G.Saray’ın sahibi kimdir?

A -
A +

Özhan Canaydın’dan beri Galatasaray’da “görev başına gelen” başkanların dönemlerinde “Galatasaray Sportif AŞ’nin borsa değerleri ve borç / alacak hesaplarına bir bakın”; hangi başkanların döneminde “üstelik kulübün gelirleri, Galatasaray’ı dünyanın ilk 30 kulübü, ilk 20 kulübü arasına sokmuşken”, Mustafa Cengiz Başkanlığındaki yönetime “teslim edildikleri zaman” ne hâldedir?..
Ve de “asıl” sorum; “Galatasaray’ı mali bir batağın içine boğazına kadar sokan” başkanlar arasında “hangileri” Galatasaray Liselidir?..
Şimdi “liseci takımı” kalkmış, tam bir “sosyal medya kalkışması içinde” Mustafa Cengiz yönetimine âdeta “kin kusarak” hücum etmektedir!..
O Mustafa Cengiz yönetimi ki, “kısa görev dönemine ve engelleme gayretlerine rağmen” futbolda kulübe “büyük başarıları ve kupaları getirmiş”, dahası “amatör (!)” denilen başta basketbol olmak üzere “diğer şubelerde” de, “çok düşük bütçelere rağmen” alt ve üstyapıda giderek yükselen bir performansa imza atmıştır.
Futbolda, “U liglerine bir bakmak” ve de “akademi” adı ile yapılanları izlemek, son hafta “aynı yaş gruplarında Fenerbahçe ile oynanan karşılaşmaların sonuçları ile ilgilenmek”, Sarı-kırmızılı kulübün “geleceği konusunda” her Galatasaraylıya “mutlu olacağı” bir tabloyu ortaya koymaktadır!..
Mali tablo ise “asıl büyük başarının gerçek görüntüsüdür”; UEFA korkusu ortadan kaldırılmış, AŞ “kâr etmeye” başlamış, Ülkenin “gelmiş geçmiş ‘en pahalı’ futbol takımı” kurulmuş, tribünler, GS Store’lar doldurulmuş, “yıllardır kap kara olan ekonomik tünelin ucunda ışık görünmüş” ve “bu tünelin sonu” yaklaşmıştır.
“Böyle bir tabloya imza atan” yönetime yapılanlar ortadadır; “en büyük rakiplerinin en militan taraftarlarının bile” reva görmeyeceği “ağır ifadeler” sosyal medya gruplarının yazışmalarını doldurmakta, “hukukun verdiği ‘göreve devam’ kararları karartılmak istenmekte” ve “Bu yönetim legal değildir, her yaptığı işin, her harcadığı paranın yarın hesabı sorulacaktır” insafsızlığı ve izansızlığı “yılan hikâyesi gibi” sürdürülmektedir; ayıptır, yazıktır; bu nasıl bir Galatasaraylılıktır?..
Galatasaray’ı “UEFA ceza kapısına abone edenler”, Ada’yı mahvedenler, Riva ve Florya batağını hazırlayanlar, Kumburgaz’ı “problemler dağı olarak” teslim edenler, “Otel ve spor salonu projelerini” dert ve sorun yumağı hâlinde bırakanlar, şimdi “el ele” bu meseleleri bir bir çözmeye başlayan ve büyük kısmını da çözen bir yönetimi “alaşağı etmek için” ellerinden geleni artlarına koymamak için her çareye başvurmaktadırlar; bir değil, bin defa yazıklar olsun!..
Bilmeliler ki; “Galatasaray Kulübü, ‘Lisecilerin mülkü’ değildir” ve de olmayacaktır!..
Galatasaray’ın “aklı başında liseli ve liseli olmayan binlerce üyesi” ve milyonlarca taraftarı vardır; Galatasaray’ın “asıl sahibi” onlardır!..
Galatasaray’ın “ortak vicdanı” da onların vicdanıdır; herkes bunu “böyle” bilsin ve “o vicdana güvensin!..”

Beşiktaş Başkanlığı!..
Bana Beşiktaşlı arkadaşlarım “Dört aday var, hangisi seçilmeli?” diye sorduklarında “şu” cevabı veriyorum; “Ben onu bilemem, ama bildiğim bir şey var; hangisi seçilirse seçilsin, son iki sezonun Başkanı’ndan çok daha iyi olacaktır!..”
Son anda “İsmail Ünal adaylıktan çekilince başkanlık adaylığı sayısı üçe düştü… İsmail Ünal gibi “siyasette de rol almış” bir kişinin “Seçimin çok adaylı olmasını öne sürerek” adaylıktan çekilmesi, doğrusu ya, çok kişiyi gülümsetti. “İsmail Ünal’ın başkan olmasını isteyenleri” de üzdü;  herhâlde başta “Onu işaret eden” sevgili kardeşim Hıncal Uluç’u da!.. 

Düşünmeliler!..
Arsenalli Mesut Özil’in “ocak transferinde” Fenerbahçe için de, Galatasaray için de adı geçiyor. “Onu transfer edecek” parayı bulabilirler mi, o ayrı mesele, ama ben “önemli” bir konuda birkaç cümle yazmak istiyorum.
“Almak isteyen”, hele hele “alacak olan” kulüplerin yöneticileri, Mesut Özil ile ilgi olarak “son birkaç yıldaki Alman ve İngiliz gazetelerinin spor sayfalarının dışındaki sayfalarına da bir göz atsınlar!..”
“İyi oyuncu, büyük oyuncu” ama hatırlatırım ki, Arda Turan da “Barcelona’da oynayacak kadar “iyi oyuncu, büyük oyuncu idi!..

Ronaldo ve Falcao!..
Gazetelerde haber; “2018 yazında Real Madrid’den 117 milyon avro karşılığında transfer edilen Ronaldo’nun gelişiyle birlikte Juventus, 2018-2019 sezonunda tarihinde ilk defa bir milyondan fazla forma satışı (1 milyon 315 bin) gerçekleştirdi ve kasasını doldurdu. Lisanslı ürün satışından elde ettiği gelir 27,8 milyon avrodan 44 milyon avroya yükseldi. Ayrıca 45 ülkede yapılan anket çalışmasından elde edilen verilere göre Torino ekibi, dünya genelindeki taraftar sayısını yaklaşık 38 milyon kişi arttırdı ve bu sayı 423 milyona ulaştı.”
“Falcao’ya her sene o kadar para verilir mi?” diye yaygara koparanlar bu haberi iyi okumalı; “Büyüyeceksen, büyük oynayacaksın!..”
Korkak bezirgan ne kâr eder ne ziyan; “yerinde sayarak küçülür”; ayan beyan!..

ŞAKA
Prekazi’yi sık sık Türkiye’de görmekteyim. Zaten “Türkiye ikinci vatanım” diyor. Fatih Hoca’ya bir önerim var; nasıl “kaleci antrenörü” oluyorsa, Prekazi ile anlaşın, forvetlerine ve orta saha adamlarına “şut hocası” olarak “şut atmayı” öğretsin.
Bilmem ki, dünyada “şut atmayan, atamayan şampiyon adayı bir ‘şampiyon’ takım” var mı, Galatasaray’dan başka?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.