Bu kurbanlar yeter mi, Sayın Koç?..

A -
A +

Hey gidi hey… Bir Ali Koç’un başkanlığa geldiği günlerdeki “heyecan / coşku / ümit dolu” tabloları hatırlayın, bir de Çarşamba toplantısındaki Ali Koç’a ve toplantıya gelen Fenerbahçeli kodamanlarının yüzlerindeki ifadelere bakın!..
TV ekranından izlediğim Ali Koç’a acıdım. “Bir F.Bahçe muhabirini taraftarlarının önüne attığını” düşünemeyecek kadar “çaresiz” bir portre vardı, karşımda…  
 “Ağlamaklı”, kendisi dâhil, “Beni yalnız bırakıyorlar, sessiz kalıyorlar” dediği Fenerbahçe’nin kanaat önderleri dâhil…
Kendisinin ifadesiyle “Fenerbahçeli ağabey” Federasyon Başkanı ve onun federasyonunun bütün kurulları dâhil…
Göreve geldiği günlerden bir süre sonra, “başarısız ve hatalı adımlar geldikçe” hedef saptırmak için “Başkanına, hocasına taktığı” en büyük rakibi başta olmak üzere, “bugün kendisiyle beraber isyan bayrağını açmaya davet ettiği” kulüpler dâhil…
Bir tanesi “Alfabenin ‘A harfi’ gibi en başta” olmak üzere spor medyasının hemen hemen bütünü dâhil…
… Her kurum ve kuruluştan, herkesten ve her şeyden şikâyetçi, umutsuz, ama “kırgın ve kızgın olduğunu” söyleyerek “çok ağır bir şekilde suçladığı” Fenerbahçeli Ağabey’den “bir ümit ışığı beklediğini umutsuzca ortaya koyan” bir Ali Koç seyrettim,100 dakika!..
Göreve geldiğinden beri hata üstüne hata, yanlış üstüne yanlış yaptı. Şimdi kendisinin kendisine sorması gerekiyor:
“Futbolu emanet ettiğim sportif direktörden tutun da, getirdiğim ve gönderdiğim, onun yerine ‘hiç istemememe rağmen tribünlerin isteği üzerine’ getirdiğim teknik adamlar konusundaki yanlışlarımı, dahası, konuşmamda açıkça söylediğim, ‘transferlerdeki yanlışlarımı’ yapmasaydım. Takımım tıkır tıkır futbol oynasa ve bugün Trabzonspor’un önünde lider olsa, Zorlu Center toplantısını ve onun üzerinden bir ay geçmeden bu basın toplantısını yapmak zorunda kalacak kadar zorlu bir açmazın içine düşer miydim?..”
Bu defa ben soruyorum; ve de mesela, “Ankaragücü maçında ‘topun Ankaragüçlü Sedat’ın koluna dediği’ gibi, o oyuncunun etrafındaki yedi Fenerbahçeli oyuncudan bir tanesi tarafından bile görülemeyen” ve “el - kol” diye tek itiraz elinin kalkmadığı, dahası tribünlerden de “kendisinin söylediği” gibi “görünememiş” bir enstantanede…
… Ancak maç sonunda defalarca “Al geri, göster, üstten göster, alttan göster, yandan göster” tetkiki sonucu varıla bilinen “anlık” bir pozisyon kararının “hakem tarafından verilememesinin… Ve bu pozisyon sonunda yediklerin golün hesabını, hem de o hakemi “Fenerbahçe’ye karşı sistematik bir yıkım organizasyonunun içine sokarak” sormak durumuna düşer miydi, ülkenin en büyük kulüplerinin birinin anlı ve de şanlı Başkanı?..
Bu soruların cevaplarını, Fenerbahçe’nin kanaat önderleri, çok açık bir şekilde “sessiz kalarak” veriyorlar!..
Bakalım bu soruların cevabını “Fenerbahçeli ağabeyin başkanı olduğu” ve de “Fenerbahçe’yi ‘şampiyon yapmamak için’ kurgulanmış ‘sistematik ve organize’ bir senaryoyu uygulayan(!) Federasyon nasıl verecek?..
Bu “futbol tarihimizde bugüne kadar söylendiğine pek tanık olmadığımız kadar ağır suçlamaların 10’da biri kadarını bile söylemeyen” Mustafa Cengiz’e “150 gün ceza veren” bir Federasyon’un düşünmesi gereken bir başka soru daha var:
Bu toplantı, “neden” tam da” Galatasaray maçı öncesi” yapıldı? Yoksa, hakeme “Fenerbahçe’yi kolla ve galip getir” talimatının verilmesi için mi?..
Yooo, kimse itiraz etmesin, “bu benim iddiam” değil; bizzat Ali Koç, toplantıda “Hakemlerin maçlardan önce sistematik olarak organize edildiğini” söylemedi mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.