Sarvan'ın tespitleri!

A -
A +

Cüneyt Çakır'da büyük emeği olan Oğuz Sarvan'dan bu başarıyı analiz etmesini istedim. Oğuz Sarvan, satır başlaryla birkaç noktaya dikkat çekti. Sarvan, Türkiye'nin aslında hakemlik için ideal bir ülke olduğunu söyledi ve "Buradaki aşırı baskı, Avrupa'ya çıkan bizim hakemler için avantaj oluyor. Hakemlerimiz, UEFA'nın hakemliğe bakışını, hakemlik tekniğini öğrenmeye başladı. Cüneyt Çakır bunu ilk kavrayan hakem oldu. Arkası da gelecektir" diyor. Oğuz Sarvan, Şampiyonlar Ligi'ndeki Benfica-Zenit maçında İngiliz hakem Webb'in gözlemcisi olduğunu hatırlatarak, "Webb bana Cüneyt Çakır'ın 2012 Avrupa Şampiyonası'nda çok iyi maçlar alacağını, yarı finaller ve final için şansının çok yüksek olduğunu söyledi" dedi. Sarvan, Çakır'ın başarısında 3 önemli noktaya dikkat çekti: 1) Müthiş kendini geliştirme yeteneği var. Çalışkanlığı ve kişiliği çok üst seviyede. 2) Hakemliği, Avrupa'yı çok iyi bilen ve takip eden bir babası var. Ona bir coach gibi, antrenör gibi katkı sağlıyor. 3) Uilenberg ve MHK iyi bir ortam sundu. O da bu ortamı en iyi şekilde değerlendirdi. Sıkıntı burada! Ülkedeki yorumcularımız Cüneyt Çakır'ı Barcelona-Chelsea maçındaki penaltı ve kırmızı kart konusunda eleştirdiler. Anlaşıldı! Bizim yorumcuların başarıyı anlatmaya niyetleri yok. Terry özür diledi, İspanya medyası beğendi. Ama bizim uzmanlar "Kırmızı karta gerek yok" dediler. 6 tane Türk genci, Nou Camp'ta Türk halkını temsil ettiler. Türk Milli Takımı gibiydiler. Türk halkının duaları onlarlaydı. Maçı anlatan arkadaş hakemleri eleştiren bir tavır içindeydi. Bir milli maçta ya da bir Türk takımının attığı golde mikrofonları patlatan arkadaş, "Hakemlerimiz şu dakikaya kadar UEFA kriterlerine uygun süper bir maç yönetiyorlar. Maalesef aynı hakemlerimiz aynı kriterleri ülkemizde uygulamıyor ve aynı kalitede maç yönetemiyorlar" diyordu. Taraftar gözüyle hakem yönetimine baktığınızda "bu yorumdan" kendinizi asla alamazsınız! Sıkıntı da burada! Tam tersi! Moda bir görüş var: "Cüneyt Çakır, Avrupa'da yönettiği gibi Türkiye'de maç yönetmiyor." Tam tersi! "Cüneyt Çakır, Avrupa'da yönettiği gibi Türkiye'de maç yönetiyor." Bu adil yönetim bize uymuyor! Tartışmanın çıkış sebebi de burası! Duymayan kalmasın! Ahmet Çakar: - Beni geçti; yakında final de yönetir. Rasim Ozan Kütahyalı: - Hocam kendine haksızlık yapma, seni ancak yakaladı. Erman Toroğlu: - Avrupa'da babası sayesinde maç alıyor. "Marka" şiddetten besleniyor! "Medya", futbolun "marka" değeri konusunda çok hassas (!). "Medya" şiddetin prim yaptığını da çok iyi biliyor! Hatta şiddetin, markayı beslediğine inanıyor. "Emre-Zokora tartışması" ve "Beşiktaş-G.Saray maçındaki yüksek tansiyon" en çok hangi sektörü besledi? Maraton geç yayınlansın! Trabzon-Beşiktaş maçında gördük. Geçtiğimiz hafta Trabzon-Beşiktaş maçının analizi geç yayınlandı. Trabzon'un attığı golün ofsayt olduğu gazetelerde yer almadı. En büyük gazeteler ve yorumcular ofsaytla ilgili hiçbir şey yazamadı. Teknik yorumlar konusunda eksik kaldılar. Markus Merk anlatıyormuş, hazır lokma servis alınıyormuş. Yayın esnasında spikerler de ofsayttan bahseytmeyince, bu sefer bizim yorumcular ofsayta düştü. Yayıncı kuruluş da ofsayt çizgisini çizilmeyince yorumcular "ex" oldu. Maraton, geç yayınlanırsa yorumcular için sıkıntı var demektir. Demek ki, bizim yorumcuların kayıt cihazı da yok. Kayıt cihazları olsa belki doğruyu bulurlardı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.