Hoş geldin Arda, teşekkürler Mustafa Başkan!..

A -
A +

Arda Turan “yuvasına, Galatasaray’ına döndü.” Hem ona hem kulübüne hem takımına hem de Türk futboluna hayırlı, uğurlu olsun!..
Arda, Türk futbolcuları içinde, bütün zamanların “en kariyerli” oyuncusudur; Galatasaray / Atletico Madrid, Barcelona rotasında “kaldırmadığı kupa, kazanmadığı şampiyonluk yoktur!..
“Bu bakımdan”, hatta “Galatasaray’da oynayan yabancı devler” Hagi’den de, Drogba’dan da, Sneijder’den de, Falcao’dan da daha kariyerli olduğu ortadadır!..
Ve de, Falcao’dan da “bir yaş daha küçüktür!..”
“Böyle” bir futbolcu, geçmişteki hatalarından ders almış, arınmış Arda’nın, Galatasaray’a vereceği çok şey vardır ve verecektir; Galatasaray’ına “o azim ve o karar ile gelmekte direnmiş” ve sonunda sarı-kırmızılı formasına kavuşmuştur!..
Bu dönüşe imza atan Mustafa Başkan ve yönetimine, teknik direktör Fatih Terim ve ekibine, “Galatasaray’a gönüllenmiş” bir Türk vatandaşı olarak teşekkür ederim!..
Arda’nın futbolculuk kariyerini, Galatasaraylı olarak karizmasını daha fazla anlatmama gerek yok.
O, G.Saray’ın da, Türk Millî Takımı’nın da “kaptanlığı yapmış” bir “tecrübeli yıldız” olarak, faal futbolculuk sürecini “sarı-kırmızılı takımda tamamlamaktan çok mutlu olacağını” göstermiş ve “vereceği azami verimle” de görecek ve yaşayacağız ki, “olacaktır!..”

İşte “G.Saray Ruhu!..”
“Arda’nın Galatasaray’a dönüşü” çok şey ifade ediyor. Onun yazıma aldığım sözleri, bu bakımdan “çok şey” anlatıyor!..
Ama “anlattıklarının tümü”, çok başka bir şeyi de beraberinde getirdiğini gösteriyor; “Galatasaraylılık ruhu!..”
Arda’nın “futbolcu olarak” saha içinde Galatasaray’a vereceğinden çok daha önemli bir husustur; “Galatasaraylılık ruhunu” da beraberinde getirmesi; okuyalım:
“Hayatımdaki bütün yaşadığım gerçek sevinçleri tekrar hatırladım. Galatasaray forması ile ilgili çok hayaller kurdum. Bordeaux maçı çok kez karşıma çıktı. Bir, ikisinde iyi oluyor ama üçten dörtten sonra insanın sinirleri bozuluyor, özlüyorsun çünkü. Oğullarım beni Galatasaray forması ile görsün çok istedim. Düşünsenize çocukluk hayaliniz... Top topluyorsunuz. Millî takımın her kategorisinde forma giyiyorsunuz. Son kaptanlığını yapıyorsunuz. Daha bir sürü hikâye. Şimdi de kalbim tekrardan parçalı için güm güm atıyor. Ama sonuç olarak yine yuvamdayım. Evime geldim. Bugün Galatasaray bunu gösterdi ki Galatasaray evlatlarına her zaman sahip çıkar. Ne olursa olsun. Aslında işin özü çok basit... Ben Galatasaraylıyım ve Galatasaray’ı seviyorum.”
Bu açıklamayı “iyi okumalı” Galatasaraylı futbolcular; hem de tekrar tekrar… “Galatasaraylılık ruhunun ne menem bir şey olduğunu” belki anlarlar!..

