Çok esnetirseniz yalama olur!

A -
A +

Hakemlerin Antalya’daki devre arası kış seminerleri tamamlandı.
Seminerde kariyerleri ve görevleri asla tartışılamayacak olan üç yabancı eğitimci vardı.
1) İtalya MHK Başkanı ve UEFA Eğitimcisi Nicola Rizzoli
2) UEFA Hakem Eğitimcisi Danimarkalı Jorn West Larsen
3) UEFA Yardımcı Hakem Eğitimcisi Portekizli Bertino Miranda
Bu son dönemde pek yapılmayan bir eğitim şekliydi. Bunu önemsiyorum.
Ancak; Antalya’dan çıkan özet de şu;
1) Sahadaki hakem ve VAR aynı kanaatte ise zaten mesele yok.
2) Sahadaki hakem ve VAR farklı düşünüyorsa hakem monitöre gidip, izleyecek.
3) Sahadaki hakem ve VAR aynı kanaatte ama “itiraz” fazla ise “Kardeşim git yine izle, eline mi yapışır?” diyorlar.
Bu son madde ülkemize mahsus bir durum!
VAR protokolündeki “kararın satılmasına”, itirazların azaltılmasına veya herkesin ikna edilmesine uydurma düşüncesi var.
Anladığım kadarıyla bizde maçın her dakikasında itiraz çoksa “git izle” demeye getirmişler.
Bizde senelerdir itirazların önüne geçilemiyor. Kronik bir problem. Çare böyle bulunmuş.
Şampiyonlar Ligi son 16 turunda VAR uygulaması başlıyor. Finalle beraber toplam 29 maç oynanacak.
Ligimiz ile orası VAR’da çok farklı olursa; bir kriz ve kaos ile karşı karşıya kalırız.
Kimseye de bir şey anlatamazsınız.
Canınız yansa da, içinize sinmese de, ülkenizin özel şartları olsa da ölçü her zaman UEFA olmalı, IFAB olmalı.
Bunun yakın tarihte çok kötü örnekleri var.

Tek sorumlu başkanlardır!
- Sivasspor’un borcu sıfır!.
- Akhisarspor’un borcu sıfır!.
- Kasımpaşa’nın borcu sıfır!.
- Göztepe’nin borcu sıfır!.
Bu kulüplerin arkasında belediyeler yok.
Güçlü sponsorlar da yok.
Ciddi tribün ya da forma-ürün satış geliri de yok.
Diğer kalan kulüplerin hepsi batık!
Aynı kur, aynı piyasa, aynı lig, aynı ülke, aynı kanunlar, aynı talimatlar, aynı şartlar!
Peki, yukarıdaki dört kulübün borcu “sıfır” iken, diğer kulüplerin her birinin borcu eski para birimiyle 400 trilyon, bir katrilyon, iki katrilyon, üç katrilyon nasıl oluyor?
Bakın somut ve ağır yaptırımlar gelmezse değişen bir şey olmaz.
Bu gelinen noktanın tek sorumlusu başkanlardır!
Hemen buradan size bir tarih vereyim;14 Ocak 2010’da naklen yayın ihalesinde bu kulüplerin gelirleri dolar bazında yüzde 126 oranında artmıştı. Bu artan gelir, o gün davul-zurna ile kutlanmıştı.
Ne yazık ki; dokuz yıl önceki bu tarih, batışın başlangıcı olmuştur.

Demek ki ve dileriz ki...
TFF Başkanı Yıldırım Demirören hakem seminerinde şu cümleyi kullandı; “Hiçbir kurum için, hiçbir takım için, hiçbir şahıs için hakemlerimizi feda etmeyiz, etmeyeceğiz!”
Bu bugüne kadar hakemlere verilmiş; en yüksek ve en üst perdeden çok net bir destektir.
Demek ki; G.Saray-Konya maçından sonraki iddiaların tamamı boş ve spekülasyonmuş!
O zaman da demiştim; biraz “gaz almak” için birilerinin bulduğu formüllermiş.
Dileriz ve umarız ki, ülkemizde hakemin düdüğünün asılması, kokardının sökülmesi artık tarih olmuştur.

Başkan, fark şu!
MHK Başkanı Yusuf Namoğlu, diyor ki; “2018 Dünya Kupası’nda İtalyan Massimiliano Irrati ve Hollandalı Danny Makkelie VAR hakemliğinin yüzde 40’ını yönetti.”
Sayın Başkan, bizim eleştirimiz şu; “Bizde hakem Trabzon’da, Antalya’da, Erzurum’da düdük çalıyor. Ertesi gün VAR’a oturuyor. Veya VAR’dan kalkıp, İzmir’e maç yönetmeye gidiyor.”
Moskova’da VAR’a oturan hakem, düdük çalmadı. 2-3 günde bir sadece VAR görevi yaptı.
Bu ikisi birbirinden çok farklı!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.