Bu damga kaldırılmalı!..

A -
A +

Bu ligin "hakemler ve yönetimleri yönünden 'felaket olması' istenmiyorsa, derhâl, hemen, hızla, dakika geçmeden, yarınlar gelmeden "yapılması gereken" bir şey vardır!
"Yapılması gereken" o şey; "yeni" Merkez Hakem Komitesinin üzerine yapıştırılan "Bu kurul, 'Şeytan' lakaplı Rıdvan Dilmen kuruludur" yaftasının kaldırılmasıdır!..
Bunun için Federasyon Başkanı, MHK Başkanı, Dilmen ya tek tek, ya ikili - birli, ya "birlikte" açıklama yaparak, "Bu iddialar yalandır, gerçekle hiçbir ilgisi yoktur" demelidirler!..
Zira, "bu tablo" doğrudan doğruya "Fenerbahçe'yi ilgilendirmektir!.."
Bakınız; dün gazetemde "hakemliğimizin bir bileni" sevgili Ömer Faruk Ünal "ne" yazdı:
"Süper Lig kadrosunda toplam 47 hakemimiz var. Yarısı sözleşmeli yani maaşlı.            
MHK, önceki gün hakemlerle sözleşme yeniledi. Yılda 10 ay maaş alıyorlardı, bu defa 9 aya düşürülmüş.
Bir hakemin de sözleşmesi yenilenmemiş, yerine Atilla Karaoğlan ilave edilmiş.
Peki, 'yenilenmeyen' hakem kim?
Bana geçen sezonun performansı dikkate alınarak 10 hakemin sözleşmesi yenilenmeyecek deselerdi.
Bu hakem, bu 10'un dışında kalırdı.
Yaş, atletik test, maç sayısı, performans, VAR başarısı hepsi bu ismi 'sözleşmeli hakemler listesinde' tutardı. Tutamamış! Peki, kim bu hakem? Koray Gençerler!
Bu MHK için şuraya yazıyorum;
Haktan ve adaletten yana olmayacaklar! Bilinçaltları çok karışık!
Eski MHK başkanı, eski MHK üyesi, gözlemci, hakem, benim gibi bu işleri takip eden 100 kişiye 'Bir tek hakemin sözleşmesi feshedilecek. Tahmin ederek onun ismini şu kâğıda yazın, kutuya atın' deseydiniz.
Bakın, garanti veriyorum; birisi bile 'Koray Gençerler' ismini yazmazdı…"
Faruk Ünal Kardeş "böyle" yazarken, hakem camiasında "denmeye başlanmış" olabilir ki; "Koray Gençlerler'in üstünü çizen Rıdvan Dilmen'dir"; ne diyeceksiniz?..
Atalarımızdan gelen bir söz vardır; "Şüyuu (Şüyu: Dilden dile dolaşma, herkesçe duyulma, yayılma), vukuundan (Vuku: Bir olayın, bir durumun oluşması, olması) beterdir"; bunu unutmayın!..
Geç kalırsanız, o "felaket" günleri geldiğinde "Yemin billah etseniz" de kimse size inanmaz; zira bugüne kadar "bu iddia için" hiç birinizin sesi sedası çıkmadı; kabullenip oturdunuz!
Diyebilir misiniz ki; "Hakemler bu tablodan etkilenmez, 'yalanlayamadığınız' bu iddialar beyinlerine baskı yapmaz?.."

