’nın bu itirazları dinlememesi gerek; zira “bugüne kadar beceremeyenler, bugünden sonra başkasının becermesini” de istemeyebilirler!..
Bizden hatırlatması!..

Şaka!..
Galatasaray basketbolcuları “Üç aydır para alamadıkları için” idmana çıkmamışlar. Galatasaray’ın temizlemesi gereken “10 borç dosyası daha varmış” basketbolda. Yoksa “transfer yapamayacaklarmış!..” Futbolda “onca sükseli tablonun şenlikleri sürerken”, bu haberler yakıştı mı, Galatasaray’a?..
Ne dersin; sevgili Abdürrahim Albayrak; yoksa basketbolcuların paralarını “geçen yıllardaki gibi” Fatih Terim’in ödemesini mi bekliyorsunuz?..

Altyapıda kim üstün?..  
Futbolda, sporda “altyapı” deyince, herkes “bu işin tanıtımını, satışını, propagandasını çok iyi yapan” Altınordu’ya dönüyor yüzünü!..
İşte, futbolda “Süper Lig ile beraber, U-14’den, U-21’e kadar ‘altyapı’ ligleri de bitti”; tablo, “Galatasaray altyapısının, Altınordu altyapısından önde olduğunu” gösteriyor!..
Bir bakın bakalım, altyapıda “Altınordu’nun kaç şampiyonluğu var”; Galatasaray’ın kaç şampiyonluğu?.. Bu iki kulüpten başkalarının ise “ne hâlde olduğunu” hiç sormayın!..

Bir sorum var, cevap bekliyor!..
Sorum, “Gelecek sezon kim şampiyon olur” değil, sorum çok daha başka; “Gelecek sezon Abdullah Avcı’nın Beşiktaş’ı mı yoksa Okan Buruk’un Başakşehir’i mi daha fazla puan toplar?..”
Ben “Okan Buruk’un Başakşehir’i” diyorum; bu işin uzmanı olan “yorumcu arkadaşlar” bu soruya bugünden verecekleri cevapları bir tarafa yazsınlar; bakalım “kimlerin tahminleri” doğru çıkacak?..

Penaltıların efendisi!..
Yazık oldu, “Türkiye Kupası’nın müthiş takımı” Hatayspor’a, ama helal olsun “Süper Lig’in yeni takımı” Gazişehir Gaziantepspor’a!.. İki maçı da “penaltı atışlarıyla kazanıp”, Süper Lig’e çıktılar; iki maçta toplam 14 penaltıdan “bir tanecik fire bile vermediler!..”
Dahası, final maçında “daha iyi olan ve ne yaptığını daha iyi bilen” bir Antep vardı, sahada; hak ettiler; alkışlar ve Süper Ligde başarılar!..