Gün, o gün değil!

A -
A +

Ligler mevcut hâliyle tescil edilsin!”        
“Ligi mutlaka oynayalım!”            
“Bu yıl; ‘beyaz sezon’ ilan edilsin!”        
Bu yukarıdaki cümlelerin hangisinin; hangi kulübe ait olduğunu anlamak için puan cetveline bakmak yetiyor.
İşte ama gün, o gün değil!
Memlekette berberinden tutun, işverenin, sanayicinin, tüccarın, devletimizin herkesin şu anda gövdesi taşın altında.
Hele sağlık çalışanımız, polisimiz, askerimiz cephede. Canları pahasına...
Futbol belki ilk defa hayatımızda bu kadar önemli bir misyon üstleniyor.
Ligleri oynatabilirsek; belki “yeni normale” daha çabuk geçeriz.

İki arada bir derede!
Anlaşılan o ki; Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu, “futbol oynansın” demiyor.
Zaten aklı olan da bu topa girmez. Ne dersen de; ikna olmayacak bir cephe hazırda bekliyor. Ama öte yanda da “588 milyon TL” var.

Deneyeceğiz, göreceğiz!
Anadolu’daki bir 2. Lig takımının teknik direktörü arkadaşım şu mesajı attı!
“Şu an oyuncuları toplamamız bile çok zor. İstanbul, İzmir, yurtdışında ve seyahat yasağı olan birçok ilde oyuncum var. Yarın toplanalım desek, uçak yok. Oyuncular İzmir’den Van’a, Kahramanmaraş’a, Cizre’ye nasıl gelecekler?”
Çok haklı! Ama Nihat Özdemir Başkan, ne diyor?
“Henüz 35 gün var” diyor!
“Bu karar şimdilik” diyor!
“Ona yakın senaryomuz var” diyor!

O, herkese hep tepeden baktı!
Öyle hakemliğini pek hatırlayan yok!
TFF sitesi kayıtlarında toplam 16 maçı gözüküyor.
Temmuz 2004’te Federasyon’a kapak attı.
Bu kadar TFF Başkanı ve kurullar; geldi, geçti!
O, hep oralarda kaldı! Ya kurul üyesi, ya memur.
Herkese tepeden baktı!
Ya gözlemcilerden sorumlu! Ya temsilcilerden! Ya da hakemlerden!
Öyle bir havalardaydı ki; sanırsınız “O” olmasa, bu ligler oynanmaz.
15 yıl aralıksız bir şekilde TFF’nin ekmeğini yedi.
En son da Federasyon’u, hakemleri, çalışanları, herkesi sattı.
Galiba eski mesleği editörlük (gazetecilik) günlerini çok özledi.
Hakem âlemi ve Riva’daki beyler kimden bahsettiğimi anlamışlardır.

Çok tehlikeli sular!
Yusuf Abi (Namoğlu) ile “az çok” bir hukukum var.
Kelimeleri çok özenle kullanmak istiyorum.
Kendisi eleştiriye açıktır, hoşgörüsü yüksektir. Ama kimseyi de dinlemez. Kurullarında yer alan “bir eski arkadaşı” hariç.
Üç MHK Başkanlığı döneminde de “ekip” tercihleri yanlışlarla doludur.
İşi paylaşmayı hiç sevmedi; “Her şeyi ben yaparım” dedi.
Ancak bu son açıklamaları, mutlak “soruşturma gerektiren” nitelikte. Hukukun alanına giren konular.
Ben sadece iki noktaya takıldım!
1) “FB TV’den gelen görevliler vardı” ifadesi çok tehlikeli ve seçilmiş bir cümle. Bu asla bizim bildiğimiz Yusuf Abi’nin ağzı olamaz. Öyle tesadüfen söylenmiş, ağızdan kaçmış ya da maksadını aşan sözlere hiç benzemiyor.
2) Yusuf Abi kader birliği yaptığı “her hafta maç verdiği” ismi geçen geçmeyen hakemleri 14 ay sonra incitmiştir. MHK Başkanı, hakemini içeride yargılar. Bu işler dışarıda olmaz. Telefonda, WhatsApp’ta olacak şeyler hiç değil!
Yusuf Abi ile hakem camiası arasında kapanması çok zor bir mesafe açılmıştır.

Nereden nereye?
TRT Spor’da tarihî maçlar yayınlanıyor. “1986 Almanya-Arjantin” Dünya Kupası finalini bir canlı maçmış gibi seyrettim.
Maçın hakemi 47 yaşındaki Brezilyalı Romualdo Arppi Filho.
Dikkatimi çeken taraf şu oldu; Brezilyalı hakem Filho, birinci turda Fransa-Sovyetler Birliği maçını yönetiyor.
Aynı turnuvada Danimarka-Uruguay ve Arjantin-Bulgaristan maçlarında yardımcı hakem olarak görev yapıyor.
Demek ki; yardımcı hakemlik, o yıllarda bugünkü gibi bir “uzmanlık alanı” değilmiş. Aynı turnuvada iki maça yardımcı hakem çıkan, finali yönetebiliyor.
İlk defa 1992’de FIFA Yardımcı Hakem kadroları kurulmaya başlandı. Bizde de aynı tarihte kadrolar birbirinden ayrılıyor.
Peki; hakemliğin bir 20 yıl sonrasını hayal edebilen var mı? Son 28 yıla bakarak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.