Pansiyonlar ve turistler!..

A -
A +

Fatih Hoca, “her gelişinde olduğu gibi, son gelişinde de” ve “1.100 güne yaklaşan” bir çalışma süreci ile “Galatasaray’ı hoca uyumu bakımından” son yılların en istikrarlı kulübü yapıyor…
Onu “geçen yıldan kalan” Sivasspor’un hocası Rıza Çalımbay, Başakşehir’in hocası Okan Buruk, Gaziantep’in hocası Marius Sumudica izliyorlar!..
Gerisi ve hele “bazıları” için çetele tutmak gerek, Ajda Pekkan’ın “Kimler geldi, kimler geçti (1975)” şarkısı hiç gündemden düşmedi; giden / gelen say say bitmez!..
Hatta içlerinde “Hoca ile anlaşıp, daha sezonda ilk resmî maç oynanmadan hoca değiştiren” kulüpler bile var!..
Bakınız, bunca yılın spor yazan bir gazetecisi olarak son yıllar için vereceğim iki “acı” örnek, “ne anlatmak istediğimi” ortaya koyacak…
Göztepe’de Tamer Tuna’nın 2019’da, Kasımpaşa’da Fuat Çapa’nın 2020’de gönderilişleri… İkisi de bir önceki sezonun “en başarılı hocalarının başında geliyorlardı”; başarılarını yeni sezonda da sürdürmeleri imkân ve fırsatı onlara verilmedi… Ve takımlar da, onlar da yeni sezonlarında “başarı hanesine ‘kötü’ yazdırdılar”; takımlar için de, hocalar için de yazık olmadı mı? Hata olmadı mı?
Ortada bir “acı” gerçek var; kulüp yönetimleri, pardon “kulüp yönetimleri neci” ki, kulüp başkanları, ne yazık ki, “en büyük kulüplerimiz de dahil”, teknik adamlar koyunda tam bir “gelgit dalgalanması” tutkunları…
Buna karşılık, ortada bir “acı” gerçek var; anlı ve de şanlı “o kadar çok” hocamız var ki, “kulüpler pansiyon, onlar neredeyse aylık turistler” olmuşlar!..
Zaten; teknik adam talimatı da “bu tabloyu besleyen madde ile” ortada; “Bir teknik adam, bir sezonda iki takımda görev alabilir!..”
İşte, “Gelgit dalgalanmasını iki yönlü besleyen” madde!..
Ve, “doğru dürüst bir Kulüpler Yasası çıkmadıkça (Ah şu bu sporumuz adına en önemli konuda ‘Söz vermek bir, dönmek iki’ sloganına yapışan siyasetçiler…), yani “başkanlar başta, yöneticiler heder ettikleri her kuruşun hesabını, hem de icabında ‘eller cebe’ diye vermedikçe, turistler kâr, pansiyonlar zarar etmeye devam edecek; bu acı gerçeği hâlâ nasıl anlamıyoruz, anlamam mümkün değil!..

Maradona!..
Milyonlar, milyarlar gibi ben de “gelmiş geçmiş en büyük futbolcu olduğuna inandığım” Maradona’nın 60 yaşında öldüğü haberi ile sarsıldım!..
Onu “sahada seyretmedim” ama TV başlarında seyretmeye de doyamadım!..
O bir “futbol sanatkârı” idi ve “sporun da bir sanat olduğunu” bütün dünyaya ispat etti!..
Yeryüzünde futbol oynandığı sürece “unutulmayacak tablolara imza atmış” bir “futbol efsanesi” için ne söylense, ne yazılsa az!..
Bir daha “onun gibisi” gelir mi; “at gibi koşan futbolcular deryasında” yeni bir “Maradona’nın gelmesi” çok zor… Belki 22’nci yüzyılda; kim bilir?..

