İkinci yarı Galatasaray’ı!..

A -
A +

Sezon başı transferinde yıllardan beri “başarılı olunamayan Şampiyonlar Ligi, hedefin en üstüne konunca” Süper Ligin ilk yarısında “hiç kimsenin beklemediği bir hayal kırıklığı” tablosu ortaya çıktı.
“Sattığın kadar alabilirsin” şeklindeki UEFA sınırlaması da “transferin temelini” “zorunlu olarak” teşkil edince, transfer ayı sonrasında “bonservissiz şöhretler” ile “kiralanan şöhretler” karması kuruldu. “İsim ve kariyer olarak” müthiş bir kadro!..
Ne var ki, bu kadrodaki, hem de Fatih Hoca’nın “en güvendiği ve ısrarla ilk on bire koyduğu” şöhretler, herkesi şaşkınlık içinde bırakan ve de futbola, kariyerlerine, karizmalarına ihanet eden bir “vurdumduymazlık” içinde ilk yarıyı tamamlayınca… Şampiyonlar Ligi’nde “çok acı”, Süper Lig’de “acı” bir tablo imzalar atıldı; Türkiye Kupası’na da neredeyse “paydos” deniliyordu…
Fatih Hoca, “hayal kırıklığını en şiddetli yaşayanlardan biri” idi ve daha ilk devrenin ortasında “Ocak ayını bekleyeceğiz” demeye başlamıştı.
Samimi olarak itiraf etmeliyim ki, “kâğıt üzerindeki rüya kadro” beni ve tabloyu benim gibi gören, düşünen milyonları da aldatmıştı ve Galatasaray camiasında “hayal kırıklığı” zirveye tırmanmıştı!..
Nihayet “ocak ayı” geldi, transfer başladı; “Otuz yaş üzeri şöhretlerin sahada dolaşanlarına ‘Kulüp bulun’ dendi”; yerlerine “yirmi yaş civarında” genç yıldız ve yıldız adayları alınmaya başlandı; camiada da yüzler gülmeye başladı!.. 
“Şampiyonlar Ligi hedeften düşmüş”, yerine “Süper Lig ve Türkiye Kupası” hedefe konmuş; kadronun “yaş ortalaması” da çok aşağılara çekilmişti!.. Dahası “gelenler” devre arası çalışmalarına, “ikinci yarı başladıktan sonra” değil, “hemen” katılmışlardı!..
Gelenlere “yeni transfer gibi” Emre Akbaba ve Linnes’in de katılacağı, dahası “bir stoperin mutlaka, bir ön libero / orta sahanın belki alınacağı” da mümkün görünürken, ikinci yarıda “bambaşka bir G.Saray seyredileceği” de ortaya çıkmıştı!..
Elbette bu tablo için, “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek”, Fenerbahçeler, Beşiktaşlar “UEFA ve TFF’nin harcama sınırlamaları cendereleriyle kıvranırlarken” Galatasaray’a “bu transferleri art arda yapma imkân ve rahatlığını sağlayan” yönetimi de unutmamak gerekiyordu.
Tabii, bütün bunları yazarken ilk yarıda “sütten ağzı yanan” bir kişi olarak, ikinci yarı için “yoğurdu üfleyerek yediğimi” de söylemekten kaçınmıyorum!..
Çoğu gitti, azı kaldı, bekleyip göreceğiz!..

