Akıllı, yüzünü âhirete çevirendir

A -
A +

Akıl, anlayıcı bir kuvvettir. Faydalıyı zararlıdan ayırt etmek için yaratılmıştır. Akıl, dünya işlerinde ve kullar arasındaki münasebetlerde iyiyi kötüden ayırmada, bir ölçü aletidir. Akıl göz gibidir. Yani insanın aklı gözü gibi zayıf yaratılmıştır. Allahü teala gözümüzden faydalanabilmemiz için güneş ışığını yaratmıştır. Akıl, yalnız başına manevi şeyleri, faydalı ve zararlı şeyleri anlayamayacağından, Allahü teala peygamberleri ve din ışığını yaratmıştır. Akıl nasıl hareket edeceğini, dünya ve ahirette rahat etme ve huzura kavuşma yollarını bunlardan öğrenmiştir. Hadis-i şerifte: (Akıllı kimse ölmeden önce hesâbını gören, ölümden sonra kendisine yarayacak şeyleri yapan kimsedir) buyuruldu: İmâm-ı Şâfiî hazretleri buyurdu ki: "Herkese akıllı denmez. Akıllı kimse, kendisini her türlü kötülükten koruyandır." Bu dünyâ, âhiretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan kat kat meyve kazanmaktan mahrûm kalanlar, ne kadar tâlihsiz ve ahmaktır. Kardeşin kardeşten kaçacağı, ananın evlâdını tanımayacağı o gün için, hâzırlanmıyorlar. Böyle kimseler, dünyâda da, âhirette de zarardadırlar ve sonunda pişmân olacaklardır. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Aklın alameti, nefse galib ve hakim olmak ve öldükten sonra lazım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alameti, nefse uyup, Allah'tan af, merhamet beklemektir.) İlim sahibi olmak için... İbni Hibban hazretleri buyurdu ki: "Şu dört hasleti kendisinde bulundurmayan kimseye akıllı ve ilim sâhibi denmez. Birincisi; Allah korkusu. Bütün hayır ve fazîletlerin başı budur. İkincisi; güzel bir hayâ, utanma duygusu. Asâlet bununla anlaşılır. Üçüncüsü; yumuşaklık. Dördüncüsü; emri altında bulunanlara cömertlik yapmak." Aklı başında olan, bu dünyâyı fırsat bilir. Bu kısa zamanda, yalnız dünyâ lezzetleri ile zevklenmek için değil, belki bu fırsatta, tohum ekmek ve bir hayırlı iş, yani Allahü teâlânın beğendiği işi yaparak, âyet-i kerîmede bildirilen kat kat fazla meyveleri toplamak istemelidir. İbn-i Hafîf hazretleri buyurdu ki: "Akıllı insan, önce îtikâdını düzeltir ve Rabbine ulaşmaya hazırlanır. Niyetini hâlis yapar, işlerini temiz kılar. İbâdetini güzel yapar ve âhiret azığı toplar. Kendisinin başıboş yaratılmadığını bilir." Cenâb-ı Hak, bu kısa zamanda yapılacak, hayırlı işlere ve ibâdetlere sonsuz nimetler ihsân edecektir. Peygamberine tâbi olmayan, İslâmiyeti beğenmeyenlere de, sonsuz azâb yapacaktır. Hadîs-i şerîfte, (Aklı olan kimse, nefsine uymaz ve ibâdet yapar. Ahmak olan, nefsine uyar, sonra Allahın rahmetini bekler) buyuruldu. Âhiret için lâzım olan şeyleri, bu fânî dünyâda hâzırlamak lâzımdır. İbni Hibban hazretleri buyurdu ki: "Akıllı insan, önce kendi ayıplarını görür. Kendi ayıbını görmeyen kimse, başkasının güzelliklerini göremez. Kişinin, kendi ayıbını görememesi, kötülük olarak ona yeter. Çünkü ayıbını göremeyen kimse, bu ayıbından kurtulamaz." Akıl çok şeyi anlar. Fakat her şeyi anlayamaz. Anlaması da kusursuz tam değildir. Çok şeyleri peygamberler bildirdikten sonra anlar. Akıl, peygamberlerin gönderilmeleri ile tam hüccet, delil olmuştur. Yani o büyüklerin gönderilmeleri ile akıl her şeyi öğrenebilmiştir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Akıllı şu kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münâcât eder, yalvarır. Üçüncüsünde bir sanatta veya ticârette çalışıp helâl para kazanır. Dördüncüsünde istirahat eder ve mübah olan şeylerle kendisini eğlendirip haram şeyleri yapmaz ve onlara gitmez.) Ahmed Bîcân hazretleri: "Akıllı kimseler kışın ihtiyâcını yazdan hazırlar. Ölümün hazırlığını da diri iken yaparlar" buyurmuştur. Akıllı o kimsedir ki!.. Bişr-i Hâfî hazretleri buyurdu ki: "Akıllı kimse, hayrı ve şerri bilen kimse değildir. Akıllı kimse hayrı gördüğünde ona tâbi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınan kimsedir." Ebû Osman Hîrî hazretleri buyurdu ki: "Akıllı, korktuğu şey başına gelmeden önce, onun çâresine bakandır." Fudayl bin İyâd hazretleri buyurdu ki: "Dünyânın tamâmı altından olsaydı, yine yok olurdu. Âhiret ise, çanak-çömlek gibi topraktan olsaydı, yine bâkî olurdu. Akıllı kimse, geçici olan dünyâyı, altın da olsa reddeder. Bâkî olan âhireti, çanak çömlek gibi topraktan da olsa kabûl eder. İşin aslı, âhiret bâkî ve altın gibi kıymetlidir. Dünyâ ise, fâni ve çanak-çömlek gibi kıymetsizdir." Akıllı kimse, doğruyu anlayıp ona tabi olan kimsedir. Vekî' bin Cerrâh hazretleri buyururdu ki: "Akıllı, Hak teâlânın azamet ve kudretini anlayandır. Yoksa, dünyânın hîle ve desîselerine saparak, dolap çeviren kimse değildir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.