Soruyorum; vicdanlarınız sızlamıyor mu?..

A -
A +

“G.Saray bir gol atıp maçı kazansaydı, Fatih Terim böyle konuşur muydu” diyenler şimdi ne diyecek, ne yapacak?

Ligler ertelenmeliydi. Seyircisiz maç olmamalıydı. Maçları oynayan sporcular da, biz teknik adamlar da, statlarda görevli arkadaşlar da insanız, şu anda sadece bu statta en az 800 kişi var. Bizlerin aileleri yok mu? Bizler aile babası değil miyiz, risk altında değil miyiz?” diyordu Fatih Terim, Beşiktaş maçından sonra…
Ve daha Terim’in maç sonrası basın toplantısındaki açıklamaları biter bitmez, “Galatasaray bir gol atıp maçı kazansaydı, Fatih Terim böyle konuşur muydu?” diyecek kadar, vicdanlarını ve beyinlerini “gerçeklere kapayanlar” vardı, ekranlarda… Galatasaray’ın hocası için “söylemedik şey” bırakmıyorlardı, sözüm ona eleştirilerinde…
Ekranlar kulüpçülük kokuyordu, kompleksler geçit resmi yapıyordu ve “acı gerçekler” paspas ediliyordu.
Devletin ve milletin televizyonunda bile “çok ağır sözler edilmişti” Fatih Hoca’nın açıklamalarına karşı… Burada “adlarını” ve “o gece o dakikalarda TRT ekranlarında kimlerin olduklarını” yazmayacağım. Sanırım şimdi “vicdanları” sızlıyor, “Ne yaptık o gece” diye aynaların karşısında “kendileriyle” hesaplaşıyorlardır!..
Elbette Abdurrahim Albayrak ve eşi de, “pozitif çıkan” testlerle, “Maçlar seyircisiz oynansın, ertelenmesin” diyenlere, ısrar edenlere “Ne kadar acımasız ve yanlış düşünüyorsunuz” diyenler arasına katılıyorlardı!..
Tıpkı ve elbette “Fenerbahçeli basketbolcular ve basketbol yöneticileri” gibi!..
Ekranlarda birbirlerinde 2-3 metre mesafe bırakarak bir masanın etrafında oturup ahkâm kesmek ve “Fatih Hoca’yı puan peşinde koşan bir adam” olarak niteleyen cümleleri art arda sıralamak, “Fırsat bu fırsat” diyerek “kahramanlık ve cesaret” gösterisine çıkmaktı. “O dakikalar içinde” bazı çevrelerde prim de yapardı ve yaptı da ama, ya bugün; acı gerçekler karşısında vicdanlarla baş başa kalınınca?..
Dünyaya “pandemi” ilan ettiren bir salgın hastalık ortadayken, bütün dünya futbolda, basketbolda, voleybol, hatta teniste bile ligleri, uluslararası turnuvaları ertelerken, “maçları ertelemeyen” federasyonları eleştireceklerine, “Türk sporunun anıt adamlarından biri” olan Hoca’yı ekranlarda infaz edenler, hiç olmazsa şimdi özür dilemelidirler!..
Beşiktaş maçından sonra “Bizler de risk altındayız, bizler aile babası değil miyiz?” diyen Terim’in “koronavirüs testinin sonucu ‘pozitif’ çıkınca” kızlarının attıkları tweet’ler, “doğrudan” art arda ve inatla “Maçlar seyircisiz oynanacak, erteleme yok” diyen Federasyon Başkanlarının vicdanlarına da herhâlde “ok gibi” saplanmıştır.
Buse diyor ki; “Çok şey söylemek istiyorum ama kelimeleri seçemiyorum. Nefesim daralıyor ve hayatımın en kötü saniyelerini yaşıyorum. Yaşadığım korku tarifsiz, yanında olmamanın verdiği acı daha tarifsiz!.”
Merve’nin Tweet’ini ise yazmayacağım, “babasını” ekranlarda infaz edenler ve maçları ertelemeyenler okumuşlardır, zaten!..
Sana “acil şifalar” dilerim, Fatih Hoca’m; sen bu rakibi de yenersin ve yeneceksin… Benim gibi milyonlarca seveninin duaları da seninle…
Ne demiş Ziya Paşa; “İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah / Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.