Artık başsorumlu Nihat Özdemir’dir!..

A -
A +

Haberciliğine, yorumculuğuna, gazeteciliğine inandığım ve “yazılarını bu inanç içinde okuyarak değerlendirdiğim” bir meslektaşım, “Şenol Güneş göreve devam etmelidir” diye yazınca, şaşkına döndüm.
Onu aradım, “Neden Şenol Güneş göreve devam etmelidir; Uluslar Ligi’nde küme düşürdüğü ve Avrupa Şampiyonası final grubunda gazete manşetlerine ‘Rezil olduk’ diye yazdırdığı ‘sıfır’ puanlı, ‘eksi 7’ averajlı başarısı için mi” diye sordum.
“Yok Abi, Şenol Güneş’i gönderme ve yerine Aykut Kocaman - Emre Belözoğlu ikilisini getirme kulisi yoğunlaştı, bastırıyorlar, onun için ‘Şenol Hoca kalsın’ dedim, ehvenişer olarak” dedi.
“Ehvenişer???”; aslında ehvenişer, şerlerin en kötüsüdür. Zira gerçek ve asıl çözümü geciktirir, zaman kaybettirir ve zararı da büyütür!..
Şenol Hoca, Türk Millî Takımı Teknik Direktörlüğünü “böyle bir tablo içine düşürdüğü için” gitmelidir.
Soruyorum; mesela ve pekala “Aykut Kocaman - Emre Belözoğlu ikilisi” yerine “yorumculuğu bırakan” Rıdvan Dilmen ve “yardımcısı olarak” da “Volkan Demirel” düşünülemez mi?..
Ne yazık ki, acı olan, “ortaya çıkan bu tablonun ve bundan sonra olacakların asıl ve baş sorumlusunun” hâlâ “yapılması gerekeni yapamayan” Federasyon Başkanı Nihat Özdemir olmasıdır!..
Türk Millî Takımı’nı “rezil olduk” manşetlerine müstahak eden bir Hoca’dan “raporlar ve hayır beklemek” ne anlama geliyor, Sayın Özdemir?..
“Kendileri için ‘Millî takımın koca bir resmini koyup başına da ‘Rezil Olduk’ manşetini atan” gazeteleri nasıl unutacak “bu çocuklar” da, “bu manşetleri attıran” hocalarına güvenecekler?..
Acı gerçek ortadadır; bugün Türkiye’mizde “maalesef” Türk Millî Takımı’nı “beklenen ve istenen başarılara götürecek” hoca yoktur.
Tek çare, “hoca namzetlerini yanına alıp, yetiştirecek” yabancı bir hocadır; ehil ve eğitici bir hoca!..
Jupp Derwall - Mustafa Denizli / Sepp Piontek - Fatih Terim örneklerinde olduğu gibi…
“Öyle bir hoca getirilecek” ve de “yeni” Mustafa Denizliler, Fatih Terimler yetiştirilecektir!..
Hem de vakit geçirilmeden… Hezimetlere sürüklenen değil, büyük başarılara imza atacak bir kadro var ortada…
Onlara yazık etmeyelim…

Sorun, güven mi, para mıydı?..
Sergen olayında, spor medyamız “sıkıntılı geçen günlerin sebebi” olarak “hep ‘para’ konusunu” ön plana çıkardı, haberler “bu rotada” yazılıp çizildi.
Ama “sıkıntının ana sebebi” para değildi. Sergen Hoca “transferde ‘tam yetki’ istiyordu. Sıkıntı “tam yetki ve menajerler” üzerinde yoğunlaşmıştı. Taraftarın da bastırması ile Sergen Hoca’ya “ilk talebine göre önemli bir zam yapıldı” ama transferde “tam yetki” verilmedi!..
Ortaya çıkan “güven sorunu” bakalım yeni sezonu nasıl etkileyecek?..

Sen misin ateş püsküren!
Aziz Yıldırın Fenerbahçe Genel Kuruluna iki gün kala Ali Koç’u topa tuttu. Çok ağır sözler sarf etti, çok ağır eleştirilerde bulundu.
Ali Koç da, cevabını “otopark cezası” olarak verdi. Aziz Yıldırım, “yürüme zorluğu çeken” Abdullah Kiğılı ile beraber geleceğini, “bu sebeple genel kurul salonunun otoparkında salona yakın bir yerde otolarına bir yer tahsisi için” genel kurulu düzenleyen Yüksek Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük’e müracaat etti.  Küçük’ün “uygun görmesine rağmen” Ali Koç “müsait yeri” verdirtmedi. Yıldırım da “genel kurula gelmeyeceklerini” bildirdi.
Sadece Fenerbahçelilerin değil, insanların vicdanını sızlatan bir tablo!..

İrfan Can Kahveci kaça mal oldu?..
Aziz Yıldırım, “Fenerbahçe’nin Başakşehir’den aldığı İrfan Can Kahveci’nin bonservisine ‘Galatasaray almasın’ diye 11 milyon avro verildiğini” söyledi. “Marsilya ve Galatasaray 4,5 milyon avro önermişlerdi” dedi ve ilave etti; “Yalan söylediğimi söylemesinler, belgelerini önlerine koyarım!..”
Bu açıklama için Ali Koç’un ne diyeceğimi merak ediyorum. Tabii, Federasyon Başkanı Nihat Özdemir’in de!..
Bu arada o transfer sırasında, “11 milyon avro gerçeğine (gerçekse tabii) ulaşamayan” spor medyamıza da aşk olsun!..

Belhanda gölgesi!..
“Galatasaray yönetimine hakaret ettiği için” kulüpten kovulan Belhanda İstanbul’dan ayrılmıyor ve “Fatih Terim’in dönmesini bekliyormuş; Galatasaray’a dönmek için!..”
Anlaşılıyor ki, ünlü sözün tersine, “kapak, tencereyi bekliyor, yuvarlanmak için!..”
Peki ama “yeni başkan” Burak Elmas, göreve gelir gelmez, ilk başkanlık testinde, “o kapağı” hazmedebilecek mi?..
“Ederse” daha baştan “başkanlığında ilk yaranın, hem de büyük bir yaranın açılacağını” düşünmez mi?..

Şaka!..
Galatasaraylılar ve yeni başkan Burak Elmas, Yiğit Şardan’a dua etmeliler… Divan Kurulu başkan adaylarından birini, hem de “randevulu olarak geldiğinde” giydiği “kifayetsiz kıyafet” yüzünden… Kaybettiği oyların büyük bölümünü Burak Elmas’a hediye ederek… Ona  40 oy farkla seçimi kazandırdığı ve… Son sandıkların sonuçları ile Eşref Hamamcıoğlu’na yakalamak üzere olduğu “eşref saatini yaşatmadığı” için…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.