Fatih Hoca’ya ne lazım?..

A -
A +

Sevgili Hasan Sarıçiçek, “Randers-Galatasaray” maçı için yazdığı yoruma
Terim’e dedektör lazım” başlığı atmış; “Dedektör???..”
Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Fransızca kökenli” bu kelimenin karşısında “şu” yazıyor; “Gaz, mayın, radyoaktif mineral, manyetik dalga vb.ni bulmaya, tanımaya yarayan cihaz, algılayıcı.”
Müthiş… Kutlarım Hasan Kardeş’imi, “Fatih Hoca’mız için son günlerde yazılmış en anlamlı yorumların hepsinin anlatmaya çalıştığı mesajı” üç kelimelik, evet “üç kelimelik” bir başlıkla ifade edivermiş…
Hele hele “sözlük açıklamasının son kelimesi” yok mu; o “algılayıcı” kelimesi, işte “efsane” ve “imparator” Hoca’mızın “onca ayını” nasıl da anlatıyor, bizlere!..
“Olanı biteni” kendisi de “algılayamıyor”, yanında da “algılayıp, kendisini uyaracak yardımcıları” da yok!..
Sarıçiçek, yazısının girişinde “Ne kadar heyecanlı, istekli ve çalışkan olsa da şu Randers takımı, Galatasaray’ın ayarında asla değil. Ancak o Danimarka takımı Klysner, Misrati ve Egho ile beş net pozisyon ve bir de Lauenborg ile gol üretti. Olacak şey mi bu? Galatasaray’a hiç yakışıyor mu?” diyerek sarı kırmızılı takımın “acı tablosunu” resmedivermiş…
Daha “taç atma, korner atma, yan kenarlardan ortadaki golcülere pas atma, ceza alanının dışından ‘gollük’ şut atma, oyun disiplinine uyma” gibi, futbolun “en basit” uygulamalarının yanında… Kendi yarı sahalarında geriye ve yana pasların “gollerle sonlanan” riskinin, kaleciye pasların, dahası duran toplardan Galatasaray kalesine gelen topları önlememenin… “Kaybedilen maçların, kaybedilen puanların baş sebebi olduğunu” oyuncularına öğretememiş olmanın “algılanması ve de gereğinin yapılması” kimin görevi?..
Bu takım, “kaleciye geri paslarının ‘kara sonuçlarını sık sık yaşadığı hâlde’ rekor seviyede yapıyorsa, stoperlerin ‘birbirleriyle yan paslarının hücumun frenleyicisi olduğunu’ ve de ‘kaptırılan toplarla rakibe bol gol fırsatı verildiğini” anlayamıyor ve “inadına, inadına, ısrarla yapıyorsa” söyleyin bana okuyucularım, o takımın “Hocası ve yardımcıları ne yapmak” istemektedirler?..
Ben artık ne yazayım, Randers maçı için; “Şapkadan tavşan yerine çıkarılan ‘acayip’ bir kadro” ve de “Vah Galatasaray vah” dedirten, dahası “en iyileri bile ‘formsuzlar’ bölümüne yerleştiren” bir oyun; nokta…  

Ne dersin, Fatih Hoca’m?..
Futbol Federasyonu Profesyonel Disiplin Kurulu, “Giresunspor maçında Kerem’e yaptığı “çok çirkin hareketten dolayı”, Disiplin Talimatının 44’üncü “Saldırı” maddesine göre 8 maç ceza verdi.
Sosyal medyadan bir “soru - cevap” geldi.
Soru; “Marcao o hareketi” Hoca’sı Fatih Terim’e yapsaydı, Disiplin Kurulu ne kadar ceza verirdi?”
Cevap; “Madde 36’daki sportmenliğe aykırı hareketten 1 maç!..”
Marcao’ya “hak ettiği” cezanın verilmesine gönlü razı olmayan ve bunu da “konuşmaları ile” hissettiren Fatih Hoca’ya “ithaf “edilir” bu sosyal medya mesajı…

Hayal kırıklığım…
Rakibinin “adı” ve “sanı” Roma da olsa, benim Trabzon’um, hem de “kendi sahasında” büyük bölümünde “iyi oynamadığı maçta” mağlup olmamalıydı…
Başkan Ahmet Ağaoğlu Molde maçından önce “Önce Molde’yi sonra Roma’yı geçer gruba kalırız” demişti.
Roma maçından önce de, “mağrur” Jose Mourinho da “karşılaşmanın Şampiyonlar Ligi maçı havasında olacağını, iki takımdan birinin gelecek hafta turu geçemeyeceğini” söyledi.
Maç beni elbette “oyun olarak” da “skor olarak” da hayal kırıklığına uğrattı.
Hoca’mız Abdullah Avcı maç sonrasında “Buradan çıkaracağımız dersler var” demiş…
Aman Hoca’m, “Roma bilinmeyen bir takım” değil… Önünde kaç kaseti vardı, kim bilir?
Ya bunca hazırlık ve resmî maçlarda “takımının yediği goller”; onları da gördün, yaşadın; ne demek şimdi “Buradan çıkaracağımız dersler var” sözü?..
Dersi bırak, elinde, “Roma’dan bile tur çıkaracak” bir takım var; “Çıkar da gel” alkışlayalım!..

Sivasspor savaşıyor…
Türk takımları içinde “4’lü gecenin ‘fizik olarak’ en hazırlıklı takımı” şüphe yok ki, Sivasspor’du ve de kırmızı beyazlılar 90 dakika “Danimarkalı rakibi önünde, ülkemizin üç büyüğüne karşı bu üstünlüğünü” gösterdi ama “bu güç” yetmedi. Zira “gol atmadaki” zaaf, “biri karambolden yenilen iki gole cevap verememe” acı gerçeği ortaya çıkardı.
Rıza Çalımbay, Kopenhag’da “turu getirecek “bir sonuç alabilir mi?
Bu sorunun cevabı; “çok zor” ama “neden” olmasın?..

Ali Koç’un Fenerbahçe’si!..
Olmuyor, olmuyor, olmuyor!.. Bunca vaat… Bunca zaman… Bunca harcama… Hocalarıyla, futbolcularıyla bunca transfer… Olmuyor…
Avrupa’nın “dördüncü sınıf” bir futbol takımı önündeki takım ve oyun, bilmiyorum ki, Fenerbahçe Başkanı’nın yüzünü kızartmıyor mu?..
Taraftar sabırsız, haklı…
Kaygusuz Abdal’ın “Kırk gün oldu, kaynatırım kaynamaz” nakaratlı meşhur bir şiiri vardır; mesela ikinci dörtlüğünde der ki: “Sekizimiz odun çeker / Dokuzumuz ateş yakar / Kaz kaldırmış başın bakar / Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz.”
“Kırk gün” ne ki, kaç yıl oldu; “Kaynamıyor!..”

Şaka!..
Fotomaç’ta bir haber; “Randers karşılaşmasında dikkat çeken bir an yaşandı. Ligde oynanan Giresunspor maçında Marcao’nun yumruk attığı Kerem Aktürkoğlu’na bu kez Luyindama’dan şok bir çıkış geldi. Bu olay teknik direktör Fatih Terim’i hayli kızdırdı.”
Galatasaray’a “kişisel hataları ile yedirmedik gol bırakmayan” stoperler ve kaleciler, “gol atan” genç Türk oyuncuları kıskanıyorlar galiba!..  “Kaptan” Muslera’nın “saldırıyı seyretmesini” bile “bilinçaltına mı bağlayalım” acaba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.