Galatasaray “grip” oldu!..

A -
A +
Yooo… “Domuz ya da Kuş” gribinden de söz etmiyorum; daha kötüsü!.. “Bu grip” tedavi edilmezse, edilemezse, biline ki, zatürree de, “öldürücü” gripler de yanında hiç kalır; onların ilaçları vardır, çünkü!..
Her şey, Liseci takımının attığı çelmelere rağmen, Başkan Mustafa Cengiz’in ve Yönetim Kurulunun gayretleri sonucu “kimsenin inanamadığı” bir başarı ile iyiye giderken…
Sezon başında kurulan ve “Rüya takım” diye nitelendirilen “pahalı” kadronun “inanılmayacak bir şekilde” saha içinde de, saha dışında da dökülmesinden sonra…  
Fatih Terim gibi bir hocanın “derde çareyi ancak” ilk yarının sonuna doğru bulabilmesi ile camianın ve taraftarın yüzlerinde gülümseme belirmişken…
Dahası, ikinci yarısının başında camianın ve taraftarın ümitlerini arttıran sonuçlar gelmeye başlamışken… 
Devreye hem camia içinden, hem Mustafa Başkan’ın etrafından “virüsler”, pardon Brütüsler girdi ve “Arda bahanesi” ile Fatih Hoca hançerlendi!..
Birileri, “gazetelerdeki ‘Arda’yı AKP’liler bile kurtaramadı; işsiz kaldı’ haberleri” ile bayram yaparken…
Söyleyiniz bana; Mustafa Başkan’ın “Arda meselesi kapandı, hocamız ile hiçbir sorunumuz yok” açıklamalarına, bıraktım Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor camialarını, Galatasaray camiasından bile “inanan” var mıydı?..
Galatasaray Başkan’ı ve etrafındakiler bilmeliler ki, “Arda meselesi, Arda, sarı-kırmızılı formayı jübile de olsa giymeden” bitmez!.. 
Ve Fatih Hoca da “aldığı ‘beklenmedik’ nankörlük darbesini” unutmaz, unutamaz!..
Fatih Hoca’nın Arda’yı “neden” istediğini anlamayanlar (ki, başta Mustafa Başkan geliyor) için, kaç defa yazıp geldik, gene yazıyorum; “Galatasaray’ın kadro ve saha içi kaptanı yok!..”
Ne Selçuk, ne Muslera “bu boşluğu” dolduramıyorlar, dolduramadılar!..
İşte “yıllarca Galatasaray’da oynamış, kaptanlık yapmış, millî takımın kaptanlığını üstlenmiş, Barcelona, Atletico Madrid formalarını giymiş” bir futbolcuya, futboluna bir yana bıraktım, “sadece adı ve kariyeri için” saygı göstereceklerdir, “yerli ve hele hele yabancı futbolcular”; Belhanda gibiler, Nzonzi gibiler, Seri gibiler…
Hâlâ “Arda kimin yerine oynayacak” soruları soranlara kahkahalarla gülüyorum. 
Terim, “Arda’yı o futbolcunun, bu futbolcunun yerine almak istemiyor” ki, elbette “Hagi gibi, Popescu gibi, Taffarel gibi” geldiklerinde “bastonları nerede” esprilerine muhatap olanların, Fatih Hoca’nın elinde neler yaptıklarını bilenler, “Arda’nın da  aynı performansa yükselebileceği” ümidindeler; olabilir, ama olmayabilir de!..
Diyelim ki, “Futbolda eski günlerine dönemedi”;  Galatasaray “bedava gelen” Arda’yı ne kaybeder; ama “oynarsa” büyük bir futbolcu kazanır”, oynamazsa, Fatih Terim’in “kadro içinde ve kaptan olarak sağ kolu olur!..”
Dahası, “rakip takımları” yazar çizerleri de “mutluluk içinde” ellerini ovuşturamazlar!..
Dahası, bir örnek vereyim; “Arda olsa”, Fatih Hoca, mevsim başından beri, “hiçbir şey oynamayan, defansa yardım etmeyen, ofansta yok olan, karavana şutlar ve top kaptırma, koşmama kralı olan” Belhanda’ya, saha kenarında “Ruh hastası bu ya!..” diye bağıracak duruma düşmez!..
Evet “artık” söyleyeyim, Galatasaray’ın tutulduğu gribin adını; “psikolojik grip!..”
Sayın Mustafa Cengiz Başkan; “Bu grip ‘Arda defteri kapandı, Hoca’mızla sorunumuz yok” masallarıyla iyileşmez, iyileştirilemez; haberiniz ola!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.