Hedefteki ülkeler!

A -
A +
ABD on yıldır Orta Doğu’yu dizayn etmeye çalışıyor, edemedi! Neden? Zira dizayn etmenin son ve öldürücü vuruşunu yapamadılar. Bu vuruş Türkiye’ye olacaktı. Her zaman ifade ettiğim gibi yeni bir dünya şekillenecekti. FETÖ lideri "halife" olarak bu ülkenin ve hatta İslam âleminin başına getirilecekti. 15 Temmuz öncesi Türkiye’yi perişan etmenin birçok yolu denendi. Bunların en mühimlerinden birisi de Rusya ile aramızın bozulması idi. Bu noktada Rus uçağının düşürülmesi hadisesi hafızalarımızdan silinmedi. Türkiye’nin Suriye sınırında 24 Kasım 2015 tarihinde hareketli dakikalar yaşanmıştı. Türk hava sahasını ihlal eden SU-24 tipi bir Rus savaş uçağı Türk F-16’ları tarafından düşürüldü. Evet, çeşitli sebeplerle uçak düşürülebilir. Ancak hiçbir başbakan Rus uçağının düşürülmesinden bir gün sonra, büyük bir gurur içerisinde “Uçağın vurulması emrini bizzat ben verdim” diyerek beyanat vermez. Nitekim bu açıklama Putin’in büyük tepkisini çekmiş ve “Sırtımızdan bıçaklandık, sonuçları çok ciddi olacak” demişti. Peki hatırlar mısınız bu hadiseye en çok kim sevinmişti? Bu hadise 24 Kasım 2015 günü yaşanmıştı. Bundan sonra olaylar baş döndürücü bir hız kazanacaktı. 30 Kasım 2015'te, aralarında kararlaştırılmış bir toplantı yokken iklim meseleleri için bulundukları Paris’te bir araya geldiler. Samimi pozlar verdiler. Zahiren üzgün görünse de bu işten en fazla memnun olan Obama yönetimi olmuştu. Rusya ile Türkiye’nin arasının düzelmeyeceğinden o kadar emindi ki… Ancak Sayın Erdoğan, Davutoğlu’nun neredeyse kendisini de baypas ederek ABD ile girişimlerini artırması karşısında bir kez daha devlet dizginlerini elini aldı. 22 Mayıs 2016’da Davutoğlu başbakanlıktan ayrılmak durumunda kalırken yerine Binali Yıldırım’ı getirdi. Bu arada ilk iş olarak süratle Rusya ile gerginleşen ilişkileri düzeltti. Gerçekten de bu düzelmenin üzerinden henüz 15-20 gün geçmeden Türkiye, Cumhuriyet döneminin en karanlık olaylarından biri ile yüz yüze kaldı. 15 Temmuz işgal girişimi 251 vatandaşımızın şehit olmasına yol açarken binlerce vatandaşımız yaralanmış ülke büyük bir kaos ve kargaşanın eşiğinden dönmüştü. O günleri hatırlarsanız Türkiye’nin yanında olduğunu bildiren ilk ülke kimdi? Evet o ülke Rusya olmuştu. ABD ve Avrupalı devletler şaşkındı. Onlar bekledikleri ve kırk yıldır arzuladıkları senaryonun tutmamasının üzüntüsü içerisinde idiler. Aylar sonra bombalanmış Meclis'i gördüklerinde yüzleri de kızarmadı. İşgal hareketinin başındaki FETÖ’ye toz kondurmadılar. Zira planlayıcıları kendileri idi!     Çok endişeliler(!)   Peki, ABD’nin Türkiye üzerindeki planları değişti mi? Türkiye’yi bölme planından vazgeçti mi? Bu sorulara aklı başında ve ülkesinin menfaatini düşünen hiçbir kimse evet demeyecektir. Suriye ve Orta Doğu’da peşmergelere yapılan binlerce tır silahın adresi bellidir. Nitekim ABD’deki başkanlık seçimleri sırasında şimdiki Başkan Joe Biden’in ifadeleri bu hususu bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyordu. Türkiye'nin bölgedeki faaliyetlerini nasıl izole edecekleriyle ilgilenmeleri gerektiğini söyleyen Biden, çok endişeli olduğunu belirterek şöyle demişti: “Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento’ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için... Bu iş bir süre iyi gidiyordu.Bizim bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Nasıl çalışacaklarını anlamak için çevresinde F-15 savaş uçağı uçurdukları hava savunma sistemi olduğuna göre ona belli silahları satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli.Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile... Partisi, İstanbul’dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.Yapacağım en son şey, ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Kesinlikle en son şey. Ve onlara Kürtlerle ilgili olarak birkaç görüşmem oldu. O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı.Yani şunu göstermemiz lazım. Türkiye, Rusya’ya bağımlı olmayı istemek zorunda değil. Uzun bir zaman önce o elmadan bir ısırık aldılar. Ama şu ana kadar onlara davrandığımız şekilde davranmaya devam etmeyeceğimizi anlamak zorundalar. Bence bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, onun bölgedeki faaliyetlerini nasıl izole edeceğimizle ilgilenmek bizim için son derece önemli iş olacak.Özellikle Doğu Akdeniz’de petrolle ilgili faaliyetleri ve görüşülmesi uzun sürecek olan çok sayıda başka şey... Ama cevabım; evet, endişeliyim.”   Başımıza yeni bir çorap geçirmesinler!   Bu sözlerin sahibi Joe Biden şimdi iktidar. Mutlaka Erdoğan’ın ve Türkiye’nin başına çoraplar örmekle meşgul. Öyleyse dikkatli olmak lazım. Batı’nın tarihte en fazla yaptığı işlerden biri Osmanlı’yı Ruslarla yıpratmak oldu. Gerçekten de Osmanlı’nın aslında Ruslarla fazla bir derdi olmamıştı. Osmanlı Avrupa içlerine doğru ilerliyordu. Bilhassa Viyana bozgunundan sonra aradığı müttefiki bulmuştu. Bu devlet Rusya idi. Fakat Batı, Ortodoks oluşları nedeniyle bu müttefikin güçlenmesinden yana değildi. Onunla sadece iki devleti ve milleti birbirine kırdırdılar. 1785, 1807 ve 1854 yıllarında Osmanlı-Rus savaşlarını araştıranlar Batı’nın ikiyüzlülüğünü göreceklerdir. Osmanlı’yı onun vasıtası ile yıkmaya muvaffak oldular. Onun için hiçbir zaman Rusya’yı dışlamadılar. Büyük güç olmaktan çıkarmadılar. Güya bir dönem NATO ve Batı’nın en büyük düşmanı olduğu hâlde SSCB dağıldığı zaman ekonomik yardımlar yine onlardan geldi. Kırım’ı ilhak ederken gıkları çıkmadı. Şimdi Ukrayna meselesinde güya Ruslarla çarpışacakmış gibi manevralar yapıyorlar. Bir taraftan ise Türkiye’yi Ukrayna’nın yanında savaşa itebilmek için el altından büyük oyunlar çevirmekteler!.. Sayın Cumhurbaşkanımızı devirmek için her planı uygulayan Joe Biden’in bugünlerde güzellemeler yapmasına asla aldanmamak gerekir. Ukrayna’nın, Cumhurbaşkanı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın’a devlet madalyası vermesi yeni bir Davutoğlu bulma gayretlerinin ürünü olabilir!.. Nitekim kendisine devlet madalyasını takdim eden Ukrayna Büyükelçisi Andrii Sybiha'nin, aynı gün “Yaşasın Ukrayna! Yaşasın Türkiye! Birlikte daha güçlüyüz” tweetini atması manidardır.  ABD muhtemelen Türkiye’yi bir oldubitti ile Ukrayna’nın yanında savaşa sokmak veya Türkiye ile Rusya’nın iyi giden ilişkilerini bazı karanlık tertiplerle bitirmek için tuzaklar geliştirebilir. Böyle bir durumda ilk yapacakları iş Türkiye’nin gücünün kırılmasını beklemek ve ardından yeni müdahalelere -ki bu defa devreye kendileri girecektir- açık hâle getirmektir. Öyleyse devlet adamlarımıza, istihbaratımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımıza azami dikkat diyoruz. Zira, olsun veya olmasın bu savaşın Türkiye’yi yakinen ilgilendiren bir yönü bulunmamaktadır. Rusya ile gereksiz yere aramızı açmamamız elzemdir. Zira ABD başta olmak üzere Batı âlemi böyle bir hadiseyi dört gözle beklemektedirler. Osmanlı Devlet adamlarını 1853 Rus Savaşına para ile ikna etmişlerdi. Keza İttihat ve Terakki üyelerini Birinci Cihan Harbine sokarken de para ile avlamışlardı! Sonuçta ne para ne ülke elde kalıyor!     TEFEKKÜR   Meşveretle hasıl olur her ümit Meşveretsiz işte bağlıdır kilit
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.