Uyuyorlar, uyutuyorlar; bu nasıl TV?..
Bir işim vardı, Urla’ya inmiştim, saat 17 civarıydı, büyük oğlum Özdemir telefon etti; “Arda işi tamam, Galatasaray’a döndü. Mustafa Başkan da açıklama yaptı. Sen de, amcam da çok yazdınız, istediniz, hayırlı olsun” dedi.
Bastım gaza, birkaç dakika sonra evdeydim. Televizyonu açtım, Digitürk’ün 75’inci kanalını tıkladım; “Haber yok!..”
75’inci kanal; “Galatasaray TV!..”
Öbür haber ve spor kanallarını tıkladım, hepsi “altyazı” haberi veriyorlar; “kısa bir Arda belgeselini ekrana getirenler” bile var. Mustafa Başkan’ın açıklamaları, Arda’nın açıklamaları art arda ekrana geliyor!..
Galatasaray TV?..
“Tekrarlarından bıktığımız”, fi tarihinin bir maçı, Tarık Hodzic’in golleri ve de bir Galatasaraylı pop şarkıcı genç hanımın “kıştan kalma çizmeli” sohbeti. Kısacası; “tekrarlardan bir uyuma ve uyutma süreci”; tam bir gazetecilik ve Galatasaraylılık rehaveti!..
Ne diyeyim; yazıklar olsun; “birazcık” hemen yanı başlarındaki “76’ncı kanaldaki” Fenerbahçe TV’den” ders bile almıyorlar; tabii, bu satırlarım anlayana!..

Avrupa Başağı yeşeremedi!..
Başakşehir’in elendiği maçtan sonra, teknik direktör Okan Buruk “tepki koymasa” maçtan bir gece önce takımın kaldığı otele, “rakip takımın taraftarlarının yaptıkları havai fişekli saldırıdan” haberimiz olmayacak; bu nasıl iş?..
Ve de asıl kötüsü, Başakşehir’in 1-0’lık avantajla gittiği Kopenhag’dan 3-0 yenilerek ve elenerek dönmesi!..
Türkiye, Şampiyonlar Ligi puanlamasında 11’inciliğe düştü. Son yıllarda takımlarımızın Avrupa Kupaları’nda aldıkları başarısız sonuçlar yüzünden, “nihayet uçurumun kenarına geldiğimizi gösteren” bir duraktayız!..
Biz daha “yabancılar sorununu halledemez ve durmadan kısıtlama kavgası yaparken” çok açıkça görülüyor ki, “Avrupa kupalarına iyice yabancılaşmaya başladık” ne olacak bu gidişin sonu?..
Kulüplerimiz, federasyonla kavga edeceklerine, el ele vererek “kötü gidişe son verecek rotayı çizseler” ve yürümeye başlasalar, daha iyi olmaz mı?..
Bu “Kulüpler Birliği” denilen kuruluş, “çatısı altında dal budak salan kavga tuzaklarını” ne zaman temizleyecek acaba; yoksa “bu kavgalardan” mı besleniyor?..

Şaka!..
Hadi, “başarılı olamayan” teknik adamlarla “yolları ayırmak” normal de, “başarılı olmuş” teknik adamlara “teşekkür etmek” ne anlama geliyor?..
“Başarısızlara yol verip, başarılıyı bulmak” ve bunun için “kasadan para akıtmayı” anlıyorum; ama “başarılılarla hâlâ masaya oturmayıp, onun gitmesini beklemek ve sonra da muhtemel bir başarısıza para akıtmak hangi aklın kârı, acaba” diye düşünüyorum.
İşte bunun için, mesela Kasımpaşalı yöneticiler gibi “cin fikirli olmak” gerekiyor galiba; onun için ben anlayamıyorum!..

FIFA sildi, Federasyon da FIFA’yı sildi!..
Futbol Federasyonu “düşmeyi kaldırdı”; kaldırdı da, bilmiyorum, yazan çizen, TV ekranında konuşan, dikkati çeken oldu mu, “olduysa” onlardan özür dilerim; kafama takılan “bir şey” var!..
Futbol Federasyonunun “FIFA’nın verdiği cezaları affetme yetkisi” var mı?..
Mesela, Adamlar “okkalı bir puan silme cezası” vermişler, “o okkalı ceza ve silinen puanlar yüzünden bir takım küme düşüyor”, Futbol Federasyonumuz “düşen takımı kümede bırakıyor” olabilir mi?..
Ben “bir futbolsever olarak” o takımın küme düşmemesinden dolayı çok mutluyum, zira “gazeteciliğimin, spor yazarlığımın gençlik yıllarında o takımın başarı destanlarını çok yazıp çizdim” ama işin bir de “bu tarafı” vardı; “nasıl olsa düşmediler” yazmadan edemedim; enteresan bir durum değil mi?..

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.