Gönül susunca, dil zehir kusar...

A -
A +

Dil, büyük bir nimettir. İyiliği de kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Cirmi küçük, cürmü büyüktür. İman ve küfür dildeki ifadeden anlaşılır. Dil, ya hak konuşur, ya bâtıl. Diğer uzuvların sahası dardır. Kulak sadece işitir, göz sadece görür. Dilin sahası geniştir. Hayır ve şer için geniş alana sahiptir. Abdullah bin Mübârek hazretleri, bir yolculuğunda, sahrada koyunlarını otlatan bir çocuğa rastlar. Çeşitli sualler sorar ve aldığı cevaplar karşısında hayran kalarak çocuğa tekrar sorar: -Peki bu sahrada başka neler öğrendin? -Üç ilim öğrendim. Gönül ilmi, dil ilmi ve beden ilmi. -Bunlar nelerdir, ben bunları bilmiyorum. -Gönül ilmi şudur ki, Rabbim bana kalb verdi ve kendi mârifet ve muhabbeti yeri eyledi ki, bu kalb ile O'nu bileyim. O'nun sevdiklerine gönülde yer vereyim, sevmediklerine yer vermeyeyim ve böylelerinden uzak olayım. Dil ilmi şudur ki, bana dil verdi ve dili zikretmek, O'nun ismini söylemek yeri eyledi. Bununla O'nu hatırlatanları dile getirmeği, O'ndan bahsetmeyen sözden onu korumayı, böyle sözden uzak olmayı îmâ etti. Çok konuşmak dostluğu bozar Beden ilmi şudur ki, bana beden vermiştir ve onu kendine hizmet yeri eylemiştir. Böylece O'na hizmet olan her şeyi yaparım, hizmet olmayan şeyi ise bedenimden uzaklaştırırım. Çocuğun bu cevabı üzerine Abdullah bin Mübârek hazretleri: -Ey çocuğum! Evvelki ve sonraki ilimler, senin bu söylediklerinin içindedir buyurmuştur... Bir söz söylerken hem kendimizin, hem de karşımızdakinin ahiretini düşünerek konuşmalıyız. Zira ağızdan çıkan söz, muallakta kalmaz, ya sağ tarafa veya sol tarafa yazılır. Çok konuşmak dostluğu bozar. Lüzumsuz konuşmak, ayıpları açığa çıkarır. Acı, sert söyleyenden, dostları, sevdikleri kaçar, uzaklaşır. Peygamber efendimiz; (Çok konuşan çok yanılır, çok yanılanın yalanı çoktur. Yalanı çok olan da Cehenneme layıktır) buyurmuştur. Abdullah bin Selam hazretlerinin Cennetlik olduğu bildirilince Eshab-ı kiram, kendisini Cennetlik eden amelinin ne olduğunu sordular. O da; "Boş söz konuşmam ve kimseye karşı kötülük beslemem" diye cevap verdi. Eğer bir kimsenin kalbinde darlık ve üzüntü, vücudunda bitkinlik ve halsizlik, rızıkında eksiklik ve bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiğini bilmelidir! Dil söylemezse, kalb rahat eder. Sözü az, ameli çok olanın, gönül gözü parlar, açılır. Diline sahip olan, bedenine de sahip olur. Çünkü hadis-i şerifte: (Her sabah, bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte, Allah'tan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri olursan biz de eğri oluruz.) buyurulmuştur. Sükut yani dile sahip olmak, yorulmadan yapılan ibadet, masrafsız takılan bir ziynet, hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçen bir devlet, duvara ihtiyaç duyulmadan yapılan kale, çalışmadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır. Hazret-i Lokman Hakîm'e; -Bu makama nasıl yükseldin? diye sual edildiğinde; -Doğru konuşmak, emanete riayet etmek ve faydasız sözleri terk etmekle diye cevap vermiştir. Dil yırtıcı bir hayvan gibidir, serbest bırakılırsa sahibini parçalar. Sükut eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan, kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha birçok dil afetlerinden kurtulur. Çok konuşan hata eder. Eshab-ı kiram hep hayır konuştukları halde, yanlış konuşmak için değil, belki boş bir söz söyleriz diye sükut ederlerdi. Hazret-i Ebu Bekir, ağzına taş koyar ve; "Başa gelen bütün felaketler bundandır" buyururdu. Çok konuşanın dili sürçer, kalbi kararır. Kalbi kararan da, hata üstüne hata yapar ve kalb kırar da farkında bile olmaz. Diline sahip olan, dinini korur. Din büyükleri, talebelerine ve sevenlerine hep: "Bir kimsenin cahil olduğunun alameti şunlardır: Canlı-cansız her şeye kızar. Diline sahip olamaz ve sır saklayamaz. Parasını yerli yerince harcayamaz. Herkese güvenir. Dostunu düşmanını ayıramaz. Kötü kimselerle arkadaşlık eder" diye nasihat etmişlerdir. Selamet isteyen dilini tutar... Dile sahip olmak, az konuşmak dinimizin emridir. Peygamber efendimiz: (Dilini tutan kurtulur) buyurmuşlardır. Susmak, açık bir hikmet ve güzel bir haslettir. Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması Rabbin mağfiretine sebep olur. İnsanın selameti dilini korumasındadır. Zira Resulullah efendimiz: (Selamet isteyen, sükut etsin, dilini tutsun!) buyurmuşlardır. Söz insanın terazisidir. Fazlası ziyan, azı vakardır. Az konuşan kınanmaz, üstelik itibarı da çok olur. Şaka, alay ve boş konuşmak ise, belaya yol açar. Vüheyb bin Verd hazretleri; "İbâdet veya hikmet on kısımdır. Bunun dokuzu, sükût edip, konuşmamaktır" buyurmuştur. Kişi, dilinin altında gizlidir. Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır. Çok konuşan, gönüldeki hizmet cevherini boşaltır. Kısacası: "Dil söylerse gönül susar, gönül susunca da, dil zehir kusar."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.