‘Büyük Hoca’ya yakışan nedir?

A -
A +

Cengiz'in "Onurunuzla, şerefinizle oynayın" çıkışı takımı kendine getirdi. Fatih Hoca'm, küseceğine teşekkür etmelisin…

Kısa bir süre öncesine kadar, "Galatasaray'ın içindeki gelişmeler konusunda, 'devamlı' Fatih Hoca'ya hak veren bir tutumum vardı"; Ona inancım tamdı…
Hatta "24 Ekim 2020 gecesi 2-1 kazanılan Erzurumspor karşılaşmasından sonra", gazetecilere, "soru sorulmadan" söylediği şu sözlerin de "üzerinde pek durmamış", hoş görmüştüm:
"Sanılmasın ki içeride veya dışarıdakilerin niyetlerini, hesaplarını, arkamdan planlarını bilmiyor değilim ama bilinsin ki artık kimsenin ne arkasındayım ne de yanındayım."
Çok sonra anladım ki, bu sözlerin, "hedefi içinde başka kişiler de olmasına rağmen", asıl bir kişiye mesajdı ve camiada da, spor kamuoyunda da "öyle" yorumlandı, öyle konuşuldu, öyle yazılıp çizildi. Sevgili Hoca'm, ne zaman ki senden "tık çıkmadı", o zaman kafama "dank" dedi; hedefin "Başkan Mustafa Cengiz" idi.
Yani, "senin isteklerini yerine getirmek için" elinden geleni artlarına koymayan "Galatasaray baş yöneticisi…" Galatasaray Tüzüğü çok açık yazar; "Galatasaray Başkanı, Galatasaray Kulübü'nü temsil eder!.."
Yani, Galatasaray Kulübü'nün her üyesi ve Galatasaray Kulübü'nün her çalışanı Başkan'a saygı göstermek mecburiyetindedir!..
Onu "küçük düşürmeye kalkmak" doğrudan "Galatasaray Kulübü'ne karşı işlenmiş bir suçtur; kulübün üyeleri için de, çalışanları için de!.."
Tekrarlıyorum; 24 Ekim gecesi söylenen söz, "ancak "Galatasaray Kulübü futbol takımının teknik direktörlüğünden istifa edildikten sonra" söylenebilir!..
Zira, Galatasaray futbol takımının teknik direktörü, Başkan'ı "başkan kaldığı sürece" ve de "teknik direktör olarak o kulüpten maaş aldığı sürece" elbette "Başkan'ın yanında ve de arkasında olacaktır"; olmalıdır!..
"Arada gidip gelen" fitnelik sözler yüzünden "Başkan'la ipleri koparmak" olmaz!..
Artık hepimiz görüyoruz ki, "Yönetimin içinde Başkan'ın istifasını isteyip de o koltuğa oturmak ihtirası içinde yananlar" ve de "başka listeler ile seçime girip, göreve devam etmek isteyenler" var!..
Ne oldu; Fatih Hoca'nın "o sözlerinden bir süre sonra", Galatasaray'ın futbol terazisi tersine döndü…
Çünkü Hoca'nın kafasının içinde "futbol takımından başka şeyler de dolaşmaya başlamıştı!.."
Çatlak, "Belhanda'nın çok haklı şekilde kapının önüne konulmasını" hazmedememesi ile büyüdü.
"Galatasaray'ı temsil eden Başkan'a ve Galatasaray'ı yöneten, Galatasaray'ı mali bakımdan ayakta tutan futbolcular ve hocaları başta, bütün spor branşlarında hak edilen ödemelerin yapılması için gecesini gündüzüne katan ve sporcularıyla hocalarını mağdur etmeyen" bir Başkan'a ve yönetimine "ağır şekilde hakaret eden" o küstah futbolcudan yana çıkıldı.
Hoca'mız, "Galatasaray içinde ve medyada bu karar yüzünden eleştirilere uğrayan" Başkan ve yönetim için "Haklıdırlar, bu hakareti yapan futbolcu Galatasaray takımında kalamazdı" diyemedi.
Kötü gidişi gören Başkan "nihayet" futbolculara "Onurunuzla, şerefinizle oynayın" uyarısı yapmasa, Galatasaray futbol takımı bugün hâlâ "Belhanda artığı Feghouli'lerin etrafında" kurulacak, "ikincilik mücadelesinden bile düşmüş" olacaktı.
Fatih Hoca'm, küseceğine, kırılacağına teşekkür etmelisin Başkan'ına… Sana yakışacak olan da budur!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.