100 ve 500!..
"Avrupa Fatihi" diye yıllarca dillerden düşmeyen Galatasaray, son iki yıldır Avrupa kupalarında galibiyet alamıyordu, yedi yıldır deplasmanda galibiyeti yoktu, "kaç deplasman maçında üst üste gol yapamadığının" istatistikleri tutuluyordu. Bir ara "galibiyet - mağlubiyet ve de attığı gol - yediği gol istatistikleri 'başa baş hâle gelmiş iken", bugün ortada olan "olumsuz tablo" sarı-kırmızılı taraftarı, camiayı üzüyordu.
Bunca yıldan sonra perşembe gecesi "galibiyet" geldi, "deplasman galibiyeti" geldi, "deplasman golü" geldi ve de "111 mağlubiyete karşı, 100'üncü galibiyet" geldi. Ve… Galatasaray, "Avrupa kupalarında 100'üncü galibiyeti alan ilk Türk takımı" oldu!.. Ve de… Bu "anlamlı galibiyet", Fatih Hoca'nın, "G.Saray'daki 500'üncü maçında" geldi!..
500 maç; dile kolay; bu rekora yaklaşan başka bir hocamız var mı acaba; bilmiyorum. Bu rekorun kırılacağını da sanmıyorum.
Kutlarım Fatih Hoca'yı; nice maçlara!..

Belhanda meddahlarına!..
Yaptığı hatalarla Fenerbahçe'nin "7'nciliğe düşmesinin baş oyuncuların biri olan" Jailson bile Çin'de "5 milyon avroya müşteri buluyorsa", bizim "Belhanda meddahı" yorumculara sormak gerekmiyor mu; "Sizinkine Avrupa'da, Çin'de metelik veren bile yok, neden acaba?.."
Galatasaray'ın, bizim "1. Lig'imizde tutunması bile zor" bir rakiple oynadığı ve uzun yıllardan beri nihayet deplasman galibiyeti aldığı, deplasman golü attığı maçta" ortaya koyduğu futbol hiç mi sizi utandırmıyor?..
Ona, "adam olması, aldığı paranın hakkını vermesi, hiç olmazsa giderken kulübe birkaç milyon avro kazandırması için" bunca zaman "imkân ve fırsat veren" Fatih Hoca bile, "artık dayanamaz hâlde" görmüyor musunuz?..
Hâlâ TV ekranlarına kurulup, "Belhanda'ya övgüler yağdırmanızın sebebi" nedir; "Futbolu hiç mi bilmiyorsunuz yoksa"; o zaman da o ekranlarda işiniz ne?..

Mario Götze!..
İster inanın, ister inanmayın; "Mario Götze Galatasaray'a geliyor" haberini okuduğum zaman, kendi kendime "Bu kadarı da olmaz, at martini Debreli Hasan, dağlar inlesin" dedim, hem de sesli olarak!..
Birkaç kaynağa, web sitesine bakınca, "Belhanda el-Ehli'ye satılırsa, gelecek" haberini gördüm, görmeye devam ediyorum, ama hâlâ inanamıyorum.
28 yaşında… Altyapısından yetiştiği Borussia Dortmund, sonra Bayern Münih ve Alman Millî Takımı; müthiş bir kariyer… "Destan kitabı" yazılabilir. Bir yığın "ilkler" etiketi taşıyor, Almanya'yı 14 Temmuz 2014'de Dünya Şampiyonu, kendisini "Almanya kahramanı" yapan uzatma golünün de sahibi…
Bonservisi elinde… "Orta sahada 'gerçek' bir dünya yıldızı"; tamam da… Sorulması gereken bir soru var; "bu kariyerdeki futbolcu" hâlâ "Avrupa'nın büyük takımlarından birinden neden teklif almamış?.."
Galatasaray'a 'Evet' dedirten "Galatasaray aşkı" mı var, acaba?..
Gene de içimden bir ses "Keşke gelse" diyor, gönlü Galatasaray'dan yana olan bana!..

Şaka!..
Jailson'u bile "5 milyon avroya satan" menajerleri var, Fenerbahçe'nin!..
Galatasaray'ın menajerleri ise "satılması istenen ve beklenen ama elde kalan onca futbolcudan birine bile 'doğru dürüst' müşteri bulamayan" cinsten!..
İşte "Koç farkı"; ülkenin "en büyük 'iş imparatorluğu' kolay mı kuruldu" sanıyorsunuz?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.