Futboldan daha tehlikeli bir oyun yok!

A -
A +

Bu nasıl bir aidiyet dugusudur? Adam kurduğu partiden vazgeçip, partisini değiştiriyor. Pasaportunu değiştiriyor. Dinini değiştiriyor. Eşini değiştiriyor Mesleğini değiştiriyor. Hatta cinsiyetini değiştiriyor. Evini, arabasını, muhitini değiştiriyor. Saç rengini, imajını değiştiriyor. En yakın arkadaşını satabiliyor. Hatta Marksizmden vazgeçip liberal de olabiliyor. Ama tuttuğu takımı değiştiremiyor! Ondan vazgeçemiyor. Üstelik bu işten para kazanmadan... Mevki, makam, şöhret kazanmadan (Abdurrahim Albayrak hariç). Tamamen takım aşkı. Taraftarlık öyle bir duygu ki; eğitim, kariyer, yaş, cinsiyet, mevki-makamın... hiçbir anlamı yok. Bu aşk bu ülkede; en az Kürt meselesi, terör, deprem, kentsel dönüşüm kadar ciddi bir noktaya süratle gitmekte... Katkı olsun! MHK, Spor Toto Kupası'nda genç hakemlere şans tanıdı. Gözlemcilerinin nasıl bir değerlendirme yaptıklarını bilmiyorum. Umarım doğru değerlendirmeler yapmışlardır. Gerçi MHK'nın bu maçları seyrettiğini sanmıyorum. Ama ben bu hakemlerin çoğunun başarısız olduğunu gördüm. Firma hakem! Kadıköy'deki maç için "100 yılın maçı" denildi. Ama sahada öyle bir hakem vardı ki; tereyağından kıl çeker gibi bir maç çıkardı. Hakemin ismi yetti. O akşam, 70 milyonun sanki en soğukkanlı adamı oydu. Ülke bu maçta Semih'in ağlara giden topunun gol olmamasındaki kuralı da öğrendi. Veya bu bilgi bir çoğu için güncellendi. Cüneyt Çakır bir F.Bahçe-G.Saray kupa maçında da yine Alex'in ağlara giden topunu gol saymamıştı. O maçta da "Bir oyuncu, kalecinin elindeki topu oyuna sokmasına engel olursa endirekt serbest vuruşla cezalandırılır" kuralını yorumcularımız öğrenmişti. Türkiye'nin artık "FİRMA" bir hakemi var. Merak ediyorum; TFF, 2012'ye gidecek olan Cüneyt Çakır ve ekibine ne kadar yardımcı oluyor? Ne gibi imkanlar sağlıyor? Alın futbol sizin olsun! Tuttuğumuz takım, kupayı ya da şampiyonluğu kaybetti diye üzülmek, yas tutmak! En yakın dostumuzu kırabilmek! Bu işi mesele etmek! Aklım almıyor! Hayatta üzülebileceğimiz o kadar çok konu var ki!.. Her yıl on binlerce insanımızı iş ya da trafik kazalarında kaybediyoruz ya da sakat kalıyor. Bu kadar yüreği yanan şehit ailesi var! Gözünü, kolunu, bacağını kaybetmiş binlerce genç gazimiz var! Son Van depreminde nice aileler dağıldı. Geride bir sürü yetimler, öksüzler kaldı. Şu anda hastanelerde, yoğun bakımlarda nice insanımız kimbilir ne acı, ızdırap içinde. Nice çocukları özürlü olan aileler var! Özel hayatınızda F.Bahçe ya da G.Saray'dan daha değerli şeyler yok mu? Sahte bilet! Ankara'da 1000 F.Bahçeli taraftar biletleriyle dışarıda kaldı. İstanbul'daki maçta sahaya girenler biletsiz çıktı. Sahte bilet iddiaları var. Maça kombinesiyle giremeyenler oldu. Bu işin arkasında ciddi bir organizasyon olmalı! Büyük sınav yarın! (Bu yazı geçen cuma bu sütunlarda yeralmıştı! Tekerlek kırıldıktan sonra yol göstermedik.) Yarınki F.Bahçe-G.Saray maçında Valimiz, Emniyet Müdürümüz ve teşkilatı, TFF, bu iki kulübümüz, futbolcular, 6222 sayılı kanunumuz, medyamız, seyircimiz herkes ama herkes büyük sınavda. 1) Emniyet Müdürümüz farkındalığını bu maçta da mutlaka hissettirmeli. Sahaya atılabilecek en ufak bir şey stada girmemeli. 2) 4,5 yıldır görevde olan ve artık tecrübeli diyebileceğimiz bir Temsilciler Kurulu var. Alınmadık tedbir bırakmamalı. 3) Oyuncuların, hakemlerin giriş-çıkış güzergâhı kontrol altında tutulmalı. Kameralar çalışmalı, görüntülere anında karşılık verilebilmeli. 4) 6222 sayılı bu ünlü kanunumuz uygulanmalı. Deplasman takımının güvenliği eksiksiz sağlanmalı. 5) Devre arasında, maçtan sonra koridorda ve sahada şartlara uymayan tek kişi olmamalı. 6) Derbide Temsilciler Kurulu Başkanvekili Fatih Tanfer ve 4 temsilci "büyük bir birikim ve tecrübe" ile gerekenleri fazlasıyla yapmalılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.