Nankör olup olmamak!..
Arda Turan ile ilgili olarak “yönetim için” yazdığım “Tarih sizi affetmeyecektir” başlıklı dünkü yazımı okuyan ve “tasvip etmeyen” birkaç Galatasaraylıdan mail aldım. Bana “özetle” diyorlar ki; “Ya özel hayatı?..”
Elbette “haklı oldukları” taraflar var; ama onlara verebileceğim, benim “haklı olduğumu” ortaya koyan “yüzlerce örnek” de var; ben “en büyüğünü” hatırlatmak isterim; Maradona!..
Şimdi diyecekler ki; “Özel hayat hassasiyeti bakımından Amerika, Avrupa, Arjantin, Brezilya, İngiltere, Fransa, İspanya başka” Türkiye başka!..
Hımmm, Türkiye’den de, hatta Galatasaray’dan da “öyle örnekler verebilirim” ki… Hem de “o süreçleri yaşadığım, yakından tanıdığım, arkadaşlık ettiğim, yazdığım” ve de “baş tacı edilen” öyle “büyük futbolcular”, öyle “büyük kaptanlar” var ki… “Özel hayat bakımından” yanlışları, hataları tartılınca “Arda’nınkiler” hafif kalır!..
Bu tartışmayı sürdürmek ve “bazı isimleri yazmak” istemem. Zira onlar “spor müzelerimizde de, gönüllerimizde de yaşamayı öylesine ve hem de nasıl hak ettiler”; ki, özel hayatlarındaki “gençlik sürecinde yaptıkları özel hayat hataları”, Türk sporuna, kulüplerine kazandırdıkları ile mukayese edilemez, tartılamaz!..
Üstelik, sadece sporda mı; sanata, kültüre, siyasete, bilime, sosyal hayata, bütün mesleklere bir bakın; “anlatmak istediğimi” bütün açıklığıyla ortaya koyacak yüzlerce örnek göreceksiniz!..
“Özel hayat hataları”, onların “büyüklüklerini” alıp götürmez, götürmemiştir; tarihimizde, müzelerimizde, gönüllerimizde yaşamışlardır, yaşamaya da devam edeceklerdir!.. 

Nerede bombalar, nerede?..
İşte ocak transfer dönemi başladı ve bir hafta da doldu. Gelecek hafta içinde “Türkiye Kupası maçları”, sonra da “Süper Lig” başlayacak; nerede “anlı ve de şanlı” yazılı basınımızın spor sayfalarını, görsel basınımızın TV ekranlarını dolduran “Dünyayı sarsacak” transfer bombaları?..
Hiç mi yüzümüz kızarmaz bizim; durup dinlenmeden herkesi ama herkesi eleştiririz, kimseleri beğenmeyiz, tamam da, hiç mi aynalara bakıp; “Bunca palavranın hesabını vermemiz gerekmez mi, taraftarı ‘saf yerine’ koymamız, hep mi yanımıza kâr kalacak” diye sormayız!..
İşte ve mesela Fenerbahçe; bütün bir aralık ayı boyunca yazılan, söylenen “Dünya karması yapılacak kadar çok bombanın hiç olmazsa iki tanesi doğru çıksa” gene de alkışlayacağım ama, “gele gele” gelenin “Dünyayı sarsan bomba olma” yerine, “Fenerbahçe’yi sarsan bir bomba (!) olabildiğine ve zavallı Comolli’nin başında patlatılmasına” ne dememiz gerek?..
Ben, “spor da yazan bir gazeteci olarak” utanıyorum ve de “Neden benim gibi düşünen meslektaşlarım, mesleğin itibarı için kıyameti koparmıyorlar” diye de üzülüyorum. Spor Yazarları Derneği ve de Basın Konseyleri, bu “büyük kandırmaca oyunu” için neden ses ve seda çıkarmıyorlar, onu da anlayamıyorum; yoksa “Gazeteciliğin itibarı” onları ilgilendirmiyor mu?..

Büyük sorun varken küçüklere bakılır mı?
Transfer yasakları kalkmıyor, futbolcular serbest kalıyor, devre arası kamplar iptal ediliyor; “yeniden yapılandırmalar bile kulüpleri ‘mali bakımdan’ kurtaramıyor”, ama Federasyon Başkanı ile Merkez Hakem Komitesi Başkanı sezonun en büyük (!) sorununu çözüyor ve de “Zorlu Center’de gizli gizli Ali Koç’u ikna ediyor”; bravooo!..
Böyle bir tablo bıraktım İngiltere’yi, Fransa’yı, Almanya’yı, İspanya’yı, bir Balkan ülkesinde, mesela bir Moldova’da, bir Arnavutluk’ta olsa, “Federasyon Başkanı da istifa ederdi, MHK Başkanı da!..”
Biz de ise “İki Başkan pişti olmuş, oyun bitmeli” ama “Pişkinler” hâlâ koltuklarında oturuyor; hayırlı olsun!..

Şaka!..
“Sefa başkanı” Fikret Orman gitti, “cefa başkanı” Ahmet Nur Çebi geldi. Ve de, Beşiktaş Futbol AŞ yönetimi “Biraz da sen cefa çek” diyerek Fikret Orman’ı ibra etmedi; hem de galiba “Mahkeme yollarında çekilecek” bir cefa!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.