Cengiz Başkan konusunda…
Galatasaraylı bazı arkadaşlarım bana diyorlar ki; “Mustafa Cengiz’i ne kadar çok seviyor ve destekliyorsun. Sizin Kilisliliğiniz var, o da Gaziantepli, yoksa bir akrabalık falan mı var?”
Madde bir; “Bir zamanlar Kilis ile Antep arasında öyle bir rekabet vardır ki, kolay anlatılmaz. Ortaokul çağlarım rahmetli annemizin memleketi Kilis’te geçti. Dayılarım, ki birisi rahmetli spor yazarı Necati Bilgiç idi, Kilis takımlarında oynarlardı. Antep’e maça giderdik, bazılarında bizi hem yenerlerdi hem döverlerdi. Kilis’e nasıl kaçacağımızı bilemezdik. Kilis’te rövanşı almamıza da Kilis’teki askerî birliğin komutanı olan rahmeti babam, gereken tedbirleri alarak izin vermezdi, yediğimiz dayakla kalırdık…
Madde iki; Mustafa Cengiz Başkan ile, “geçirdiği ameliyatlar ve hastalığı sebebiyle, iki defa ‘Geçmiş olsun’ telefon konuşmasının ötesinde ne konuşmuşluğum vardır, ne de “karşı karşıya gelip ‘Merhaba’ diyerek el sıkışmışlığım!..”
Gerektiğinde “eleştirdiğim” hem de “ağır eleştirdiğim” de çok olmuştur.
Ama “asıl” Galatasaray’ın büyük problemlerinde dıştan ve içten bütün engelleme çabalarına rağmen yaptıklarını, yapmak istediklerini ve başardıklarını bir spor yazan gazeteci olarak izlediğimde, “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” konusunda hiç tereddüt etmeden, “çoğunlukla kulüp ve genel kurul üyesi olan” meslektaşlarımın yazmadığı yazamadığı gerçekleri yazıyorum ve “gönlü Galatasaray’dan yana olan” bir T.C. vatandaşı olarak da alkışlıyorum; o kadar!..
Mustafa Başkan, Alp Yalman’dan sonra gelen (Lisecilerin gadrine uğrayan ve ‘idari ibra edilmeyerek Yargıtaylarda hakkını alan’ Adnan Polat başkan bir yana) başkanlar içinde hem de “açık ara” en başarılısıdır. Kucağında bulduğu borç ve problemler batağındaki Galatasaray ve Pandemili Türkiye şartlarında mücadele ederek… Hâlâ da ediyor, “içerdekilere” rağmen… Daha ne olsun?..

Hocalar ve hakem!..
Beşiktaş derbisi Erol Bulut için “ilk büyükler testi” olacak. Rakip Sergen Hoca, bu konuda çok daha tecrübeli ve “sahaya takımı ile beraber ‘tecrübe avantajı’ ile” çıkacak!..
Elbette “kadro avantajı” var Erol Hoca’nın ama “bu avantajı, takım avantajına döndüremezse” işte o zaman maça Sergen Hoca’nın takımı damga vurabilir!..
“Kurnaz” Sergen Hoca, maçın hemen öncesinde “daha hakemler ve takımlar sahaya çıkmadan” o sahanın göbeğine bir bomba bıraktı; “Eğer hakem işimize karışmazsa derbi bizim!..”
Bakınız, “Derbinin hakemi için” sevgili Ömer Faruk Ünal, dün Türkiye’de neler yazdı:
“…Süper Lig’de pazar günü oynanacak Fenerbahçe-Beşiktaş maçına Tugay Kaan Numanoğlu verildi. Bir çok kişinin ‘Kim bu hakem?’ dediği Numanoğlu ataması ezber bozan bir karardı.
…MHK, F.Bahçe-Beşiktaş derbisinde FIFA listesini hiç dikkate almadı ve Numanoğlu’nda karar kıldı. 7. haftadaki Trabzon-Kasımpaşa maçından tam puan alan genç hakeme 8. ve 9. haftalarda maç verilmedi. Kariyerinde hiç F.Bahçe ve Beşiktaş maçı olmayan genç hakem hayatındaki 9. lig maçında çok önemli bir derbi mücadelesi yönetecek.”
Tugay Kaan Kardeş, Allah kolaylıklar versin sana… İhtiyacın olacak…

Şaka!..
Gazetede haberi; “Son haftaların parlayan yıldızı Yusuf Yazıcı, Lille’i taşımaya devam ediyor. Millî futbolcu, Ligue 1’in 11. haftasında Lorient’i 4-0 yendikleri maçta iki gol, bir asistlik performans sergiledi.”
Ve de haberin başlığı; “Yusuf Yazıcı’yı tutabilene aşk olsun!”
“Aşk olsun” bu başlığı atan arkadaşa; “Şenol Güneş Hoca var ya!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.